tarihtekilerden  
 
  II. Dönem Anadolu Beylikleri 03.07.2024 15:50 (UTC)
   
 

Karamanoğulları Beyliği

Vikipedi, özgür ansiklopedi
(Karamanoğulları sayfasından yönlendirildi)
Git ve: kullan, ara
Karamanoğlu Beyliği
Karamanoğlu Beyliği
Beylik
3by2white.svg
 
1250 – 1487 Flag of the Ottoman Empire (1453-1844).svg
 

Flag of

Karamanoğlu Beyliği Bayrağı

konumu.
Karamanoğlu Beyliği (1450)
Başkent Larende
Ermenek
Konya
Mut
Ereğli [1]
Resmi dili Türkçe
Dini İslam
Etnik Gruplar Oğuzlar, Rumlar, Ermeniler
Yönetim Monarşi
Bey
 - 1256-? Kerimeddin Karaman Bey
 - 1483 – 1487 Turgutoğlu Mahmud
Tarih  
 - Kuruluş tarihi 1250
 - Yıkılış tarihi 1487

Karamanoğulları Beyliği, Anadolu Selçuklu Devleti'nin ardından kurulan Karaman merkezli beylik. Karamanoğlu Mehmet Bey, Türkçeyi devlet yönetimini resmi dili olarak kullanan Anadolu'daki ilk Türk devletidir. 13. yüzyılda Karamanoğulları, Anadoludaki en güçlü Türk beyliği kabul ediliyordu. Bu yüzden Osmanlı Beyliği onlardan ilk başlarda uzak durmuş, iyice büyüyüp güçlendikten sonra Anadoludaki son beylik olarak Karamanoğullarını kendisine bağlamıştır.

Tarihi [değiştir]

Karamanoğullarının kökeni Azerbaycan'dan Sivas'a göç eden Hoca saadettin'in oğlu Nur-i Sufi'ye dayanmaktadır. Buradan Torosların eteğinde olan Larende kasabasına gelip yerleşmişlerdir.Karamanoğulları Oğuzların Avşar boyundandırlar. Nur-i Sufi'nin oğlu Kerimeddin Karaman Bey 13. yüzyılda buradan başlamak üzere Kilikya bölgesinin büyük bir kısmında güç sahibi olmuş. bunun üzerine Anadolu Selçuklu Devleti sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından bölgenin beyi olarak atanmıştır.[2]

Osmanlı Devleti'nin Balkanlarda ilerlediği dönemde Karamanoğulları bir Osmanlı Şehri olan Beyşehir'i ele geçirmişti bunu üzerine Osmanlılar, Konya'ya ilerlemişti. Bunun üzerine İki beylik arasında bir antlaşma imzalanmıştır. ve bu antlaşma II. Bayezid yönetime kadar geçerli olmuştur.

1403 yılında Timur'un Anadolu seferi sırasında Timur'a bağlılığını sunan beyliğin yönetmi bizzat Timur tarafından Karamanoğlu Mehmet Bey'e verilmiştir. Bu Durum Büyük Timur İmparatorluğu ile savaş halinde olan Osmanlı Sultanlığı ile Karamanoğulları arasındaki güç mücadelesini Karamanoğulları lehine çevirmiş ve beylik Osmanlı himayesindeki toprakları ele geçirmeye başlamışlardı. Bursa'yı ele geçiren beylik Osmanlıların başkenti olan bu şehri yağmalarmışlardır.

1443-1444 yılları arasında yapılan Varna Savaşı esnasında Karamanoğlu İbrahim Bey, Ankara ve Kütahya'yı ele geçirip yağmalamışlar Varna Savaşı'ndan zaferle dönen II. Murat Karamanoğullarına sefer düzenlemiştir. Beylik 1487 yılına Osmanlı topraklarına katılmıştır.

Bayrağı [değiştir]

Karamanoğullarının bayragında bulunan 6 köşeli yıldız müslümanlar öncesinde de öntürk ve Türk kültüründe yer alırken müslümanlar arasında da yaygındı. Örneğin Barbaros Hayrettin Paşa'nın gemisini flamasında da bu sembol kullanılmıştır.[3]

1300 yılında Karamanoğlu Beyliği (Turuncu).

Karamanoğlu Mimarisi [değiştir]

Bunlardan en önemlileri;

  • Hasbey Medresesi (1241)
  • Şerafettin Camii (XIII. yüzyıl)
  • İnce Minare (Dar-ül Hadis) Medresesi (1258-1279)
  • Hatuniye Medresesi
  • Zinciriye Medresesi
  • Aksaray Karamanoğlu Camii(Ulu Camii)

Sâhipataoğulları Beyliği

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Git ve: kullan, ara

Sâhipataoğulları Beyliği tarihte kurulmuş Anadolu[1] Beyliklerinden biridir. Anadolu Selçuklu Devleti veziri Sahip Ata Fahrettin Ali'nin oğulları tarafından Afyonkarahisar ve yöresinde kurulmuş, 1275 - 1343 yılları arasında hüküm sürmüştür.

Birkaç Anadolu Selçuklu hükümdarına vezirlik yapan Sahip Ata Fahrettin Ali (Arapça: صَهِپ اتَ فَكهر ال ضِن الِ Sâhip Ata Fakhr al-Din Ali), III. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde (1265 - 1282) Anadolu'yu denetimi altına alan İlhanlı hükümdarı Abaka Han tarafından Moğollara karşı Memluklarla işbirliği yaptığı gerekçesiyle vezirlikten uzaklaştırılarak tutuklandı (1272). Bir süre sonra hapisten kurtulan Sahip Ata, Abaka'nın huzuruna çıkarak yeniden vezir olma hakkını kazandığı gibi, oğulları Tacettin Hüseyin ile Nusrettin Hasan'a Afyonkarahisar (eski ismi Karahisar-i Sahip, Afium Kara hissar veya Karahisar) ve yöresinin has olarak verilmesini sağladı (1275). Böylece Sahipataoğulları Tacettin ve Nusrettin'in ortak yönetimi altında kurulan beylik, Karamanoğlu Mehmet Bey ile düzmece Selçuklu şehzadesi Cimri'nin Konya'yı ele geçirmeleri üzerine (1277) onlara karşı harekete geçti. Karamanlılarla yapılan Değirmençayı Savaşı'nda (1277), Tacettin Hüseyin ve Nusrettin Hasan ölünce, Hasan'ın oğlu Şemsettin Mehmet beyliğin başına getirildi. Şemsettin Mehmet de Germiyanoğulları'nın bir saldırısını önlemek için giriştiği savaşta ölünce (1287), oğlu Nusrettin Ahmet ardılı oldu. İlhanlılar'ın Anadolu genel valisi Timurtaş, kendisine başkaldıran uç beylerini denetim altına almak için sefere çıktığında, Sahipataoğlu Nusrettin Ahmet, Germiyanoğulları'na sığındı. Karahisar'ı kuşatan Timurtaş, babası Emir Çoban'ın İlhanlı hükümdarı Ebu Sait tarafından öldürülmesi üzerine kuşatmayı kaldırıp Mısır'a kaçınca (1327), yurduna geri dönen Nusrettin Ahmet, Germiyanoğulları'nın egemenliğini tanıdı. Onun ölümünden (1343) sonra da toprakları Germiyanoğulları beyliğine katılan Sahipataoğulları ortadan kalktı.

Şu anda da Afyonkarahisar ilinde beyliğin adını taşıyan bir belde mevcuttur.

Eşrefoğulları Beyliği

Vikipedi, özgür ansiklopedi
(Eşrefoğulları sayfasından yönlendirildi)
Git ve: kullan, ara
Eşrefoğulları Beyliği
3by2white.svg
 
1280 – 1326 Flag of the Ilkhanate.svg
 
konumu.
Başkent Akşehir
Resmi dili Türkçe
Dini İslamiyet
Etnik Gruplar Türkler
Yönetim Monarşi
Bey
 - 1280–1302 Seyfeddin Süleyman Bey
 - 1302-1320 Mübarizüddin Mehmed Bey
 - 1320-1326 II. Süleyman (Eşrefoğulları Beyi)
Tarih  
 - Kuruluş tarihi 1280
 - Yıkılış tarihi 1326


Eşrefoğulları Beyliği, 13. yüzyılda kurulan Anadolu Türk Beyliklerinden biri.

Anadolu Selçuklu Devleti'nin sınır beylerinden Eşrefoğlu Seyfettin Süleymen Bey tarafından 1280 başlarında Beyşehir'de kuruldu. Eşrefoğlu Süleyman Bey, Türkiye Selçuklu Sultanı III. Gıyaseddin Keyhüsrev devrinde (1264-1283) Selçuklu hizmetinde uç beyi olarak bulunuyordu.[1] Eşrefoğlu Süleyman Bey'in hangi tarihte vefat ettiği malûm değildir; fakat vefatının 701 H./1301 M. den sonra olduğu Beyşehir'de yaptırmış olduğu türbe kitabesinden anlaşılmaktadır.[2]Eşrefoğulları Beyliği, 1302'de babasının yerine geçen Mübarizüddin Mehmet Bey döneminde genişleyerek, Bolvadin ve Akşehir dolaylarını da içine aldı. Mübarizüddin Mehmet Bey'in İlhanlılar'a bağımlılığını bildirmesinden sonra (1314), Seyfettin Süleyman Bey'in torunu Süleyman Şah'ın İlhanlı Anadolu Valisi Timurtaş Bey (ö. 1328) tarafından öldürülmesinden sonra Beylik ortadan kalktı. (1326)[3]

Beylerin listesi [değiştir]

Tarihler[4] İsim Notlar
1280-1302 Seyfeddin Süleyman Bey Beyliğin kurucusu.
1302-1320 Mübarizüddin Mehmed Bey Beyliği genişletti. 
1320-1326 II. Süleyman Moğollar tarafından öldürüldü. 

 

Menteşe Beyliği

Vikipedi, özgür ansiklopedi
(Menteşeoğulları Beyliği sayfasından yönlendirildi)
Git ve: kullan, ara
Anadolu Beylikleri

Menteşoğulları Beyliği (kısaca Menteş Beyliği olarak da anılır) Anadolu Selçuklu Devleti'nin çökmesi ve dağılmasıyla başlayan Anadolu Beylikleri döneminde Güneybatı Anadolu’da kurulmuş bir Türk beyliğidir. Sınırları aşağı yukarı bugünkü Muğla iline denk gelen bu beyliğin hakimiyeti, 13. yüzyılın ortalarından 15. yüzyılın başlarına kadar devam etmiştir. Diğer Anadolu Beylikleri gibi Osmanlı İmparatorluğu halimiyetine geçmiştir. Muğla ili Osmanlı Devleti 'nin son dönemlerine kadar Menteşe vilayeti olarak anılmıştır.

Anadolu Selçuklu Devleti Anadolu'yu iskan politikası çerçevesinde, özellikle Moğol zulmünden kaçarak doğudan gelen Türk boylarını Batı Anadolu'daki uç bölgelerine yerleştiriyorlardı. Menteşe Bey'in kumandasındaki Türkler de, Bizanslılar ın Karya dedikleri, bugünkü Muğla bölgesine yerleştirildi. Bu arada Moğol baskısının etkisiyle Anadolu Selçuklu Devleti'nin nüfuzunun günden güne azalması, uçlardaki bu Türk unsurlara geniş bir hareket serbestisi vermekteydi. Nitekim, Menteşe Bey idaresindeki Türkmenler de, 1261’den sonra Muğla çevresinde fetihlere girişerek, bölgeye daha sağlam bir şekilde yerleşmeye başladılar. 1278 yılında, Bizans İmparatoru VIII. Mikhail Palaiologos’un oğlu Andronikos, Muğla’yı büyük bir ordu ile kuşattı ise de alamadı. Aydın ve Güzelhisar kalelerini tahkim etmekle yetinip geri dönmek zorunda kaldı. Onun dönüşü ile harekete geçen Menteşe Bey, kısa sürede Aydın ile Güzelhisar’ı zaptetti (1282). Böylece Türkler, Menderes havzası na ve güneyine tamamen hâkim oldular.

Bölgede 13. yüzyılın ikinci yarısından sonra başlayan Menteşe Beyliği hakimiyeti, Antalya’nın Alakır Çayı batısından itibaren; Finike, Kaş, Elmalı, bütün Muğla, Çameli, Acıpayam, Tavas, Bozdoğan ve Çine’ye kadar yayıldı. Donanmaya sahip olan Beylik, Akdeniz ve Ege denizi nde faaliyetlerde bulundu.

1282 yılından sonra vuku bulan olaylarda, Menteşe Beyin adına rastlanmamaktadır. Bu durumda onun, 1282 yılı sonunda veya 1283’te vefat ettiği sanılmaktadır. Meğri yakınlarında bulunan türbesinde gömülüdür. Menteşe Beyden sonra, yerine oğlu Menteşeoğlu Mesut Bey geçti. Saltanat değişikliğinden faydalanmak isteyen Bizanslılar, tekrar Karya üzerine sefere kalkıştılarsa da muvaffak olamadılar. Bizanslıları bozguna uğratan Mesut Bey, oluşturduğu güçlü donanmayla Rodos Adasına çıkartma yaptı. 1300’de yapılan çıkartma ile Rodos Adasının Türkler tarafından fethi, Papalığı harekete geçirdi. Papa V. Klement ile Fransa Kralı Güzel Filip’in teşvik ve yardımları üzerine, yarı korsan yarı tarikat mensubu Sen Jan Şövalyeleri, Rodos’a hücum ettiler. Sen Jan Şövalyelerinin 1310 yılında başlayan hücumu, 1314 yılında Rodos’un tamamını Hristiyanlık adına geri almalarına kadar devam etti. Mesut Bey, 1320’den önce vefat edince, yerine oğlu Menteşeoğlu Şücaüddin Orhan Bey geçti.

Şücaüddin Bey de, 1320’de Rodos Adasına sefer tertip edip adayı geri almak istedi, fakat muvaffak olamadı. 1340’larda vefat ettiği tahmin edilen Şücâüddin Orhan Bey’in yerine oğlu Menteşeoğlu İbrahim Bey geçti.

İbrahim Bey, Latin Haçlılar ının işgaline uğrayan İzmir’i geri almak için, 1344’te Aydınoğlu Umur Bey 'e yardım etti. Menteşe donanması bu dönemde Latinleri devamlı surette taciz etti. Menteşe ve Venedik donanmasının mücadelesi, 1355 antlaşmasına kadar sürdü. İbrahim Bey'in 1360’larda vefatıyla Menteşeoğulları Beyliği, Musa, Mehmet ve Ahmet adlarındaki üç oğlu arasında taksim olunarak idare edildi.

Osmanlı Devleti'nin Anadolu ve Rumeli ’nde genişleyip büyümesine paralel olarak, Menteşeoğulları Beyliği toprakları da, Yıldırım Bayezid'in 1390 Anadolu seferi sonunda Osmanlı hakimiyetine geçti ve 1402 Ankara Savaşı 'na kadar Osmanlı hakimiyetinde kaldı.

Timur, Anadolu Beyliklerine eski yerlerini iade ettiğinde, Menteşeoğlu İbrahim Bey'in oğlu Menteşeoğlu İlyas Bey e de Menteşe’yi verip, emir tayin etti. 1402-1413 yılları arasındaki Fetret Devrinden sonra, Menteşeoğulları ailesi, 1414 yılında Osmanlı Sultanı I. Mehmet'in hakimiyetini tanıdı. Menteşe toprakları, 1424 yılında, bütünüyle Osmanlı Devletine katıldı.

Anadolu’nun güneybatısında 200 yıla yakın hakim olan Menteşeoğullarına ait kültür ve sanat eserleri, hala mevcuttur. Bölgede cami, medrese, türbe ve diğer sosyal müesseseler inşa eden Menteşe Beyliğinin Milas, Muğla, Beçin ve Balat şehirlerinde, zamanına göre fakülte derecesinde, yüksek vasıflı medreseleri vardı. İlyas Beyin, 1404 yılında Balat’ta (Milet) yaptırdığı İlyas Bey Camii, Türk sanat eserleri arasında orijinal ve nadide bir örnek olarak göze çarpmaktadır.

Menteşe beyleri, ilme, alimlere çok değer verir, himaye ederlerdi. Mevlana'nın torunlarından Ulu Arif Bey e hürmet gösterip; Mevleviliğin, bölgelerinde yayılmasına müsaade etmişlerdir. Menteşeoğlu İlyas Bey adına İlyasiye fi’t-Tıb adında bir tıp kitabının, Menteşeoğlu Mehmet Bey oğlu Mahmud Çelebi adına da Bazname adında avcılığa dair bir kitabın Farsça’dan tercüme edilmiş olması bir başka örnektir.

Menteşeoğulları güçlü bir donanma geliştirme yolunda ciddi çalışmalar yapmış olmaları nedeniyle de diğer Anadolu Beylikleri arasında dikkat çekmektedir. Mısır ’daki Memluk Devleti Frenklere karşı Anadolu’dan yardım istediğinde, Menteşeoğulları'nın 200 kadırga gönderme vaadinde bulunmuş olmaları denizlerdeki güç ve seviyelerini göstermesi bakımından önemlidir
 

Dobruca Beyliği

Saltuklular soyundan gelen Sarı Saltuk'un oğlu Seyit İsmail Saltuk, bir grup askerle birlikte Trabzon İmparatorluğu tarafından ele geçirilen Sinop ve Amasya yöresi'ni geri aldı. Ancak Selçuklu veziri Muhittin Pervane (1262-1277), IV. Kılıç Arslan aracılığı ile Seyyit İsmail Saltuk ve adamlarını o bölgeden uzaklaştırıp, oraya oğlunu vali olarak atadı. 1264 yılında İsmail Saltuk da Bizans’tan yer isteyip, erenleri ve binlerce çadırlık Çepni ile birlikte Deliorman Bölgesi’ne yerleşti ve yurt edinmeye çalıştı. Öte yandan, taht kavgası nedeniyle birbirlerine düşen II. Gıyasettin Keyhüsrev'in çocuklarından biri, Bizans İmparatoru 8. Michel’den kendisi ve de çevresi için de yer istemiştir, bu Selçuklu beyleri de Seyit Sarı Saltuk ile birlikte Deliorman bölgesine gitmiş ve Çepnilere karışmıştır. Seyit Sarı Saltuk daha sonra Kırım’a geçerek Altınordu hanı Nogay ile birlikte 1281 yılında Kırım’dan Dobruca’ya geçip, Tuna boylarını (Dobruca yöresini) aldılar ve yurt edindiler. 1282'de İsmail Saltuk ve idaresindeki Çepni boyları Dobruca Bölgesi’ne yerleşerek Dobruca beyliğini kurdular. Ancak Seyit İsmail Saltuk, 1297 yılında Dobruca’daki İsakça Kenti’nde vefat etti. (Mezarı İsakça yakınlarındaki Babadağ’dadır.)

Sonuç olarak, 13. yüzyılda Selçuklu Türkmenlerinin Anadolu’dan Dobruca’ya önemli bir göçleri ve kolonileşmeleri olmuştur.

Sarı Saltuk’un oğlu İsmail Saltuk, 1297 yılında vefat edince, beyliğin başına oğlu Ece Halil Saltuk geçti.

1299 yılında Altın ordadaki taht kavgaları sonunda hakimiyeti ele geçiren Tatar hakanı ve boyları, Altın ordu hanı Nogay'a ve Nogay'ın en sıkı müttefiki olan Türkmenlere Dobruca yöresinde saldırdı. Bunda Bizans'ın kışkırtmaları da vardı. Yönetimi ele geçiren Tatarlar, Ece Halil kumandasındaki Çepnileri ve müttefiki Altın Ordu Hanı Nogay’ın ordusunu dağıttılar.

1310 yılında (bazı kaynaklarda:1306) Sarı Saltuk’un torunu Ece Halil Saltuk, öldürülen Altın Ordu Hanı Nogay’ın eşi Çiçek Hatun ve oğlu Türi’yi ile bir kısım Nogay askerlerini de yanına alarak, tüm Türkmenlerle birlikte Çanakkale Boğazı’ndan Anadolu’ya geçerek Karesi Beyliği'ne sığınır.(kaynaklar 10bin ile 150bin çadır arasında değişmekte) Karesi kumandanları Gazi Evranos ve Hacı İlbeyi Sarı Saltuk'un soyundan gelen bu Türkmenleri ve Ece Halil'i hürmetle karşılar ve Karesi topraklarına yerleştirir. Ece Halil Karesi kumandanlarından biri olarak Bizans'a karşı savaşır.

Karesi Beyliği'nin 1360'ta Osmanlı tarafından ilhak edilmesiyle Ece Halil Osmanlı hizmetine girerler.

Olayların bir kısmı Saltukname'de anlatılmaktadır.

Bugün Balıkesir ve Çanakkale ilinde ve Bergama ilçesinde yaşayan 100'den fazla Alevi Çepni köylerinin bu Türkmenlerin devamı olduğu düşünülmektedir. Bir kısmının da diğer Türkmen boylarıyla karışarak sünnileştiği/manavlaştığı zannedilmektedir.

Karesi Beyliği

Karesi Beyliği
3by2white.svg
 
1299 – 1361 Flag of the Ottoman Sultanate (1299-1453).svg
 

Flag of

Bayrak[1]

konumu.
Başkent Karesi (Balıkesir)
Resmi dili Türkçe
Dini Müslümanlık
Yönetim Beylik
Bey Karesi Bey
  Süleymen Bey
Tarih  
 - Kuruluş tarihi 1299
 - Yıkılış tarihi 1361

Karesi Beyliği,[2] Karesioğulları Beyliği,[3] Karasi Beyliği[4] veya Karasioğulları Beyliği,[5][6] Anadolu Selçuklu Devleti'nin gerilemesinden sonra Oğuz boyları tarafından Balıkesir-Çanakkale ve Bergama yöresinde kurulan Anadolu Türk Beyliğidir. Bu yöredeki ilk Türk devletidir.[1]

Karesi Beyliği, komşusu olan Osmanoğulları Beyliği'nin genişlemesiyle bu beyliğe katılmıştır. Böylece Osmanlı hakimiyetine katılan ilk beylik olmuştur.[7] İlerleyen dönemlerde Osmanlı Devleti içinde bu bölgede Karesi Sancağı kurulmuştur. Karesi beylerinin ve ileri gelen şahıslarının, Osmanoğullarının egemenliği altına girmelerini takiben, Osmanlı Devleti'nin Rumeli topraklarında yayılmasında büyük katkıları olmuştur. Balıkesir ili Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarına kadar idari taksimatta Karesi ismini taşımıştır.

Etimolojisi [değiştir]

Beyliğin adının esasının Karesi (قر ه سى) veya Karası (قر ا سى) mi olduğu ve bu kelimesinin Kara-izi (قر ه ايز ى) ya da Kara İsa (قر ه عيس) kelimelerinin yumuşaması ile mi oluştuğu tam olarak bilinmemektedir.

O dönemde bölgeyi dolaşan İbn Battuta, bu beyliğe "Memleket-i Akirus" demektedir. Bu yüzden Akirus kelimesinden çıkmış olabileceği de ileri sürülmektedir. Akirus "Achirus" İslam öncesi bu toprakların adlarından biridir.

14. yüzyılın başında Batı Anadolu'nun Türk Beylikleri tarafından nasıl paylaşıldığını kaydeden Bizanslı tarihçi Nikeforos Gregoras'a[8] göre Lidya ve Eolya'dan başlayarak Helespont (Çanakkale) ile sınırlanan Misya topraklarında Kalames ve onun oğlu Karasis hüküm sürmekteydi. Kantakuzenos'un[9] eserinde ise Kalames'in oğlu Karasis'in hissesine Lidya'ya kadar olan Misya topraklarının düştüğü ve buraya Karasia denildiği belirtilnmektedir.

Tarihi [değiştir]

Kuruluşu [değiştir]

Anadolu Selçuklu Devleti zamanında Oğuz boyları, Anadolu'nun batısına yerleşmişler ve buralarda Uç Beylikleri kurmuştur. Uç Beyliklerinin görevi ise Anadolu Selçuklu Devleti sınırını korumaktır. Marmara sahilleri, Çanakkale bölgesi, Edremit Körfezi, Kizikos ile sınırlandırılan bu bölgeye, Anadolu Selçuklu Devleti'nin önemli komutanlarından Karesi Bey (Kara İsa), babası Kalem Bey ve Germiyanoğlu Yakup Bey, beraberinde büyük bir Türkmen grubu ile gelmiştir.[10] Balıkesir ve çevresinin alınmasında Germiyanoğullarının katkısı olmuştur.[11] Karesi Bey muhtemelen 1296-1297 yıllarında Erdek, Biga, Edremit, Bergama, Çanakkale hariç Balıkesir merkez olmak üzere büyük Misya sahasını Germiyan kuvvetlerinin desteğiyle ele geçirdiler[12][13]. Karesi Bey, Anadolu Selçuklu Devleti'nde Marmara ve Ege kıyılıarının yönetiminden sorumlu bir uç beyi olduğu için kendisine Sahiller Emiri anlamına gelen Emir-ül Savahil ünvanı verilmiştir. Karesi Bey'in soyu, Danişmendlilerin kurucusu olan Danişmend Gazi'den gelmektedir.[2][14][15]. Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılmasından önce diğer Uç Beyleri gibi Karesi Bey de Batı Anadolu'daki Büyük ve Küçük Misya'da bağımsızlığını ilan ederek, bölgede Karesi Beyliği'ni kurmuştur.[10] Karesi Beyliği'nin kuruluş tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte 1296 ile 1300 yılları arasıdır. Fakat Anadolu Selçuklu Devleti'ne bağlı uç beylerinin büyük bir çoğunluğu 1299 yılında bağımsızlıklarını ilan ettikleri için Karesi Beyliği'nin kuruluş tarihi 1299 yılı kabul edilmektedir.[3]

Karesi Bey dönemi [değiştir]

Bizans İmparatoru II. Andronikos Palaiologos, Batı Anadolu'daki Türk yayılmasını önlemek için Alanlar ile işbirliği yapmıştır. 1300 yılında oğlu IX. Mikhail Palaiologos komutasındaki Bizans-Alan kuvvetleri, Manisa'daki Gediz Nehri civarında karargâh kurmuşlardır. Karesi orduları ile savaşan Bizans-Alan kuvvetleri başarısız olmuş, Alanlar geri çekilip savaşı bırakmışlardır.[11] 1301-1302 yıllarında topraklarını savunamayan II. Andronikos Palaiologos, paralı asker olarak kiraladıkları adamları Karesi Türkmenleri üzerine salmıştır. 1304 Ocak ayının ilk günlerinde Bizans İmparatorluğu, Katalan Paralı Asker Birliği adlı bir askeri birlik kiralayıp bu askerleri Kizikos bölgesine göndermiş ve bu bölgenin altı mil ötesinde bir su kenarında eşleri ve çocukları ile yaşayan, Edincik bölgesine yerleşmek isteyen bir Türk boyunu katletmiştir.[2][16] Katalanların ani hücumuna uğrayan Türkler, beş bine yakın kayıp vermiştir. Katalanlar, on yaşın üzerinde bütün erkekleri öldürmüş, bölgeyi yakıp yıkmıştır.[17] Bu yüzden Karesi Beyliği, 1302-1308 tarihleri arasında bir durgunluk dönemi yaşamıştır[18]

İlhanlı Devleti veziri Emir Çoban, Anadolu'ya teftişe geldiğinde Ulubey makamında bulunan Germiyanoğulları Beyi Yakup Bey kendine bağlı beyler ile birlikte Emir Çoban'ın makamına giderek bağlılıklarını arz etmişlerdir. Bu beylerin arasında Karesi Bey de vardır.[19]

Balıkesir'de bulunan Karesi Bey türbesi

Anadolu Selçuklu Devleti'nde Sarı Saltuk ismindeki bir reis kumandasında, 10.000 ile 20.000 arası nüfusları olan Batıni mezhebindeki[6] bir Türkmen aşireti, Sinop sahillerinden gemilere binerek önce Kırım'a oradan da Aktav Tatarlarının reisi Şehzade Nogay'ın emri ile Rumeli'deki Dobruca (Dobriçe) bölgesine ve 1264 yılında Kiligria-Romanya'ya geçmişler ve oralara yerleşmişlerdir.[20] Hoca Ahmet Yesevi'nin halifelerinden biri olan Sarı Saltuk, Hacı Bektaş-ı Veli'ye yardım için gönderilmiştir.[10] Sarı Saltuk'un 1280-1281'de Babadağ'da ölmesi üzerine, daha fazla Bulgar ve Rumların baskısına dayanamayan

Türkmenlerin bir kısmı 1306 yılında Ece Halil adlı bir reisin emrinde gemilere binip Trakya üzerinden Çanakkale-Lapseki Yöresi'ne geçmiştir.[20] Bütün eşya ve hayvanatıyla bu topraklara gelen Türmenler, Karesi Bey tarafından iyi karşılanarak Karesi ve havalisinde iskan edilmişler[3] ve beyliğin topraklarının değişik bölgelerine ve özellikle Kaz Dağı'nın kuzey eteklerine Dağobası ve Evciler bölgesine yerleşmişlerdir. Bu Türkmenlerin önemli bir kısmı da bugün Havran'a bağlı Sarnıçköy'nü yurt tutmuşlardır.[21] Bu halk Şamanist inanacına göre kutsal sayılan Kaz'ın adını da İda Dağı'na vermişlerdir.[20] Karesi topraklarına yerleşen Türkmenler, bölgedeki Türk nüfus ve kuvvetleri artmıştır. Karesi Bey, kendi ismiyle anılan Beyliğinin sınırlarını, Bizans İmparatorluğu'nun zayıflığından ve beraberinde bulunan Ece Halil'in adamlarından faydalanarak daha da genişletmiştir. Ayrıca İç Anadolu'da Moğolların saldırılarından kaçan Türk boyları da Karesi Beyliği'ne sığınmıştır. Bu boylar arasında Çepni boyları da mevcuttur.[3]

1308 yılında Bayramiç ve Ezine çevresinde bir Türkmen Prensliği kurulmuş fakat bu Beylik aynı yılda Karesi Beyliği'ne bağlanmıştır.[20]

Karesi Bey, 1330 yılından önce ölmüştür. Tam ölüm tarihi bilinmemektedir. Karesi Bey ölünce onun için bir türbe yapılmıştır. Karesi Bey'den sonra Beyliğin başına Aclan Bey geçmiştir. Aclan Bey zamanında, Osmanoğulları Beyliği ile iyi ilişkiler kurulmuştur. Hacı İlbey, Aclan Bey'in vezirliği hizmetinde bulunmuştur. Yine de Aclan Bey'in kimliği netlik kazanmamış, Demirhan Bey veya Yahşi Bey olduğu ileri sürülmüştür.

Beyliğin bölünmesi ve yıkılışı [değiştir]

Demirhan Bey geçmiştir. Aclan Bey'in ikinci oğlu Yahşi Bey ise Bergama'nın yöneticisi olmuştur. Aclan Bey'in küçük Dursun Bey ise Bursa'da Orhan Gazi yanında bulunmuştur. 1333 yılında seyyah İbn Battuta, Balıkesir'i ziyaret etmiştir. İbn Battuta seyahatnamesinde Demirhan Bey'den Mesalikü'l Ebsar ve Kitabü'l Tarif diye bahsetmiştir. Karesi Beyi, hem Marmara hem de Ege sahillerine kıyısı olan beyliğinde büyük bir donanma kurarak Rumeli'ye iki kere sefer düzenlemiştir. Karesi Beyin (hangi hükümdarın olduğu belirsiz, büyük ihtimal Yahşi Bey) ilk deniz seferi 1331 tarihinde 70 tekne ile Akdeniz'den Ferres'e (Ferecik, veya Kara Feriye) düzenlediği seferdir. İkinci deniz seferi ise 1333 tarihinde 60 tekne ile Akdeniz'den Aynaroz Yarımdası'na düzenlediği seferidir. Bu yıllarda Karesi Beyliği, deniz gücü bakımından komşusu olan Osmanoğulları Beyliği'nden daha güçlüdür. Demirhan Bey halkına kötü davranmıştır. Bu durumdan şikayetçi olan halk ve beyliğin ileri gelenleri; Bursa'daki Dursun Bey'i davet etmiştirler. 1345 yılında Orhan Gazi ile birlikte gelen Dursun Bey, Bergama kalesine sığınan abisi Demirhan Bey tarafından öldürülmüştür. Bu duruma çok üzülen Orhan Gazi, halkın ve ileri gelenlerin de isteği üzerine 1361 yılında Karesi Beyliği topraklarını Osmanlı topraklarına katmıştır.

Beyliğin yıkılışından sonra [değiştir]

Karesi Beyliği'nin tarih sahnesinden çekilişi ve yerini henüz devlet olma aaşamasında bulunan Osmanlı Beyliği'ne bırakışı, ileride güçlü bir devlet hâline gelecek olan Osmanlılar için askeri ve siyasi genişleme açısından önemli bir adım olmuştur[22]. Orhan Bey'in oğlu Süleyman Paşa, Rumeli'ye geçişim gerek hazırlık döneminde gerekse icraat sırasında Karasi ümerâsının yardım ve desteklerini gördü[23]. Yeni fethedilen Rumeli topraklarını Türkleştirmek için Anadolu'dan getirilen Türk nüfusu arasında Karasi ilinden gelenler, Gelibolu yarımadasına yerleştirildiler[24]. Yıldırım Bayezid, Saruhanoğulları Beyliği'ni 1390'da ele geçirdikten sonra Saruhan ve Karasi vilayetlerini birleştirerek oğlu Ertuğrul'a verdi. Daha sonraysa Bayezid'in oğullarından İsa Bey, Karasi Vilyeti'ne tayin edildi[25]. Karesi Beyliği, Ankara Savaşı sonrasında Timur'un kendilerine bağımsızlık verdiği öteki beylikler gibi yeniden bir canlanma dönemi yaşamadı. Bununla beraber Karasi adı Osmanlı idaresi altıda varlığını uzun süre korudu[26] ve 1393'te kurulan Anadolu Beylerbeyliği'ne bağlı sancaklardan biri oldu[12].

Kitabeler [değiştir]

Karesi Beyliği'ne ait, Tokat Müzesi'nde bulunan Kutlu Melek ve Mustafa Çelebi'ye ait iki mezar taşı dışında hergangi bir kitabe bulunamamıştır.

Jeolojik açıdan değer taşıyan Kutlu Melek ve Mustafa Çelebi'ye ait olan bu kitabelerde yer alan şecereye göre, Karesi Beyliği sülalesi, 11. yüzyılda kurulmuş bir Türkmen beyliği olan Danişmendlilere dayanmaktadır. Bu kitabe haricinde, Karesi Beyliği sülalesin Danişmendlilere dayandığını gösteren başka bir kaynak yoktur. Adı geçen kitabeler, ilk olarak İsmail Hakkı Uzunçarşılı tarafından yayımlanmıştır.[27][28] Karesi Beyliği zamanından kalma en eski kitabe 1300 tarihli (Hicri 700) olup Hakimzade veya Kurşunlu Camii'n kurucusu Mevlâna Yusuf Sinan'ın mezar taşıdır. Baş taşın iç tarfında şöyle yazmaktadır:

Kâle'n-Nebiyyü aleyhisselam el-müminûne lâyemûtûn. Nukıle min dari'l-fenâ ilâ daril-bakâ.

Baş taşın dış tarfında şöyle yazmaktadır:

Tuviffiye el-merhûm el-mağfur el-âlim el-âmil Mevlâna Yusuf Sinan bin Habîb el-Kâdi bi İbn-i Hakîm fi'ş-şehri cemâziye'l-âhir sene seb'a miye
 

Candaroğulları Beyliği

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Git ve: kullan, ara
Candaroğulları Beyliği
3by2white.svg
 
1292 – 1461 Flag of the Ottoman Empire (1453-1844).svg
 

Flag of

Bayrak

konumu.
Başkent Kastamonu
Resmi dili Türkçe
Dini İslamiyet
Etnik Gruplar Türkler
Yönetim Monarşi
Bey
 - 1292–? Temür Yaman Candar
 - 1461 Kızıl Ahmed
Tarih  
 - Kuruluş tarihi 1292
 - Yıkılış tarihi 1461

Candaroğulları Beyliği, Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılışından sonra Kastamonu ve çevresinde kurulan bir Türk beyliğidir.

Denizci özellikleri, Sinop'ta kurdukları tersanenin Osmanlı Devleti'ne katılması ve geliştirilmesi, Osmanlı Donanması'na güç kattı. Kastamonu'nun Küre ilçesindeki bakır ocakları, Beylik daha Osmanlı Devleti'ne ilhak olmadan önce, Osmanlı Devleti'nin top üretimi için faydalandırılmıştır.

Yıldırım Bayezid, Anadolu'daki birliği sağlama yolundaki çalışmaları sırasında Candaroğulları topraklarına sahip olmuş, fakat Sinop'ta Candaroğulları Beyliği'ni devam ettirmiştir. İsfendiyar Bey Ankara Savaşı'ndan (1402) sonra Timur'un hâkimiyetini tanıdı. Bunun karşılığında da eski Candaroğulları toprakları kendisine verildi, böylece Kastamonu'ya yeniden hâkim oldu.

Fatih Sultan Mehmet'in izlediği akıllı politika sonucu 1461 yılında savaş olmadan Osmanlı Devleti'ne katıldı.

Osmanlı İmparatorluğu

Vikipedi, özgür ansiklopedi
(Osmanlı Devleti sayfasından yönlendirildi)
Git ve: kullan, ara
Devlet-i Âliye-i Osmâniyye
Yüce Osmanlı Devleti

Osmanlı İmparatorluğu
دولتْ علیّه عثمانیّه'

1299 – 1923
Bayrak Bayrak
Bayrak Arma
Slogan
دولت ابد مدت
Devlet-i Ebed-müddet
("Ebedî Devlet")[1]
Milli Marş
Osmanlı Devleti Marşları
Osmanlı İmparatorluğu konumu.
Osmanlı Devleti'nin en geniş sınırları (1683)
Başkent Söğüt (1299 - 1335)
Bursa (1335 - 1365)
Edirne (1365 - 1453)
İstanbul (1453 - 1922) [2][3]
Resmi dili Osmanlı Türkçesi
Dini İslamiyet
Yönetim Monarşi (1299 - 1876, 1878 - 1908, 1918 - 1922)
Parlamenter monarşi (1876 - 1878, 1908 - 1918)
 
Sultan
 - 1281–1326 (birinci) Osman Gazi
 - 1918–22 (sonuncu) VI. Mehmet
Sadrazam
 - 1320–31 (birinci) Alaeddin Paşa
 - 1920–22 (sonuncu) Ahmed Tevfik Paşa
Tarih  
 - Kuruluş 1299
 - Yükselme 1453 - 1579
 - Duraklama 1579 - 1699
 - Gerileme 1699 - 1792
 - Dağılma 1792 - 1922
 - Yıkılış tarihi 1923
Yüzölçüm
 - 1595 24.534.242 km² (9.472.724 sq mi)
Para Birimi Akçe, Kuruş, Lira, Sultani
 
Önceller
Ardıllar
3by2white.svg Anadolu Selçuklu Devleti
Flag of Palaeologus Emperor.svg Doğu Roma İmparatorluğu
Komnenos-Trebizond-Arms.svg Trabzon İmparatorluğu
3by2white.svg Mora Despotluğu
3by2white.svg Epirus Despotluğu
3by2white.svg Archipelago Dükalığı
Karamanid Dynasty flag.svg Karamanoğulları Beyliği
Coat of Arms of the Emperor of Bulgaria (by Conrad Grünenberg).png İkinci Bulgar Devleti
Supposed Flag of the House of Crnojevic.svg Sırp Despotluğu
Mameluke Flag.svg Memlûk Sultanlığı
Coat of Arms of Hungary Historic Design.png Macaristan Krallığı
Flag of New Spain.svg İspanyol İmparatorluğu Cezayir ve Tunus Eyaletleri
Türkiye Cumhuriyeti Flag of Turkey.svg
Birinci Yunanistan Cumhuriyeti Flag of Greece (1828-1978).svg
Mısır Krallığı Flag of Egypt 1922.svg
Bosna-Hersek (Avusturya-Macaristan condominium) Flag of Bosnia (1878-1908).svg
Sırbistan Prensliği Flag of Serbia (1830-1882).svg
Arnavutluk Geçici Hükümeti Flag of Albanian Provisional Government 1912-1914.gif
Romanya Krallığı Flag of Romania.svg
Bulgaristan Prensliği Flag of Bulgaria.svg
Kıbrıs Cumhuriyeti Cyprus Blue Ensign-1922.svg
Birleşik Krallık Mezopotamya Mandası Flag of Iraq 1924.svg
Birleşik Krallık Filistin Mandası Palestine-Mandate-Ensign-1927-1948.svg
Fransız yönetiminde Cezayir Flag of France.svg
Fransız yönetiminde Tunus Flag of French Tunisia.svg
Fransız Suriye Mandası Flag of the French Mandate of Syria (1920).svg
İtalyan Kuzey Afrikası Flag of Italy (1861-1946).svg
Yemen Flag of the Mutawakkilite Kingdom of Yemen.svg
Hicaz Krallığı Flag of Hejaz 1920.svg
Güneybatı Kafkas Geçici Milli Hükûmeti Flag of the South West Caucasian Republic.svg
Kuveyt Flag of Kuwait.svg
Bugün

Osmanlı İmparatorluğu veya Osmanlı Devleti (Osmanlı Türkçesi: دَوْلَتِ عَلِيّهٔ عُثمَانِیّه - Devlet-i ʿAliyye-i ʿOsmâniyye[4][5]) 1299-1923 yılları arasında varlığını sürdürmüş Türk-İslam devleti. Tarihçi Halil İnalcık, 27 Temmuz 1302 Koyunhisar Savaşı (veya Bafeus Savaşı)'nı devletin kuruluş tarihi kabul etmektedir.[6][7] Arnold Joseph Toynbee gibi bazı tarihçiler Türkiye'nin tek ardıl devlet sayılması gerektiğini savunurlar.[8].

Devletin kurucusu ve Osmanlı Hanedanının atası olan Osman Gazi, Oğuzların Bozok kolunun Kayı boyundandır.[9] Devlet, Bilecik ilinin Söğüt ilçesinde kurulmuştur. Osmanlı Devleti'nin bağımsız bir devlet olarak tarih sahnesine çıkması 1289 yılında olmuştur. Buna karşın Prof. Dr. Halil İnalcık, Osmanlı Devleti'nin 1299'da Söğüt'te değil 1302'de Yalova'da Bizans'a karşı yaptığı Bafeus Savaşı sonrasında devlet niteliğini kazandığını iddia etmiştir[10], Osmanlı İmparatorluğu'nun Yalova'da kurulduğu iddiasına Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Niyazi Eruslu da destek vermiştir.[11] İstanbul ile sınırlı bir şehir devletine dönüşmüş olan Bizans İmparatorluğu'nu yıkmış, bazı tarihçilere göre bu Yeni Çağ'ı başlatan olay olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu gücünün doruğunda olduğu 16. ve 17. yüzyıllarda üç kıtaya yayılmış ve Güneydoğu Avrupa, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'nın büyük bölümünü egemenliği altında tutmuştur. Ülkenin sınırları batıda Cebelitarık Boğazı (ve 1553'te Fas kıyıları'na, doğuda Hazar Denizi ve Basra Körfezi'ne, kuzeyde Avusturya, Macaristan ve Ukrayna'nın bir bölümüne ve güneyde Sudan, Eritre, Somali ve Yemen'e uzanmaktaydı.[12] Osmanlı İmparatorluğu 29 eyaletten ve vergiye bağlanmış Boğdan, Erdel ve Eflak prensliklerinden oluşmaktaydı. Devlet zaman zaman denizaşırı topraklarda da söz sahibi olmuştur. Atlantik Okyanusu'ndaki kısa süreli toprak kazanımları Lanzarote[13] (1585), Madeira (1617), Vestmannaeyjar[14] (1627) ve Lundy[15](1655) bu duruma örnek olarak gösterilebilir.

Devlet altı yüzyıl boyunca Doğu dünyası ile Batı dünyası arasında bir köprü işlevi görmüştür. Hakimiyeti altında bulunan topraklarda yaşayan halklar zaman zaman, toplu ya da yerel ayaklanmalar ile Osmanlı iktidarına karşı çıkmışlardır. Genel olarak din, dil ve ırk ayrımından uzak durduğu için yüzyıllarca birçok devleti ve milleti hakimiyeti altında tutmayı başarmıştır.[16]Osmanlı İmparatorluğu, eski Türk örf ve adetlerinin ve İslam kültürünün yükümlülüklerinin doğrultusunda bir yönetim şekli belirlemiştir.[17]


 

Tarihçe [değiştir]

Osmanlı İmparatorluğu belirli tarihsel dönemlere ayrılarak incelenir. Dönemler, Osmanlı Devleti'nin yönetim yapısına ve dünya siyasetindeki yerine göre belirlenmiştir. Toprak büyüklüğünü temel alan ayrıştırmalardan daha detaylı bir bakış açısına izin vermektedir.
 

Beylik (1299 öncesi) [değiştir]

Ertuğrul Gazi
Ana madde: Osmanlı İmparatorluğu beylik dönemi

Beylik döneminin ne zaman başladığı belli değildir. Osman Gazi birliklerinin 1299 yılında İnegöl ve civarını fethetmesi sonucunda bağımsızlığını ilan etti [18]. Bu dönemde beylik dönemi sona ermiştir.

Moğol İmparatorluğu döneminde kaçan Süleyman Şah komutasındaki Kayılar ilk olarak 1227 yılında Anadolu'ya geldiler[19]. Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarı Alaeddin Keykubad, Kayıları Karacadağ ve bölgesine yerleştirdi. Kayılar bu sırada 50.000 kişiydiler[18].Süleyman Şah'ın Fırat Nehri'nden geçerken, boğulması üzerine, Kayı Boyu'na mensup bazı kişiler Erzurum ve Erzincan civarına göç ettiler.[19] Bazıları da Suriye ve yeniden anayurtlarına göç etti.

Ertuğrul Gazi ise Söğüt ve civarına yerleştiler. Bu sırada buraları fethetti. Ertuğrul Gazi yaklaşık 1000 km2 civarı bir toprak fethetmişti[20]. Ertuğrul Gazi tahminen 90 yaşında ölmüştü.[21][22] Aşiret Osman'ı bey seçti. Osman Gazi, devlete adını vermiştir.

Kuruluş (1299 - 1453) [değiştir]

Ana madde: Osmanlı İmparatorluğu kuruluş dönemi

Osman Gazi devri [değiştir]

Osman Gazi

1299 yılına gelindiğinde Anadolu Selçuklu Devleti yıkılmak üzereydi. Bu sırada Osman Gazi, yakın arkadaşlarıyla Bilecik, Yarhisar ve son olarak da İnegöl'ü 1299 yılında fethetti.[20] Osman Gazi, ardından Yenişehir ve civarını 1301 yılında fethetti. Yenişehir başkent yapıldı. Bazı yazarlarca devletin kuruluşu 1299, bazılarınca ise 1301 tarihi kabul edilir. Prof. Dr. Halil İnalcık ise 1302 yılındaki Koyunhisar Savaşı ile devletin kurulduğunu iddia etmiştir. 1302 yılında Doğu Roma İmparatorluğu kuvvetleri, Osman Gazi'yi durdurmak için yola çıktı. Osman Bey'in 2000, Bizans'ın ise 5000 civarında askeri vardı. Osman Bey, 27 Temmuz 1302'de yapılan savaşı kazandı. Ardından da Mudanya ve civarı fethedildi.[20]

Sınırların genişlemesi [değiştir]

Osmanoğulları Beyliği'nin genişlemesi, Marmara bölgesindeki büyük Doğu Roma kentlerinden Bursa'nın 1326'da Osmanoğulları Beyliği'nin eline geçmesiyle sürdü. Bursa'nın alınışını göremeden o yıl ölen Osman Bey'in yerine geçen oğlu Orhan Bey zamanında da Osmanoğulları Beyliği'nin gelişmesi hızlandı. Para bastırarak Osmanoğulları Beyliğini, Osmanlı Devleti haline getirdi. Bursa'nın ardından Marmara bölgesinin öteki büyük Doğu Roma kentleri, İznik ve İzmit de Osmanlılar'ın eline geçti. Osmanlı ilerlemesini durdurmak isteyen ve başında Doğu Roma İmparatoru III. Andronikos'un bulunduğu bir Doğu Roma ordusu Maltepe (Palekanon) Savaşı'nda bozguna uğratıldı (1329). Osman Bey döneminde, Osmanoğulları Beyliği yalnız Doğu Roma topraklarında genişlemişti.

Orhan Bey döneminde ise komşu Türk Beyliklerinin topraklarında da genişlemeye başladı. Böylece Osmanlılar hem Karesi Beyliği'nin donanmasına, hem Rumeli'ye geçiş için önemli bir takım noktalara, hem de Rumeli topraklarını iyi tanıyan Karesi komutanlarına sahip oldular. Osmanlılar Rumeli'ye Doğu Roma İmparatorluğu'nda Palaiologoslar ile Kantakuzenoslar arasındaki taht kavgalarından yararlanarak, 1354'te ayak bastılar. Osmanlılar'ın Balkanlar'da ele geçirdikleri ilk üs Gelibolu Yarımadası'nda Çimpe Kalesi oldu. Orhan Bey'in yerine oğlu I. Murat (1362 - 1389) geçti. Doğu Roma o sıralarda iç karışıklıklar içindeydi. Kantakuzen, Orhan Bey'den, Çimpe Kalesi karşılığında yardım istedi. Orhan Bey, Doğu Roma Tekfurlarını (vali) bozguna uğrattı ve Çimpe'yi Rumeli'ye geçişte üs olarak kullandı. İznik ele geçince Orhan gazi tuğrasının olduğu ilk Osmanlı parasını bastırtarak, tarihteki ilk padişah oldu. Donanma ilk kez Orhan Bey zamanında kuruldu ve Osmanoğulları Beyliği, Osmanlı Devleti haline geldi. Yine Orhan Gazi zamanında, 6 yıl süren kuşatmanın ardından Bursa alınarak başkent yapıldı.

I. Murat

Osmanli-nisani.svg
Osmanlı Devleti Tarihi


Ana Dönemler
Beylik Dönemi
Kuruluş Dönemi
Yükselme Dönemi
Duraklama Dönemi
Gerileme Dönemi
Dağılma Dönemi
 


Özel Dönemler
Fetret Devri
Köprülüler
Kutsal İttifak Savaşları
Lâle Devri
Rus Savaşları
Nizam-ı Cedid
Tanzimat
Birinci Meşrutiyet
İkinci Meşrutiyet
Ermeni Kırımı
 


Osmanlı Portalı
 g  t  d 
Osmanlı Devleti Tarihi Zaman Çizelgesi
Osmanlı Tarihi Kronolojisi
 

I. Murat Hüdavendigar Balkan fetihlerini hızla sürdürdü. 1363'te Edirne yakınlarında Sazlıdere denilen yerde, Osmanlı ilerlemesini durdurmak isteyen bir Doğu Roma - Bulgar ordusu yenilgiye uğratıldı ve bu zaferin ardından Edirne Osmanlılar'ın eline geçti. Kısa bir süre sonra, Edirne'yi geri almak isteyen Macar - Sırp - Bulgar - Eflâk - Bosna birleşik ordusu Edirne yakınlarında, Sırpsındığı Savaşı'nda ağır bir yenilgiye uğratıldı (1364). Osmanlılar kısa süre içinde Bulgaristan'ı, Yunanistan'ı ve Sırbistan'ı ele geçirmeyi başardılar. 14.yy. sonlarında Osmanlı sınırı Tuna'ya ve Belgrad'a dayanmış bulunuyordu. Balkan devletlerinin ve onları destekleyen Avrupa devletlerinin Osmanlı ilerlemesini durdurma çabaları, I. Kosova Savaşı (1389), Niğbolu (1396), Varna (1444), II. Kosova Savaşı (1448) savaşları ile kırıldı. İstanbul'un Osmanlılar'ın eline geçmesinden önce Belgrad ve dolayları, Arnavutluk, bazı liman şehirleri dışında Balkanlar büyük ölçüde Osmanlı egemenliğine girmiş bulunuyordu. Bu döneminde Germiyanoğlu Süleyman Şah'ın kızı ile I.Murat'ın oğlu Şehzâde Bayezit'in evlenmeleri, Kütahya, Tavşanlı, Emet, Simav ve Gediz dolaylarının çeyiz olarak Osmanlılar'a geçmesine neden oldu. Yine I. Murat döneminde Osmanoğulları Beyliği, Hamitoğulları Beyliği'nden Akşehir, Yalvaç, Beyşehir, Karaağaç ve Seydişehir'i 1374'te 80.000 altın karşılığı satın alarak Anadolu'daki bu genişleme, kendilerini Anadolu Selçukluları'nın vârisi sayan Karamanoğulları Beyliği ile sınırdaş yaptı ve bu durum Osmanlı - Karaman mücadelesinin başlamasına neden oldu. I. Murat'ın oğlu Yıldırım Bayezit (I. Bayezit) (1389 - 1402) tahta geçer.

Yıldırım Bayezit döneminde, Anadolu Türk birliği yeniden sağlandı. Ancak Osmanlı Devleti'nin bu kadar güçlenmesi, o sırada bir Çin seferi hazırlığında olan Timur'u korkuttu. Batısında böylesine güçlü bir devlet bırakmak istemeyen Timur, Karakoyunlu ve Celayirîli hükümdarının Osmanlı Devleti'ne sığınmasını bahane ederek Osmanlı Devleti'ne savaş açtı ve Ankara'ya kadar geldi. O sırada İstanbul'u kuşatmakta olan Bayezid kuşatmayı kaldırdı ve Çubuk Ovası'nda Timur'un ordusu ile karşılaştı. 28 Temmuz 1402de yapılan Ankara Meydan Savaşı'nda Bayezid kendisine bağlı Türk boylarının ona ihanet etmesinin de etkisiyle çok ağır bir yenilgi aldı ve Timur'a esir düştü. Değişik tarihcinin verdikleri değişik nedenlerle, büyük olasılıkla esarete fazla dayanamaması nedeniyle Yıldırım Bayezit 8 Mart 1403de Akşehir'de öldü.

Fetret Devri ve yeniden birliğin sağlanması [değiştir]

I. Mehmet

"Fetret Devri" adı verilen dönemin başında Timur, Anadolu beylerini eski topraklarına kavuşturdu. Osmanlı Devleti'ni kimin idare edeceği Bayezid'in oğulları, İsa, Süleyman, Musa ve Mehmet arasında mücadelelere yol açtı. Osmanlı devleti merkezleri olan Bursa ve Edirne birkaç defa el değiştirdi ve bu şahzadeler ellerine geçirdikleri başkentte kendilerini Osmanlı Sultanı ilan ettiler. Önce İsa Çelebi, ondan sonra Süleyman Çelebi ve en sonunda Musa Çelebi elimine edildikten sonra 1413 yılında Mehmet Çelebi tek başına Osmanlı Sultanı olarak tahta çıktı. Çelebi Mehmet, Osmanlı devletinin birliğini yeniden sağladı ve devleti babasının zamanındaki eski gücüne kavuşturdu. Bu dönemde Venediklilerle yapılan ilk deniz savaşı, başarısızlıkla sonuçlandı. 1421'de yerine oğlu Sultan II. Murat padişah oldu.

Timur Yıldırım'ın oğlu Mustafa Çelebi'yi de beraberinde Semerkant'a götürmüştü. Mustafa Çelebi olduğunu iddia eden (ve çok tarihçiye göre gerçekte Mustafa Çelebi olan) bir kişi Mehmet Çelebi saltanatının son yıllarında hükümdarlık iddiasında bulundu; Venediklilerin desteğiyle Selanik dolaylarında kuvvet toplayan Mustafa Çelebi Mehmet Çelebi'ye yenilerek Doğu Roma'ya sığındı. 1421de II. Murat saltanatı başında Mustafa Çelebi Bizanslıların desteğiyle büyük bir isyan başlattı ve bir müddet devlet merkezi Edirne'yi ve Rumeli idaresini eline alarak adına hutbe okutarak ve para bastırarak kendini Osmanlı Sultanı ilan etti. II. Murat'in Veziriazami Amasyalı Beyazid Paşa Sazlıdere Savaşından yenilip esir düştü ve öldürüldü. Mustaf ordusuyla Anadolu'ya geçip Bursa'ya hücum edip şehri kuşattı. Fakat II. Murat'in usta vezirleri tarafından Mustafa'nın çevresine onun bir düzmece olduguna inandırıldı; baş danışmanı vezirlik unvanı verilme sözü ile ayartıldı ve Bursa yakınlarına gelen ordusu dağıldı. Trakya'ya kaçtı ise orada da tutunamadı ve Kızılağaç Yenicesi'nde yakalanıp Edirne'de idam edildi. Düzmece Mustafa olayı denilen bu büyük isyan II. Murat'ın karşılaştığı ilk isyan olmadı. Ertesi yıl genç küçük kardeşi Küçük Mustafa isyan etti; İznik'i ele geçirdi ve yine baş danışmanı ihanetiyle bu isyan da bastırıldı.

Yükselme (1453 - 1579) [değiştir]

Ana madde: Osmanlı Devleti Yükselme Dönemi
Fatih Sultan Mehmet'in Bellini (1429-1507) tarafından yapılmış portresi.
I. Selim
I. Süleyman

II. Mehmed, 1453'te kuşattığı İstanbul'u 29 Mayıs 1453'te fethetti ve başkent yaptı.

Ana madde: İstanbul'un Fethi

Ardından, Doğu Roma tahtı üzerinde hak iddia edebilecek hanedanlara karşı harekete geçti. Mora Despotluğu (1460), Trabzon Rum İmpratorluğu (1461) ve Palailogoslar ile akrabalığı bulunan Galtulusi ailesinin ortadan kaldırdı. Sırbistan, Bosna ve Hersek'i ilhâk etti (1459). Bünyesinde birden çok müslüman ve hristiyan ulusu barındıran Osmanlı Devleti böylece resmen İmparatorluk unvanı kazanmış oldu. Balkanlar'da genişleme Osmanlı Devleti'ni Tuna üzerinde Macaristan'la; Arnavutluk, Yunanistan kıyıları ve Ege Denizi'nde Venedik'le karşı karşıya getirdi. Uzun bir savaş (1463 - 1478) sonunda Venedik, İşkodra, Akçahisar kentleriyle Limni ve Eğriboz adalarını Osmanlılar'a bırakmayı ve elde ettiği ticaret serbestliği karşılığında her yıl 10.000 altın ödemeyi kabul etti. Bu savaş sürerken II. Mehmed, Karamanoğulları Beyliği'ni ortadan kaldırdı (1468); Karamanoğulları'nı koruyan ve Venedik'le bir antlaşma yapan Akkoyunlu hükümdârı Uzun HasanOtlukbeli'nde ağır bir yenilgiye uğrattı. Bu zaferle Osmanlı Devleti Fırat'ın batısındaki Anadolu topraklarına yerleşti; Gedik Ahmet Paşa'nın Toroslar'ı ve Akdeniz kıyılarını zaptetmesiyle de Mısır Memlûkları ile sınırdaş oldu. Gedik Ahmet Paşa'nın 1475'te kuzey Karadeniz'e yaptığı sefer, Ceneviz kolonileri Kefe ve Sudak'ın fethi ve Kırım Hanlığı'nın Osmanlı himayesine girmesiyle sonuçlandı. Böylece Osmanlı Devleti bir iç deniz durumuna gelen Karadeniz üzerinde siyâsi ve iktisâdi tam bir egemenlik kurdu. II. Mehmed'in güney İtalya'nın fethiyle görevlendirdiği Gedik Ahmet Paşa, denizaşırı bir seferle Napoli Krallığı'nın elinde bulunan Otranto'yu aldı ve İtalya içlerinde harekâta başladı. Ama II.Mehmet'in 49 yaşındaki ölümü (1481) bu seferin yarım kalmasına neden oldu.

II. Bayezit (1481 - 1512), taht kavgasına girişen kardeşi Cem'i yeniçerilere dayanan İshak ve Gedik Ahmet paşaların desteğiyle yendi; Cem, Rodos Şövalyeleri'ne sığınmak zorunda kaldı. 1484'teki Boğdan seferi ile kuzey ticaretinin zengin limanları Kili ve Akkerman Osmanlı Devleti'ne katıldı. Cem'i ve Karamanoğulları'nın kalıntılarını destekleyen Memlûklar'la savaş (1485 - 1491) ise genellikle Osmanlılar'ın yenilgisiyle sonuçlandı. Venedik'le savaş (1499 - 1503), Devlete Modon, Koron, Navarin, İnebahtı limanlarını kazandırdı.

Yavuz Sultan Selim, Şah İsmail'in Anadolu'daki müritlerine karşı şiddetli bir mücadeleye girişti. Şah İsmail'e karşı Çaldıran'da kazandığı zaferden (1514) sonra Tebriz'e kadar ilerledi. Bundan sonra I. Selim, Memlükler'a karşı harekete geçti. Ateşli silahlardaki üstünlüğü sayesinde kazandığı Mercidâbık (1516) ve Ridâniye (1517) savaşları, Osmanlı Devleti'ne Suriye, Filistin ve Mısır'ı kazandırdı. Hicaz, Osmanlı egemenliğine girdi. Böylece Osmanlı Devleti, Hint Okyanusu'na açılma olanağına kavuştu ve İslam dünyasının önderliğini tartışmasız biçimde ele geçirdi. Bu arada I. Selim, halife ünvânı aldı ve bu unvan kendisinden sonra gelen Osmanlı padişahları tarafından da kullanıldı.

Kanuni Sultan Süleyman döneminde devlet en güçlü ve şaşalı dönemini yaşamıştır.46 yıllık hükümdarlığında devlet doğal sınırlarına ulaşmış ve tam anlamıyla günümüzde süper güç tabir edilen konuma ulaşmıştır.

Duraklama (1579 - 1699) [değiştir]

Ana madde: Osmanlı Devleti Duraklama Dönemi

Osmanlı'da duraklama dönemi Sokullu Mehmet Paşa'nın ölmesiyle başlamıştır. Deneyimsiz kişilerin tahta geçmesi ile merkezi yönetimin bozulması sonucu, devlet yönetiminde otoritenin sarsılması, halkın devlete olan güveninin azalmasına ve iç isyanların çıkmasına neden olmuştur. Özellikle yeniçeriler artık padişaha karşı gelmekteydi. Yeniçerilerdeki 'Ocak, devlet içindir.' anlayışı yerine 'Devlet, ocak içindir.' anlayışı gelişmiştir.

Osmanlı Devleti'nin yükselişi ve çöküşü (1299-1920)

Avusturya ve İran seferleri sonucu oluşan ekonomik sıkıntılar, tımar sisteminin bozulması ve nüfus artışının yarattığı sosyal hayattaki sıkıntılar ve çağın gerisinde kalınması ile eğitim alanındaki bozulmalar sonucu devlet duraklama dönemine girmiştir. Coğrafi keşiflerle ticaret yollarının önem kaybetmesi, sık padişah değişmeleriyle çok verilen cülus bahşisi ve yeniçerilerin artmasıyla verilen ulufe miktarının da artması Osmanlı ekonomisini yıpratmıştır.

Celali ayaklanmaları, Osmanlı toprak düzenini büyük ölçüde değiştirmiş, ağır vergiler yüzünden ya da “Büyük Kaçgun” sırasında yerlerinden olan çiftçilerin toprakları mültezimlerin ya da yerel yöneticilerin eline geçmiştir. Vergiler yüzünden borca giren köylüler, işledikleri toprakları sonunda tefecilere kaptırdılar. Osmanlı toprak düzeninin belkemiği olan tımar sistemi bozuldu. Büyük nüfus hareketleri ortaya çıktı ve kentlere büyük göçler oldu. Tarımsal üretim geriledi ve kıtlık tarım ürünleri fiyatlarının yükselmesine yol açtı. On binlerce insan yaşamını yitirdi ve pek çok yerleşim yeri yıkıma uğradı. Osmanlıda eğitim(ilmiye)nin bozulması da Osmanlıyı geriletmiştir. Avrupa'daki gelişmeleri (Reform, Rönesans) Osmanlı Devleti'nin takip etmemesi Osmanlı için bir dezavantaj olmuştur.

NOT:Osmanlı Devleti'nin eğitim sisteminin bozulmasının nedeni Beşik Ulemalığı denilen sistemin ortaya çıkmış olmasıdır.Bu sisteme göre müderrislerin(Öğretmen) yeni doğan çocukları doğduğu andan itibaren medrese(Eğitim yuvası) öğretmeni sayılıyordu.

Gerileme (1699- 1792) [değiştir]

Gazi Halife, Sultan III. Selim,Selīm-i sālis Han, سليم ثالث
Ana madde: Osmanlı Devleti Gerileme Dönemi

Osmanlı Devleti Gerileme Dönemi, Osmanlı tarihinde Karlofça Antlaşması’ndan (1699) başlayarak, Yaş Antlaşmasına kadar (1792) geçen süreye denir. Bu dönemin sonlarına doğru, Osmanlı Devleti'ne Avrupalılar tarafından "Hasta Adam" denmeye başlanmıştır. Çünkü bu dönemde Osmanlı Devleti, büyük oranda toprak kayıpları yaşamıştır.

Bu dönemde Karlofça ve İstanbul Antlaşması’yla kaybedilen yerleri geri almak ve mevcut toprakları korumak amacıyla batıda Avusturya ve Venedik, kuzeyde Rusya ve doğuda İran ile savaşlar yapılmıştır.

Bu yüzyılda Avrupa’dan geri kalındığı Pasarofça Antlaşması’ndan itibaren kabul edilmiş ve yapılan ıslahatlarda Avrupa örnek alınmıştır.

26 Ocak 1699 tarihinde Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu ile imzalanan Karlofça Antlaşması, Osmanlı-Kutsal ittifak Savaşları'nı bitirmiştir. Karlofça Antlaşması, Osmanlı Devleti'nin toprak kaybettiği ilk antlaşmadır. Bu tarihten sonra Osmanlı Devleti'nin gerileme dönemi başlamıştır. Papa tarafından Osmanlı Devleti'ne karşı Almanya İmparatorluğu, Avusturya Arşidüklüğü, Polonya Krallığı, Rusya Çarlığı, Malta Sen Jean Şövalyeleri Tarikati ve Venediklilerden(İtalyan) oluşan bir ittifak ile uzun süren savaşlar sonunda yorgun düşen Osmanlı Devleti, Banat ve Temeşvar hariç, bütün Macaristan ve Erdel Beyliği Avusturya'ya, Ukrayna ve Podolya Lehistan'a, Mora ve Dalmaçya kıyıları Venediklilere bırakmıştır.

Bu yüzyıl başlarında Osmanlı Devleti, kaybettiği toprakları geri alarak Avrupa'da tutunmayı ve eski gücünü korumayı amaçlamıştır. Ancak bir süre sonra bu amacına ulaşamayacağını anlayınca elindeki toprakları koruma politikası izlemeye başlamıştır.

Dağılma (1792 - 1922) [değiştir]

II. Abdülhamit
Ana madde: Osmanlı Devleti Dağılma Dönemi

Bu dönem 1792 Yaş Antlaşması ile başlayıp 1922 de Osmanlı Devleti'nin yıkılışına kadar devam eden dönemdir. Osmanlı Devleti Avrupalı devletlerin kendi aralarındaki çıkar çatışmalarından yararlanıp denge politikası izleyerek varlığını korumaya çalışmıştır.

Osmanlı Avrupa'da çıkan isyanlar ve uzun süren Rus savaşları ile iyice yıpranmış ve devlet yönetiminde ıslahata yönelik çalışmalar yapılmış ise de pek başarılı olunamamıştır.

Saltanat Makamı [değiştir]

Ana madde: Osmanlı padişahları

Ayrıca Bakınız: Osmanlı Hanedanı soy ağacı

Osmanlı hanedanınıdan 36 padişah toplam 623 sene hüküm sürmüştür. İlk önce Bey diye adlandırılan padişahlar, 1383'den itibaren Sultan, 1517 tarihinden sonra da Sultan unvanına ek olarak Halife unvanını da taşımaya başlamışlardır.

Osmanlı padişahları tahta çıktıklarında yayımladıkları bir tür genelge olan Adaletnâme; kanunlara uyulması ve herhangi bir haksızlığa hiç kimsenin uğratılmaması konuları hakkında kaleme alınırdı.

Divan-ı Humayun [değiştir]

Osmanlı Devleti kurulduğunda bir divan vardı ve belli başlı uyeleri bulunmaktaydı. Bunlar; Padişah,Sadrazam,Vezir-i Azam, Rumeli ve Anadolu Kazasker'leri, Defterdar, Şeyhülislam,Kaptan-ı Derya, Nişancı

Fatih Sultan Mehmet'ten sonra Vezir-i Azamların görüşlerini daha rahat söylemesi için padişahlar toplantıları arka tarafta bir bölümden izlemiş, divana Vezir-i Azam başkanlık yapmıştır. Bu meclis Osmanlı Devleti'nin yönetiminde Padişaha yardımcı olurdu.

Divan-ı Humayun Üyeleri [değiştir]

Vezir-i Azam(Sadrazam): Padişahtan sonraki en yetkili devlet adamıdır. Padişahın mührünü taşırdı.
Vezir: Sadrazamdan sonraki en yetkili kişidir. Sadrazamın verdiği görevleri yapardı.
Kazasker: Anadolu ve Rumeli'de olmak üzere iki ayrı kazasker bulunurdu. Adalet işlerine bakardı. Ayrıca kadı ve müderrislerin atamasını ya da görevden alma işini yapardı. Bugünkü yargı görevini yaparlardı.
Defterdar: Anadolu ve Rumeli'de iki ayrı defterdar vardı. Rumeli'deki baş defterdardı. Maliye işlerini yapardı. Bugünkü Maliye bakanlığı görevini yürütürdü.
Nişancı: Tapu, kadastro, fethedilen yerleri gelirlerine göre deftere kaydetmek işlerini yürütürdü.
Şeyhülislam: Devlet'te iken verilen kararların İslam'a uygun olup olmadığına karar verir, bu karara fetva denirdi. Sadrazamla eşit rütbedeydi. Şeyhülislam, divan asli üyesi değildi, gerekli görülen konularda çağrılır ve fikri alınırdı.
Kaptan-ı Derya: Donanma ve denizcilikle ilgili işlerden sorumludur. İstanbul'dayken Divan toplantılarına katılırdı. Kaptan-ı Derya da asli üye değildi, gerekli görülen konularda çağrılır ve fikri sorulurdu.

Divan-ı Hümayun 2.Mahmut dönemi'de kaldırılarak yerine nazırlıklar(bakanlıklar) kuruldu.

Yerel Yönetimler [değiştir]

Osmanlı Devleti yönetim birimleri bakımından büyükten küçüğe aşağıdaki gibidir.

Yönetim Birimleri

  • Sancak (İl veya birkaç il birarada)

Yönetenler

Din [değiştir]

Osmanlı Devleti'nde İslamiyet baskın din olmakla birlikte, İslam inancında "semavi dinler" olarak kabul edilen Musevilik ve Hıristiyanlık dinlerinin mensupları, millet sistemi sayesinde o dönemde batı ülkelerinde azınlık dinlerine gösterilen hoşgörünün üzerinde bir rahatlık içinde yaşamayı sürdürdüler. Hristiyanlığın Ortodoks ve Gregoryen kiliseleri millet sistemi içinde meşru bir şekilde örgütlenmiş durumdaydı. Bu inançlara mensup kişiler, kendi dini kurallarına göre yargılanırdı.

Buna karşılık millet sistemine dahil olmayan dinlerin, devlet içinde meşru bir varlığı bulunmuyordu.

Hilafet [değiştir]

Ana madde: Hilafet

Hilafet veya Halifelik, İslami siyasi ve hukuki yönetim makamına ve yönetime verilen isimdir. Halife ise Hilafet makamındaki kişiye denir. İslamiyet Peygamberi Muhammed'in ölümünden sonra makam bir süre daha bir yönetim biçimi olarak varlığını sürdürmüş olsa da zamanla daha çok İslami bir toplumu veya İslam Devleti'ni vurgulamak için kullanılan bir terim olmuştur.

Halifelik daha çok müslümanların Sünnî kanadının temsilcisi olarak kabul görmüştür. Şiî kanadı büyük ölçüde Sünnî hilafet yönetimi altında yaşasa da Halife'yi kabul etmemişlerdir. Halifeliği Şiî'likteki ya da Alevilik'teki İmamet'ten farklı kabul etmek gerekir. İmamet teokratik bir özellik taşımasına rağmen, Halifelik teokratik bir özellik taşımamıştır. Halifeler yetkilerini saltanat dahi olsa Ümmet'in biat'ı ile devralmışlar, yönetim işlerini de büyük ölçüde danışmaya dayalı olarak yürütmüşlerdir. Bu anlamıyla teokratik olmaktan öte dünyevîdir.

Halife, ilk zamanlarda İslam toplumunda ilerigelenlerin seçimiyle başa geldiği halde, Emevi ailesine geçmesinin ardından saltanat şeklini almıştır. Abbasi Hanedanı'ndan gelen halifelerin 10. yüzyılda zayıflamasına kadar devlet başkanı görevini yürüten halife, bu dönemde siyasi gücün yerel hükümdarların eline geçmesinin ardından sadece ruhani önder veya İslami toplulukların onursal lideri haline gelmiştir. Abbasiler döneminde Bağdat'ta yaşayan halife, Moğolların 1258 yılında Bağdat'ı yağmalamaları sonucunda Mısır'a Memluk himayesine kaçmış, 16. yüzyılın başında Yavuz Sultan Selim'in Memluklar'a son vermesiyle birlikte İstanbul'a taşınmıştır. Daha sonra Osmanlı Hanedanı'na geçen halifelik, 29 Ekim 1923'te Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla fiilen hilafetin olmamasına rağmen resmen halifeliğin varisi Türkiye olmuştur. 3 Mart 1924 tarihinde laiklik ilkesi gereğince halifelik Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından resmen kaldırılmıştır.

Osmanlı Devleti'nde Misyonerlik Faaliyetleri [değiştir]

Ana madde: Osmanlı'da misyonerlik

1820 yılında başlayan ve Kurtuluş Savaşı'na sonuna kadar süren zaman içerisinde Osmanlı Devleti'nde misyonerlik faaliyetleri çok hızlı bir şekilde gelişmiştir. Misyonerlik faaliyetlerini bu denli başarılı olmasında şüphesiz Osmanlı Devleti'nin Islahat Fermanı ile verdiği ayrıcalıklar, kapitülasyon anlaşmaları ile verilen ayrıcalıklar ve Osmanlı Devleti'nin bölgelerine ilgi göstermemesi etkili olmuştur. Başlangıçta kendilerine Anadolu'da hedef bulamayan misyonerler daha sonra Ermenilere odaklanıp çalışmalarında başarılı olmuşlardır. Açtıkları okullardan mezun olanların başarılı olmaları bu okulların etkilerini artırmıştır. Hatta zamanla Müslüman Türkler dahi çocuklarını bu okullara göndermişlerdir.

Misyonerlerin genel hedef kitleleri, İslamiyet'in yaygın olduğu bölgeler olmuştur. Bu çalışma Osmanlı Devleti ile sınırlı kalmayıp Afrika Kıtası, Arap Yarımadası, İran ve Orta Asya halklarına yönelik bir çalışmadır.

Ekonomik yapı [değiştir]

Ana madde: Osmanlı İktisâdi Yapısı

Son padişaha kadar bütün Osmanlı paralarının üzerinde Kostantiniye ibaresi kullanılmıştır. Kurtuluş Savaşı'nda Yunanların bunu ilk Doğu Roma İmparatoru I. Konstantin yerine Yunan Kralı I. Konstantin'i kastederek kullanmaları üzerine kullanılmasından vazgeçilmiştir.

Ordu [değiştir]

Ana madde: Osmanlı Askeri Teşkilatı

Osmanlı ordu teşkilatı Anadolu Selçukluları, İlhanlılar ve Memluklular devletlerinin askeri teşkilat yapılarından belirli ölçülerde yararlanılarak kurulmuştur.

Osmanlı Devleti Ordusu'nun Başkomutanlık görevini Hakanlar yapmışlardır.

Yaya ve atlılardan oluşturulan ordunun atsız kısmı "yaya”, süvarileri ise "müsellem” şeklinde adlandırılmıştı. Kapıkulu Ocakları'nın kuruluşuna kadar savaşlarda fiili olarak hizmet gördüler.

Osmanlı Devleti'nin temeli atılırken süvari olan beylik kuvvetlerinin yerine vezir Alâaddin Paşa ile Kadı Cendereli Kara Halil'in tavsiyeleriyle Türk gençlerinden oluşan ayrı ayrı biner kişilik yaya ve müsellem isimleriyle muvazzaf ade ve süvari kuvveti kuruldu.

Topcu arması

Kara Kuvvetleri [değiştir]

Ana madde: Osmanlı Ordusu

Yaya ve müsellemlerin temelini attığı ordu teşkilatı zamanla kuvvet ve sınıflara ayrılmıştır. Osmanlı ordusu başlıca 3 ana kuvvetten oluşmaktadır. Bunlar; Kapıkulu Ocağı, Eyalet Askerleri, Akıncılardır.

Kapıkulu Ocağı, Osmanlı Devleti'nin sürekli ordusunu oluşturan ve doğrudan padişaha bağlı olan yaya, atlı ve teknik sınıftan asker ocaklarına verilen addır. Kapıkulu ocaklarının kurulmasından önceki dönemde Osmanlı Devleti'nin askeri gücünü yayalar ve müsellemler oluşturuyordu.

Deniz Kuvvetleri (Donanma) [değiştir]

Ana madde: Osmanlı Donanması
Bir minyatürde Osmanlı kadırgası.

Osmanlı Devleti'nin denizcilikle ilgilenmeye başlaması İzmit ve Gemlik taraflarının, daha sonra da Karesi ilinin alınması ile başlamaktadır. Karesi Beyliği gemilerinden faydalanılarak, Rumeli'ye geçen Osmanlı, 1390 yılında Gelibolu'da önemli bir tersane yapmıştır.

Saruhan, Aydın ve Menteşe beylikleri gibi denizde kıyısı olan beylikler, Osmanlı Devleti'nin idaresine girince, onların tersanelerinden de istifade edilmişti.

Bu yıllarda Türk Denizciliği'nin ilk ismi Çaka Bey İzmir'de donanmasını kurmuş, daha sonra ise kızını Kılıçarslan ile evlendirmiştir.

Ayrıca daha sonralardan donanmamıza kadırga isimli gemiler girdi. Kadırga hem küreği hem de yelkeni olan gemidir.

Hava Kuvvetleri [değiştir]

Ana madde: Osmanlı Hava Kuvvetleri
Balkan Harbinde Türk Pilotları, 1912

Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa tarafından 1909'da temelleri atılan Osmanlı Hava Kuvvetleri, resmi olarak 1 Haziran 1911 tarihinde Fen Kıtaları Müstahkem Genel Müfettişliği 2. Şubesi bünyesinde Havacılık Komisyonu adıyla faaliyete geçirilmiştir. Havacılık Komisyonu'nun temellerini Fransa’dan satın alınan biri 25, biri de 50 beygirlik iki uçak oluşturmuştur.


 

Osmanlı topraklarındaki şu anki devletler [değiştir]

Ana madde: Eski Osmanlı topraklarında şu an bulunan devletler listesi

Osmanlı İmparatorluğu'nun sahip olduğu topraklar üzerinde şu an toplam 34 ülke vardır. Ayrıca Osmanlı 8 ülkeyi Hilafeten kendisine bağlamıştır
 

Germiyanoğulları Beyliği

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Git ve: kullan, ara
Germiyanoğulları Beyliği
3by2white.svg
 
1283 – 1428 Flag of the Ottoman Empire (1453-1844).svg
 
3by2white.svg
 
konumu.
Başkent Kütahya
Resmi dili Türkçe
Dini İslamiyet
Etnik Gruplar Türkler
Yönetim Monarşi
Tarih  
 - Kuruluş tarihi 1283
 - Yıkılış tarihi 1428


Germiyanoğulları Beyliği, Anadolu Selçuklu Devleti'nin çökmesi ve dağılmasıyla başlayan Anadolu Beylikleri döneminde İç Batı Anadolu’da Kütahya merkezli olarak kurulmuş bir Türkmen beyliğidir.Bu beylik Oğuzlar'ın Avşar boyundandır.Germiyan önceleri Türk boylarından birinin adıyken, Anadolu Selçuklu Devleti'nin son dönemlerinde, 1283 yılında kurulan Germiyanoğulları Beyliğine de ad oldu.

I. Murat döneminde bazı toprakları ( Tavşanlı ve Kütahya ) çeyiz olarak Osmanlılara verildi.Ankara Savaşı'ndan sonra yeniden kurulurken, II. Murat 1428 yılında son verdi. Böylece Germiyanoğulları beyliği, Osmanlılara katıldı.[1]

Kaynak [değiştir]

GERMIYANOGULLARI BEYLIGI

SIYASI TARIH

a- Mensei:

Germiyanogullari, Anadolu Selçuklulari'nin son döneminde Kütahya ve çevresinde hüküm sürmüs bir Türk beyligidir. Germiyan bir türk asiretinin adi olup, ilk defa XIII. yüzyilin baslarinda Selçuklu Devleti'nin hizmetinde Malatya'da faaliyet göstermislerdir. Germiyan asireti, Harizm hükümdari Celaleddin Harzemsah Mengüberti ile Anadolu taraflarina gelmis ve Selçuklular'in hizmetine girmislerdir. Malatya'da bulunduklari siralarda asiretin reisi Ali Siroglu Muzafferüddin idi. Selçuklu sultani II. Giyaseddin Keyhüsrev zamaninda (1236-1246) vuku bulan Baba Ishak tarafindan yönlendirilen Babailer isyaninin (1239) bastirilmasinda görevlendirilmisse de basaramayarak ilk defa maglup olmustur. Onun oglu Kerimüddin Ali Sir, Selçuklu sehzadeleri arasindaki taht mücadelesinde II. Izzeddin Keykavus taraftari oldugu için, IV. Kiliç Arslan zamaninda Vezir Pervane Muineddin Süleyman tarafindan diger muhaliflerle birlikte öldürülmüstür (1264).

b- Kütahya ve Civarina Yerlsmeleri:

Germiyanogulari'nin kesin olarak hangi tarihte Kütahya ve civarina yerlestikleri bilinmemektedir. Ancak Baba Ishak isyaninin bastirilmasindan sonra (1241), II. Giyaseddin Keyhüsrev tarafindan bölgeye yerlestirildikleri ileri sürülmektedir. Ayrica, Selçuklu Sehzadesi oldugu iddiasiyla Karamanoglu Mehmed Bey'in ortaya çikardigi Cimri (Giyaseddin Siyavus)'nin yakalanmasi hadisesinde (1277) rol aldiklarina göre bu tarihte Kütahya, Afyon ve Denizli taraflarinda yerlesmis olmalidirlar.

Baba Ishak isyani sirasinda Malatya'da olan Germiyanlilarin Cimri hadisesi esnasinda Bati Anadolu'da bulunmalari, muhtemelen Mogol istilasi sebebi ile bu bölgeye göç ettiklerine delâlet etmektedir.

c- Germiyanogullari Beyligi'nin Kurulusu:

Cimri olayi sirasinda (1277) Bati Anadolu'da bulunan ve Anadolu Selçuklulari'nin hizmetinde hareket eden Germiyanlilara bu hizmetleri karsiliginda Kütahya ve civari ikta, yani timar olarak verilmis olmalidir. Bu hadise sirasinda Sahipata ogullari emrinde oldugu görülen Germiyanlilar, bu tarihten itibaren güçlü bir beylik haline gelmeye basladilar. Nitekim Bati Anadolu'daki Aydin, Mentese, Saruhan, Denizli beyleri ilk zamanlarinda Germiyanogullari'na tâbi idiler.

Mogollar'in Anadolu'yu isgali ve Selçuklu Devleti üzerinde hakimiyet kurmalarindan sonra XIII. yüzyilin sonlari ile XIV. yüzyilin baslarinda uçlardaki beyler bagimsizliklarini almaya basladilar. Germiyanlilar da Selçuklu-Mogol idaresine karsi çikarak 1283'ten itibaren bir beylik olarak teskilatlanarak II. Mesud'a karsi mücadeleye giristiler. 1286-1291 yillari arasinda meydana elen bu olaylarda bazan Germiyanlilar, bazan da Selçuklu sultani II. Mesud galip geldiler. Bu tarihlerde Germiyan kuvvetlerinin basinda Hüsameddin I. Alisir bulunuyordu. XIII. asrin sonlarinda ise beyligin basinda Hüsameddin Bey'in kardesi Yakup Bey bulunuyordu ve bu sirada Germiyanlilar, Selçuklular'a tabi olarak iyi iliskiler içinde idiler.

I. Yakub Bey:

Germiyanogullari Beyligi'nin kurucusu Yakub bin Alisir olup, onun zamaninda en parlak devrini yasamistir. Yakub Bey, Anadolu Seyçuklu Devleti hizmetinde emir-i kebir sifatini tasiyacak derecede önemli vazifelerde bulunmustur. Yakub Bey bu dönemde nüfus sahasini Kirsehir'e kadar uzatti. III. Alaaddin Keykubad'in saltanattan çekilmesinden sonra Selçuklu tahtina ikinci defa geçen II. Giyaseddin Mesud'a tabi olmayan Yakub Bey, Ilhanli Devleti'nin hakimiytini taniyarak senelik vergi vermeye basladi. Bu dönemde Karamanoglu Beyligi'nden sonra Anadolu'da en önemli beylik Germiyan Beyligi idi. Yakub Bey yaklasik 1305'de kumandani Aydinoglu Mehmed Bey'i, Bati Anadolu'daki sinirlarini genisletmek maksadiyla görevlendirdi. Aydinoglu Mehmed Bey Birgi merkez olmak üzere Izmir ve civarinin fethine tesebbüs etmis ve daha sonralari bölgede kendi beyligini kurmustur. Yakub Bey zamaninda Bizanslilar'la karsilikli savaslar yapilmistir. Nitekim Yakub Bey 1305'de Menderes nehri kenarindaki Tripolis sehrini ve Angir (Kiliseköy)'i zaptetmis ve otuzbin kisilik bir kuvvetle Philadelphia (Alasehir)'yi kusatmistir. Ancak Bizans'in istegi üzerine yardima gelen Katalanlarin saldirisi karsisinda geri çekilmek zorunda kalmistir. Katalanlarin bölgeyi terketmesinden sonra Yakub Bey, yeniden Philadelphia (Alasehir) üzerine giderek vergiye bagladi (1314).

Ilhanli hükümdari Olcaytu'nun Anadolu'daki beylikleri itaat altina almak için gönderdigi (1314) Emir Çoban'in davetine gelerek itaatlerini bildiren beyler arasinda Germiyanli Alisirogullari ve Germiyanogullari'na tabi beyler de vardi. Daha sonra Emir Çoban oglu Demirtas, Anadolu'ya geldiginde (1325) Esref ve Hamidogullari Beyliklerini ortadan kaldirmis, digerlerini zaptetmek için Egridir'de hazirlik yaparken maiyyetindeki beylerden Eretna'yi da Karahisar-i sahip taraflarina göndermisti. Yakub Bey'in damadi olan Karahisar Bey'i kayinpederinin yanina Kütahya'ya siginmistir. Yakub Bey ile Eretna Bey arasinda bir savas çikmak üzere iken Demirtas'tan gelen emir üzerine Eretna Bey Sivas'a çekilmislerdir (1327). Yakub Bey'in 1340'larda vefat ettigi tahmin edilmektedir. el-Ömerî, Yakub Bey devrinde Germiyan Beyliginin talimli düzenli ordusu oldugunu kaydetmektedir.

Mehmet Bey (1340-1361)

Yakub Bey'den sonra Germiyanogullari Beyligi'nin basina oglu Mehmet Bey geçmistir. Mehmed Bey, mücadeleci ve savasçi anlamina gelen Çahsedan veya Çagsadan lakabiyla aniliyordu. O'nun zamaninda,daha önce Katalanlar tarafindan isgal edilen Küldi (Kula) kasabasi rumlardan, Angir (Simav) kasabasi Bizans Imparatorlugu'ndan geri alinmistir. Mehmed Bey hakkinda bilinenler çok azdir. Germiyanogullari Beyligi Yakub Bey'den sonra eski üstünlügünü kaybetmis, hatta Mehmed Bey devrinde Aydinogullari bagimsiz hale gelmislerdir. Mehmed Bey 1361'de vefat etmistir.

Süleyman Sah (1361-1387)

Sah Çelebi olarak da anilan Süleyman Sah, babasi Mehmed Bey'in vefati üzerine Germiyan hükümdari olmustur. O'nun hükümdarliginin ilk yillari olaysiz geçmistir. Karamanogullari Alaaddin Bey ile Hamidoglu Ilyas Bey arasindaki mücadelelerde Ilyas Bey'in tarafini tutmustur. Karamanoglu'nun saldirisina ugrayan Ilyas Bey kendisine sigininca ona yardim etmis ve topraklarini geri almasini saglamistir. Bu durum Süleyman Sah ile Karamanoglu Alaaddin Bey'in arasini açmistir.

Bu dönmde Germiyan beyliği iki önemli Anadolu beyliği arasında sıkışmıştır. Süleyman Sah, kuzeyde devamli topraklarini genisleten Osmanlilar'dan ve güneydoguda Karamanlilar'dan gelecek saldirilara karsi topraklarini koruyabilmek için bazi imkanlar aramistir. Bu maksatla kizi Devlet Hatun'u I. Murad'in oglu Yildirim Bayezid ile evlendirmis ve kizinin çeyizi olmak üzere Kütahya, Tavsanli, Simav ve Egrigöz dolaylarini Osmanlilar'a birakmistir. Böylece büyük fedakârliklarla dostluk iliskisi kurmaya çalisan Süleyman Sah, kendisi Kula'ya çekilmistir (1381). Yildirim Bayezid ise Kütahya valiligine getirilmistir.

Ayni dönemde Karamanoglu Alaaddin Bey de Osmanlilar'la akrabalik kurmak istemis ve I. Murad'in kizi Melek Hatun ile evlenmistir. Ancak bu evlilik Germiyanoglu Süleyman Sah'i tedirgin etmistir.

Süleyman Sah 1387'de Kula'da vefat etmis ve orada yaptirdigi Gürhane Medresesi'ne defnedilmis ve yerine oglu II. Yakub Bey Germiyan beyi olmustur.

II. Yakub Bey

Babasi Süleyman Sah zamaninda Usak ve Suhud bölgesinde vali bulunan Yakub Bey onun ölümü üzerine (1387) Germiyan beyi olmustur.

Osmanli padisahi I. Murad'in Kosova Savasi'na diger bazi beylikler gibi yardimci kuvvet gönderen II. Yakub Bey, I. Murad'in savas meydaninda sehit düsmesi üzerine Osmanli nüfusundan kurtulmak istedi. Karamanogullari basta olmak üzere bazi topraklari Osmanlilar tarafindan alinan Hamid, Saruhan ve Mentese beyliklerinin olusturdugu ittifaki destekledi. Ayrica bu durumdan istifade ederek babasi tarafindan kizkardesinin çeyizi olarak verilen yerlerden geri aldi ve Kütahya'yi ele geçirdi.

Bu durum karsisinda Yildirim Bayezid, Rumeli'de sulh ve sükunu sagladigi gibi Sirplarla da anlasma yapti. Daha sonra hemen Anadolu'ya geçen Bayezid, kisa zamanda kendi aleyhine gerçeklestirilen ittifaki dagitti. Saruhan, Aydin ve Mentese beyliklerini isgal ettikten sonra Kütahya'ya yöneldi. II. Yakub Bey bu durumdan endiseye düstügü için Yildirim Bayezid'i pekçok hediyelerle karsiladi. Ancak Osmanli Padisahi, kayinbiraderine güvenmedigi için yakalatmis, veziri Hisar Bey ile birlikte Rumeli'de Ipsala kalesine hapsetti.

Böylece bütün Germiyanogullari'na ait topraklar Osmanli ülkesine katilmis oldu (1390).

Yakub Bey 1399'a kadar Ipsala'da kaldi ve sonunda bir firsatini bularak kaçti ve deniz yoluyla Sam'a gitti. O sirada Sam'a gelmis olan Timur'a siginan Yakub Bey, maiyyetinde olanlarla birlikte Ankara Savasi'na katildi (1402). Yildirim Bayezid'in Timur'a maglub olmasiyla Osmanli Devleti'nin parçalanmasi üzerine diger beylikler gibi Germiyan Beyligi de yeniden teskil edildi ve idaresi II. Yakub Bey'e verildi. Böylece Yakub Bey oniki yillik bir aradan sonra yeniden beyliginin basina geçmis oldu. Timur, Ankara Savasi'ndan sonra Kütahya'ya gelmis ve bir ay kadar burada ikamet etmistir.

Yildirim Bayezid'in ölümünden sonra onun sehzadeleri arasinda ortaya çikan karisikliklar sirasinda önce Karamanoglu ile bir ittifaka giren Yakub Bey, daha sonra Çelebi Mehmed'in tarafina geçti (1410). Ancak bu duruma tepki gösteren Karamanoglu Mehmed Bey, Germiyan ili üzerine giderek Kütahya'yi zaptetti. Bu suretle Yakub Bey, ikinci defa ülkesini terketmek zorunda kaldi. Çelebi Mehmed'in Rumeli'de asayisi sagladiktan sonra Anadolu'ya geçmesi üzerine Bursa'ya kadar ilerlemis olan Karamanoglu derhal geri çekilmis, hatta Germiyan topraklarini da terketmistir. Osmanli padisahi Çelebi Mehmed Karamanoglu üzerine yürürken Yakub Bey de yardimci olmaya çalismis, zahire ve levazim tedarik ederek harekati kolaylastirmistir. Böylece Yakub Bey ikinci defa ülkesine sahip olmus ve Osmanli hakimiyetini tanimistir (1413).

II. Murad devrinde de Osmanlilar'la iyi geçinmeye çalisan Yakub Bey bir oglunun olmamasi ve yasinin ilerlemesi sebebiyle ülkesini Osmanli padisahina birakmayi düsündü. Bu maksatla yasi sekseni mütecaviz iken Bursa üzerinden Edirne'ye seyahat etti. II. Murad'la görüsmesi sirasinda hüsn-i kabul gördü ve merasimle karsilandi. Germiyan ilini II. Murad'a vasiyet ederek tekrar ülkesine döndü. Yakub Bey, Kütahya'ya dönüsünden bir sene sonra öldü (Ocak 1429) ve kendi imaretinin mescidindeki mihrabin arkasina defnedildi. Yakub Bey, aradaki fasilalarla birlikte 42 yil hükümdarlik yapti.

TESKILÂT VE KÜLTÜR

a- Sosyal ve Ekonomik Hayat

Germiyanogullari Beyligi'nin en güçlü oldugu I. Yakub Bey devrinde sosyal ve ekonomik hayatin da gelismis oldugu anlasilmaktadir. Sehabeddin Ömeri, Germiyan beyinin 700 sehir ve kalesi oldugunu, ordunun tam teçhizatli oldugu, kiymetli esya ve hayvanlara sahip bulundugunu bildirmektedir. Ticarete önem veren ve nakliyesinde Menderes nehrinden yararlanan Germiyanlilar bazi ihraç mallarini bu vasita ile Ayasulug ve Balat yoluyla denizden ihraç ederlerdi. Yine bu devirde Bizans, her yil Germiyan beyine 100.000 dinar ve pekçok kiymetli esyayi hediye olarak gönderiyordu.

Germiyanogullari devrinde "Germiyan kumaslari" olarak meshur dokumalar çok kiymetli idi. Anadolunun her tarafinda taninan ve Bursa pazarlarinda da bulunan Germiyan kumaslari Osmanli sarayina giden hediyelik esyalar arasinda da yer aliyordu. Yine Denizli'de dokunan ve ak kalemli denilen kumastan hil'at yapilirdi. Sariklik bezler de yine bu bölgede dokunuyordu ve I. Murad'in kullandigi sarik burada islenen tülbentten idi.

Germiyanogullari'ndan Osmanlilar'a intikal eden vakfiyelerden anlasildigina göre tesis edilen imaret ve zaviyelerde yolcu ve fakirlere en iyi sekilde hizmet ediliyordu.

O dönemde halk yerlesik ve konar-göçer olmak üzere iki kisimdi. Köy ve kasabalarda yasayanlar zirai ekonomiye sahip olduklari halde, sehirdekiler ticaret yapiyorlardi. Konar-göçerler ise hayvan besiciligi ile mesguldüler.

Germiyan hükümdari Süleyman Sah ve II. Yakub Bey adina bastirilmis gümüs sikkeler bulunmaktadir. Ayrica Yakub Bey, Timur'un himayesinde iken onun adina, Osmanli himayesinde iken II. Murad adina da para bastirmistir.

b- Ordu

Diger Anadolu Beylikleri'nde oldugu gibi Germiyanogullari'nda da askerî kuvvet timarli sipahi idi. Ayrica beylerin iktalarina göre silahli kuvvet beslemeleri gerekiyordu. Ordu kumandanina subasi deniliyordu. Germiyanogullari'na tabi beyliklerle birlikte 200.000 atli ve yayadan ibaretti. Beyligin kendi ordusu ise 40.000 idi. Germiyanogullari beyligi ordusunda kargi kullanan ve ok atan birlikler bulunmakta, savas haricinde ordu zaman zaman askerî manevralar yapmaktaydi. Ayrica Germiyanlilar sinirlarinin korunmasi maksadiyla ve savasa karsi tedbir olmak üzere mevziler kazdirip buralara topladiklari kuvvetlerle harp hazirliklari yapiyorlardi.

c- Ilmî ve Kültürel Faaliyetleri

Germiyanogullari devrinde Kütahya ilmî ve edebî faaliyetlerin merkezi idi. Burada, bugün Demirkapi Medresesi olarak bilinen Vacidiye Medresesi ve II. Yakub Bey Medresesi en önemli ilim müesseseleridir. Bir kadi olan Ishak Fakih'in insa ettirdigi medrese de bu devirde faaliyet göstermistir. Bu medreselerde nakli ilimlerin yaninda heyet ve astronomi de okutuluyordu.

Umur b. Sava'nin yaptirdigi Vacidiye Medresesi'ne adini veren Müderris Abdülvacid, uzun yillar hocalik yapmis ve bazi eserler kaleme almistir. Fikih dalinda Serhu'n-nikaye adli eseri telif eden (1403) Abdülvacid, astronomi konusunda Çagmini'nin Mülahhas adli kitabina serh yazmistir.

Germiyanogullari zamaninda yetisen ilim ve fikir adamlarinin varligi bize bu devirde beylik merkezinin ne derece canli bir kültür hayatina sahip olduguna delalet etmektedir. Germiyan beylerinin ilim ve fikir adamlarini korumalari ve onlara deger vermeleri bu ortamin glismesini saglamistir. Germiyan ilinin Osmanlilar'a geçmesiyle bu dönemde yetisen ilim ve fikir adamlari, edebiyatçi ve sairler de Osmanli idaresinde hayatlarini sürdürmüsler ve eserler vermeye devam etmislerdir.

Edebî sahada ise Seyhoglu Mustafa, Ahmedî, Seyhî, Ahmed-i Dâî gibi sairler yetisti.

Seyhoglu Mustafa, Süleyman Sah'in emriyle Farsça Merzübannâme ve Kabusnâme'yi Türkçe'ye tercüme etmistir. Yine Süleyman Sah'in istegi üzerine kaleme aldigi Hursidnâme adli mesneviyi onun ölümü üzerine Osmanli padisahi Yildirim Bayezid'e takdim etmistir. Siyasetnâme tarzindaki eseri Kenzü'l-Kübera ise Türkçe mensur bir eserdir.

Ahmedî'nin Iskendernâme'si de yine bu dönemde kaleme alinmistir. Ahmed-i Daî ise Yakub Bey'in emriyle rüya tabirine dair Tabirnâme adiyla Farsça'dan bir eser tercüme etmistir.

d- Imar Faaliyetleri

Germiyanogullari devrinde cami, medrese, çesme gibi çesitli mimarî eserler insa edilmistir. Ankara'da Kizilbey Camii (1299), Denizli'de Süleyman Sah'in yaptirdigi Ulu Cami (1368), Kütahya'da Kale-i Bala Camii (1377), Kursunlu Camii (1377), Balikli Camii, Analci Mescid, Vacidiye Medresesi, Usak'ta Kavsit Çesmesi, Kütahya'da Ishak Fakih'e ait çesme mimarî eserlerin en önemlileridir.

Kaynak: Osmanli tarihi

Hamitoğulları Tarihi (1301-1423) [değiştir]

Kurulma [değiştir]

Anadolu Selçuklu Devleti yıkılmaya yüz tutunca, Batı Anadolu'da bulunan Türkmen Beyleri, ayrı ayrı Beylikler kurma girişiminde bulundular. Sayıları (15)'i bulan bu beyliklerden biri de Hamitoğulları Beyliği idi. Isparta, Burdur, Konya İllerinin bazı yerleri, bu beyliğin sınırları içinde bulunuyordu. Beylik yak. 1301 (Hicri 700) de kuruldu. İlyas Bey'in babası; Dündar Bey'in dedesi olan Hamit Bey'in adı verildi.

Beylige adi verilen Hamit Bey; Selçuklulardandır. Anadolu'da geçimlerini hayvancılıkla sağlayan bazı Türkmen yürüklerini toplamış, onlara baş olmuştur. Eline geçirdiği yerlere "Hamiteli"; oralarda yaşayan halka da "Hamit Türkmenleri" denmiştir.

Baslangic yıllarinda, Başkent Uluborlu idi. Sonradan Eğirdir'e taşındı. Eğirdir bayındır hale getirildikten sonra, adı değiştirildi; "Felekâbât" oldu. Isparta'ya da "Hamit İli" denilmeye başlandı. Isparta, uzun süre bu adı taşıdı.

Gelişme [değiştir]

Gölhisar (Burdur'un ilçesi), Korkuteli (Antalya'nın ilçesi), Antalya; Hamitoğulları'nın egemenliğinin altına girince, sınırları da genişlemiş oldu.

Hamitoğulları Beyliğinin sınırları Burdur'dan taşıp, Antalya'ya vardıktan sonra, tarihi olaylar şöyle gelişti. Dündar Bey komşu ve çevrede bulunan öteki beyliklerle iyi ilişkiler içindeydi. Kendi gücüne, kuvvetine aşırı derecede güveni vardı. Kendine olan bu güveni de 15.000 yaya; 15.000de atlı askerinin oluşundan, Beyliğinin sınırları içinde 15 kalenin bulunuşundan idi.

Bahadır Han'ın en güçlü adamı İlhanlı Emir Çoban'a boyun eğmeyenlerin içinde Dündar Bey de vardı. Emir Çoban, İlhanlı imparatorluğunun en güçlü adamı haline geldikten sonra, oğullarını her ile vali yaptı. Oğlu Demirtaş'ı da Anadolu'ya gönderdi. Demirtaş (1317) 'de Anadolu'ya geldikten sonra, kendilerine boyun eğmeyenleri ortadan kaldırmak için, girişimde bulundu. Bunların başında Hamit Beyi Dündar Bey geliyordu. İzledi: yakalattı hemen yaşamına son verdi. Ama bu pek kolay olmadı. Yunus Bey'in oğlu Mahmut kendisine yardım etmemiş olsaydı, Dündar Bey'i yakalaması da öldürmesi de mümkün olmayacaktı. Dündar Beyin ortadan kaldırılmasında Mahmut'un pek büyük yardımını görmüştü. Bu yardımın bir karşılığı olarak da, Antalya ve çevresini Mahmut Beye verdi.

İkiye ayrılma [değiştir]

  1. Hamitoğulları Beyliği: (1280-1391) arası 108 yıl yaşadı. Başkent önce Uluborlu idi; sonra Eğirdir'e nakledildi.
  2. Hamitogullari Teke (Antalya) Beyliği (1300 - 1423) yılları arası (123) yıllık bir yaşamı oldu. Teke Beyliğine 80 yıl Antalya; 33 yıl da, Korkuteli Başkent oldu.

Ana Hamitoğulları Beyliği Gelişmeleri [değiştir]

Kısa bir süre sonra, öldürülen Dündar Bey'in oğlu Hızır, Beyliğe sahip çıktı. Babasının olan toprakları tekrar geri aldı. Mısırda bulunan kardeşi İshak'ta geldi; beyliğin başına geçti (1328). İshak Bey ölünce kardeşi Mehmet'in oğlu Mustafa, sonra da Hüsamettin İlyas Beyler Hükümdar oldular.

İlyas Bey, Karamanoğulları ile girdiği savaşı kaybedince, Germiyan oğlu Süleyman Beye sığındı. Onun desteği ile de kaybettiği toprakları geri aldı. Ölümünden sonra başa geçen oğlu Kâmelettin Hüseyin Bey'e, Karamanoğulları rahat, dirlik, düzenlik yüzü göstermediler. Saldırıp durdular. Bu saldırılardan bıkıp usanan Hüseyin Bey; Beyşehir, Seydişehir, Akşehir, Yalvaç, Şarkikaraağaç'ı Osmanlı Padişahı Murat Hüdavendigâr'a 80.000 altına sattı (1374). Kendisine de sadece Isparta ve Eğirdir kalmış oldu.

Antalya Teke Beyliğinde Gelişmeler [değiştir]

Hamitoğulları (Antalya) Teke Beyliği'nin başına Yunus Beyden sonra Mahmut Bey geçti. İlhanlıların güçlü adamı Emir Çoban'ın oğlu Demirtaş'la Mısır'a gitti; orada tutuklandı (1327); yönetimi kardeşi Hızır Bey aldı. Başkent Korkuteli'nde işleri düzene sokmaya çalıştı ise de hasta oluşu yüzünden yerini Dadı Bey'e bırakmak zorunda kaldı. Sonra, başa küçük Mehmet Bey geçti. Antalya, Kıbrıs Kralı Petro'nun işgaline uğramıştı (1365); on bir yıl sonra, almayı başardı. Yönetim Osman Bey'in elinde iken, Yıldırım Beyazit Antalya ve Teke yöresini egemenliği altına aldı oğlu İsa Çelebi'ye Sancak olarak verdi.

Ankara Savaşı Sonrası Yenilenme ve Beyliğin Sonu [değiştir]

1402 Ankara Savaşı'ndan sonra (1402)de Osman Bey Antalya ve Korkuteli'ni Timur'un egemenliğini tanıyarak geri aldı, yine Korkuteli'ni başkent yaptı. II. Murat Devrinde bir kargaşalıktan yararlanmak isteyen Hamitoğlu Osman Bey; Karamanoğlu II. Mehmet ile işbirliği yaparak, Antalya'yı geri alma girişiminde bulundu ise de (1403) başarılı olamadı; Antalya Beyi Hamza tarafından Korkuteli'nde baskına uğradı; orada öldürüldü.

Kısa bir süre de Antalya emiri Yunus Bey'in kölesi Zekeriya'nın yönetiminde kalan Hamitoğulları (Antalya) Teke Beyliği de, böylece sona ermiş oldu.

Hamitoğulları Beyleri Listesi [değiştir]

Hamitoğulları Beyleri:[1]

İsmi↓ Beylik dönemi↓ Beylik süresi↓
Hamitoğlu İlyas Bey 1280 -1300 20 yıl.
Felekettin Dündar Bey 1300 - 1324 24 yıl.
Necmettin İshak Bey 1328 - 1340 12 yıl.
Muzafferettin Mustafa Bey 1340 - 1355 15 yıl.
Hüsamettin İlyas Bey 1355 - 1370 15 yıl.
Kemâlettin Hüseyin Bey 1370 - 1391 21 yıl.


Hamitoğulları Teke (Antalya) Kolu Beyleri:

İsmi↓ Beylik dönemi↓ Beylik süresi↓
Yunus Bey 1300 - 1324 24 yıl.
Mahmut Bey 1324 - 1328 4 yıl.
Hızır Bey 1328 - 1335 7 yıl.
Sinanettin Bey 1335 - ?  ?
Dadı Bey 1360 - ?  ?
Mehmet Bey (Zincir kıran) 1360 - 1380 20 yıl.
Osman Bey 1380 - 1392 12 yıl.
Osman Bey (Timur sonrası) 1402 - 1423 21 yıl.

Hamitoğulları Beyliği'nin Yöresel Etkileri [değiştir]

Hamitoğulları devrinde yüz sekiz yıl gibi pek uzun bir süre Isparta, Burdur, Antalya, Konya illerinde bazı yerlerin yönetimini ellerinde bulunduran Hamitoğulları'nın bölgenin yer adları, sosyal, ekonomik, kültürel yaşamı, gelenek, görenek, töresi, bayındır hale gelmesi gibi alanlarda; özellikle Isparta, Uluborlu, Eğirdir ilçelerinin tarihleri içinde, pek büyük ve önemli bir yeri bulunmaktadır.

Isparta kenti ise Hamitoğulları sona erdikten sonra yuzyıllar boyunca bu beyliğin "Hamit" adını taşıdı. Hamitoğulları Beyliği sona erdikten sonra Isparta ve civarı Osmanlı Devleti içinde "Hamit Sancağı" oldu. Sancak o zamanlar eyaletle ilçe arasında yer alan bir yönetim bölümü idi. 1891'de (Hamit) adına (mâmur, en bayındır) anlamına gelen bir (abat) eklenerek (Hamitâbât) olarak değiştirildi. Bu tarihten sonra da Isparta kentin adı "Hamitâbât" olarak kaldı. Bir süre Konya' ya bağlandı. 1919 da Konya'dan ayrıldı. 1922 yılında Hamitâbât adı Isparta olarak değiştirildikten sonra, il yapıldı. Görüldüğü gibi kent, altı yüz yılı geçkin, pek uzun bir süre, Hamitoğulları beyliğin "Hamit" adını taşımış oldu.

Hamitoğulları'nın ilk başkenti Uluborlu idi. Sonra buradan taşındılar Eğirdir'i "Başkent" yaptılar. Simdiki Isparta ilinin bu iki ilçesi Hamitoğulları devrinde başkent olmakla önem kazandılar; büyüdüler, bayındır hale getirildiler. Hamitoğullarından Dündar Bey, Eğirdir'de para bile bastı.

Hamitoğulları'ndan Kalan Tarihi Eserler [değiştir]

Isparta, Uluborlu, Eğridir sehirleri basta olmak uzere Isparta yöresinde Hamitoğulları'ndan kalma, pek çok tarihî yapıt bulunmaktadır. Bu yapıtlardan bazıları şunlardır ;

  • Isparta "Hızır Bey Hamami" : 1327-1328 yılları arası, Hamitoğulları Beyliğinin başında bulunan Dündar Bey'in kardeşi Hızır Bey tarafından yaptırılmıştır.
  • Isparta "Hızır Bey Camii" : Bu cami de "Hızır Bey Hamamı" ile birlikte Hızır Bey tarafından yaptırılmıştır. 1888 yılında olan büyük Isparta depreminde yıkılmış, depremden sonra onarım görmüştür.
  • Uluborlu "Muhittin Çeşmesi" : 1300 - 1324 yılları arasında 24 yıl Hamitoğulları Beyliğinin başında bulunmuş olan Dündar Bey tarafından yaptırılmıştır.
  • Uluborlu "Türbesi" : Ahi Bahattin Camisi'nin bitişiğinde bulunan türbe Dündar Bey zamanında yaptırılmıştır.
  • Uluborlu "Efendi Sultan Camii": Dündar Bey zamanında yapılmıştır.
  • Uluborlu "Arapçık Çeşmesi" : Dündar Bey zamanında yapılmıştır.
  • Eğirdir "Dündar Bey Medresesi" : Selçuk'ular zamanında han olarak yaptırılmış, Hamitoğullarından Dündar Bey tarafından da genişletilerek, medreseye çevrilmiştir. Hamitoğullarından kalma büyük ve tarihi değeri olan yapılardan biridir.
  • Şarki Karaağaç "Tahta Minare" : Hamitoğulları tarafından yapılmıştır.
  • Afyonkarahisar ilinin Şuhut İlçesinde bulunan "Kubbeli Camii ve Minaresi": 1328 - 1335 yılları arası Hamitoğulları'nın Teke Beyi bulunan Hızır Bey tarafından yaptırılmıştır. Caminin üç kubbesi bulunmaktadır; minaresi de iki şerefelidir.
  • Burdur "Muzafferettin Medresesi": 1340-1355 yılları arasında 15 yıl Hamit Beyliğinin başında bulunan Muzarettin Mustafa Bey tarafından yaptırılmıştır.

Bunlara benzer Hamitoğulları Beyliği sınırları içinde bulunan Gölhisar, Antalya, Korkuteli, Akşehir, Beyşehir, Seydişehir'de de bazi yapıtları bulunmaktadır
 

Saruhanoğulları Beyliği

Vikipedi, özgür ansiklopedi
(Saruhanoğulları sayfasından yönlendirildi)
Git ve: kullan, ara
Saruhan Beyliği tarafından 1366'da inşa edilmiş Manisa Ulu Camii

Saruhanoğulları Beyliği (Saruhan Beyliği veya Saruhanlılar da denir), Anadolu Selçuklu Devleti'nin çökmesi ve dağılmasıyla başlayan Anadolu Beylikleri döneminde, 14. yüzyıl başlarında Batı Anadolu’da Manisa ve çevresinde, Gediz Nehri havzası ağırlıklı olarak kurulmuş bir Türk beyliğidir.

Saruhanoğulları, Avşar (Afşar) boyunun Saruhanlı kolundandır. Beyliğin kurucusu Saruhan Bey, 1313'de Manisa'yı ele geçirmiş ve beyliğin başkenti yapmıştır. Saruhan Bey'in 1346'ya kadar süren uzun beylik döneminde Saruhanlılar Aydınoğlu Beyliği ile ittifak halinde İzmir'in alınmasına destek olmuşlar, Aydınoğlu Umur Bey'in Bizans İmparatorluğu ile karmaşık ilişkiler zinciri çerçevesinde Trakya ve civarına düzenlediği seferlere katılmışlar, Ege Denizi'nde akınlar düzenlemişlerdir. Saruhan Bey'in büyük oğlu Süleyman Bey, Bizans İmparatoru VI. Yannis Kantakuzenos'un çağrısı ile Umur Bey ile katıldığı Trakya seferinde Dimetoka bölgesinde faal olan Bulgar şaki Momçilo'nun Haziran 1345'de bertaraf edilmesi ile sonuçlanan savaş sonrası hastalanarak ölmüştür. [1] Babası Saruhan Bey de ertesi yıl bu olayın üzüntüsünden vefat etmiştir.

Saruhan Bey'in hayatta kalan oğullarından İshak Bey ve torunu İlyas Bey daha ziyade imar faaliyetleri ile isimlerini duyurmuşlardır. Beylik ilk kez 1390'da Yıldırım Bayezid tarafından, kesin olarak da I. Mehmed tarafından 1410'da Beyliğin son Saruhan beyi Hızır Bey'den alınmasıyla Osmanlı Devleti topraklarına katılmıştır.

Manisa ve geniş anlamda çevresi Osmanlı'nın son dönemlerine kadar Saruhan Sancağı olarak anılmıştır. Manisa 1595'e kadarki Osmanlı döneminde ayrıca, (Amasya gibi) pek çok şehzadenin padişahlığa dönük olarak yetiştirildiği ve eğitimlerinin verildiği merkez olarak seçilmiştir

Aydınoğulları Beyliği

Vikipedi, özgür ansiklopedi
(Aydınoğulları sayfasından yönlendirildi)
Git ve: kullan, ara
Aydınoğulları Beyliği
3by2white.svg
 
1308 – 1426 Flag of the Ottoman Sultanate (1299-1453).svg
 
konumu.
Başkent Selçuk
Resmi dili Türkçe
Dini İslamiyet
Etnik Gruplar Türkler
Yönetim Monarşi
Bey
 - 1308–1334 Muharizalsîn Gazi Mehmed Bey
 - 1334-1348 Aydınoğlu Gazi Umur Bey
 - 1403-1426 İzmiroğlu Cüneyd Bey
Tarih  
 - Kuruluş tarihi 1308
 - Yıkılış tarihi 1426
-
Aydınoğlu İsa Bey tarafından 1375de Ayasoluk Selçuk'da inşa ettirilen İsa Bey Camii
Aydınoğullarına II. Murat 1426'da son vermiştir.

Aydınoğlu Beyliği veya Aydınoğulları Beyliği, Anadolu Selçuklu Devleti 'nin çökmesi ve dağılmasıyla başlayan Anadolu Beylikleri döneminde, 14. yüzyıl başlarında Güneybatı Anadolu’da Aydın ve çevresinde kurulmuş; döneminde hayli etkili olmuş bir Türk beyliğidir.

Kuruluş ve çöküş [değiştir]

1308'de Aydın ve çevresinde kuruldu. Devletin kurucusu Aydınoğlu Mehmed Bey, Germiyanoğulları'nın subaşısıydı (ordu komutanı). Mehmed Bey, önce Germiyanoğullarına bağlı kaldı. Sonra Bizans'tan Birgi'yi alıp başkent yapınca bağımsızlığını ilan etti. Ardından Ödemiş, Sultanhisar ve İzmir'i de topraklarına kattı. Ayasuluğ’da (bugünkü Selçuk) Aydınoğullarının ilk donanmasını kurdu.

Mehmed Bey’in 1334'te ölümü üzerine beyliğin başına oğlu Umur Bey geçti. Umur Bey Selçuk ve İzmir'de tersaneler kurdu; donanmasını güçlendirdi. Sakız, Bozcaada, Eğriboz, Mora ve Rumeli kıyılarına akınlar düzenledi. Umur Bey Alaşehir'i de topraklarına katınca, Venedik, Ceneviz, Rodos Şövalyeleri ve Kıbrıs Krallığı'nın donanmaları birleşerek harekete geçti. Birleşik Haçlı donanması 1344’te İzmir'i ele geçirdi ve Aydınoğulları bu savaşta donanmasını yitirdi.

Aydınoğulları, Umur Bey'in 1348'de ölmesinden sonra eski gücünü yitirdi. Denizden Venedik ve Rodos Şovalyeleri'ne, karadan da Osmanlılar'a karşı koyamadı. İsa Bey, 1390'da topraklarını Yıldırım Bayezid'e bırakarak Tire'de oturmayı kabul etti. 1402’deki Ankara Savaşı'nda Yıldırım Bayezid'i yenen Timur Aydınoğullarına eski topraklarını geri verdi. Beyliği eline geçiren Cüneyd Bey idaresinde Aydınoğulları biraz daha ayakta kaldı. Fakat Cüneyd Bey Osmanlı Devleti aleyhinde çeşitli gailelere katıldı. Özellikle Fetret Devrinde değişik şehzadelere destek sağladı ve Düzmece Mustafa isyanlarında önemli rol oynadı. En sonunda İzmir yakınlarındaki sığındığı kalede teslim olmak zorunda kaldı ve hem kendisi hem de ailesi öldürüldü. Böylece 1426'da Aydınoğulları Beyliği toprakları II. Murad tarafından kesin olarak Osmanlı Devletine katılarak ilhak edildi.

Beylerin listesi [değiştir]

Tarihler[1] İsim Notlar
1308-1334 Muharizalsîn Gazi Mehmed Bey Beyliğin kurucusu.
1334-1348 Aydınoğlu Gazi Umur Bey  
1348-1360 Hızır bin Mehmed  
1360-1390 İsa Bey Osmanlı Devleti'ne katıldı
1390-1402 Musa bin İsa Birlikte.
Umur II bin İsa  
1403-1426 İzmiroğlu Cüneyd Bey Kesin olarak Osmanlı Devleti'ne katıldı.

Beyliğin son ermesinden sonraki Aydınoğulları [değiştir]

Beylik hanedanının torunlarından Aydınoğlu Molla Yakup Bey 1597 yılında İzmir'in en büyük camii olan Hisar Camii'ni yaptırmistır. Bu da, Aydınoğlu ailesinin Osmanlı idaresinde de uzun süre ön planda kaldığına işaret etmektedir. Osmanlı idaresinden sonra da varlığını sürdürdüğü düşünülmektedir; ama tam olarak nerede oldukları

Tekeoğulları Beyliği

Vikipedi, özgür ansiklopedi
(Tekeoğulları sayfasından yönlendirildi)
Git ve: kullan, ara

Anadolu Selçuklu Devleti'nin yıkılmasında sonra Antalya ve çevresinde kurulan 2. Dönem Anadolu Beylikleri'ndendir.Antalya'nın adı Türkiye Cumhuriyeti'ne kadar Teke olarak kalmıştır.Kuzeyde bulunan Hamitoğulları'na komşudur.Yivli Minare Tekeoğulları döneminde yapılmıştır.Antalya Yarımadası'na hala Teke Yarımadası'da denilmektedir.

Feleküddin Dündar Bey, babası İlyas ve dedesi Hamid, Selçuklular döneminde bir uç beyidir. Dündar Bey'in kardeşi Yunus Bey Antalya ve Korkuteli merkezli, Hamidoğulları Beyliği güneyinde, komşu Tekeoğulları Beyliği'ni kurmuştur.

Tekeoğulları kökeni bilinmesede, Ebu'l Gazi, Teke ile birlikte Sarık ve Yomut oymaklarını "Dış Salur" (taşki Salür) adı altında tanımlamıştır. Onların 10. yüzyılda günümüz Türkmenistan'da Küren-Dağ ve Balkhan bölgesinde yaşadıklarından söz eder[1].

Beyler [değiştir]

2.Dönem Anadolu Beylikleri
Tarih[2] Ad Türkçe adı Oğlu  
1321- ? Yûnus Yunus İlyâs  
 ? -1327 Mahmûd Mahmud Yunus  
1327-1372 Sinân al-Dîn Khidr Sinânüddin Hızır Yunus  
1372- ?[3] Mubâriz al-Dîn Muhammad Mübârizüddin Mehmed Mahmud  
 ? -1391 `Uthmân Chelebi Osman Çelebi Mehmed İlk dönem.
1391-1402 Osmanlı İmparatorluğu'na ilhakı
1402-1423 `Uthmân Chelebi Osman Çelebi Mehmed İkinci dönem.
1423 Osmanlı İmparatorluğu'na tam ilhak

Dulkadiroğulları Beyliği

Vikipedi, özgür ansiklopedi
(Dulkadiroğulları sayfasından yönlendirildi)
Git ve: kullan, ara
Dulkadiroğulları Beyliği
Mameluke Flag.svg
 
1339 – 1515 Flag of the Ottoman Empire (1453-1844).svg
 
konumu.
Başkent Elbistan, Kahramanmaraş
Resmi dili Türkçe
Dini İslamiyet
Etnik Gruplar Türkler
Yönetim Monarşi
Bey
 - 1337–1353 Zeyneddin Karaca Bey
 - 1465-1467, 1472-1480 Şah Budak Bey
 - 1480-1515 Alaüddevle Bozkurt Bey
Tarih  
 - Kuruluş tarihi 1339
 - Yıkılış tarihi 1515


Dulkadiroğulları II. Dönem Anadolu Beylikleri'den biri. 1339-1521 yılları arasında Anadolu'nun güneyinde, Elbistan merkez olmak üzere kurulmuşlardır bir Türkmen beyliğidir.[1] Dulkadiroğulları Oğuzlar'ın Bozok kolundandır.[1] İlk reisi Zeyneddin Karaca Bey'dir.[1]Osmanlı İmparatorluğu ve Memlükler arasında mücadelelere neden olan beylik, Turnadağ Savaşı'yla (1515) yıkılarak Osmanlı İmparatorluğu'na bağlanmıştır.[2]

Dulkadiroğlu beyleri [değiştir]

Ana madde: Dulkadiroğlu beylerinin listesi
  1. Zeyneddin Karaca Bey (1337-1353)
  2. Garseddin Halil Bey (1353-1386)
  3. Şaban Süli Bey (Sevli Bey) 1386-1398)
  4. Sadaka Bey (1398-1399)
  5. Nasireddin Mehmed Bey (1399-1442)
  6. Dulkadiroğlu Süleyman Bey (1442-1454)
  7. Melik Arslan Bey (1454-1465)
  8. Şah Budak Bey (1465-1467)
  9. Şehsuvar Bey(1467-1472)
  10. Şah Budak Bey (İkinci kez) (1472-1480)
  11. Alaüddevle Bozkurt Bey (1480-1515)
  12. Dulkadiroğlu Ali Bey (1515-1522) (Osmanlı beylerbeyi olarak hüküm sürdü.)

Ramazanoğulları Beyliği

Vikipedi, özgür ansiklopedi
(Ramazanoğulları sayfasından yönlendirildi)
Git ve: kullan, ara

Ramazanoğulları Beyliği Misis ve Adana yöresinde kurulmuş bir Anadolu beyliğidir. 1352 yılında kurulan beylik 1608 yılında tam anlamıyla Osmanlı Devleti hakimiyetine girmiştir. Oğuzların Üçok koluna mensup Yüreğir boyuna mensuptur.

Kuruluşu [değiştir]

Moğolların istilası üzerine Anadolu'ya geçen Türkmenler (yörükler), burada Moğollarla mücadele eden Memlük Devleti'ne büyük yararlar sağlamışlardır. Zamanla bu Türkmenlerden Bozok koluna mensup olanlar Maraş ve Elbistan civarına yerleşip Dulkadir Beyliği'ni kurmuş, Üçok koluna mensup olanlar ise Adana, Misis ve Payas çevrelerinde yerleşmeye başlamıştır.

Çukurova'nin Memlûklular tarafindan fethedilmesinde Üçok Türkmenlerinin büyük yardımlarına istinaden Memlûklular, bu zaferde büyük payı olan Üçoklardan Yüregir boyunun reisi Ramazan Bey'e Adana çevresi ile Misis'in idaresini vermişlerdir. Bektaşi tarikatından gelen geleneklerin etkisi ile diğer tüm Anadolu beylikleriyle olduğu gibi Osmanlılarla da sıcak ilişkiler devam etmiştir.

Memlüklere tabi olarak uzun zaman hizmet ettikten sonra Yavuz Sultan Selim döneminde Çukurova'da Osmanlı hakimiyetinin kabul edilmesi üzerine Osmanlı ile iyi ilişkiler kurmuşlardır. Bu dönemde beyliğin başında bulunan Halil Bey'in bu tür davranışlarından ötürü Memlük Devleti tarafından azledilmiş, O da bunun üzerine Mısır seferine çıkan Yavuz Sultan Selim'in Kaşlıca (Misis) dolaylarındaki ordugahını ziyareti sırasında Osmanlı'ta tabiiyetini resmen arzetmiştir.En son Pir Mansur Bey tarafından yönetilen beylik daha sonra fiilen de sona ermiştir.

Yıkılışı [değiştir]

Anadolu beyliklerinin en uzun ömürlülerinden birisi olan Ramazanoğulları Beyliği, kurulusundan itibaren yarım asır kadar Memlûklular'a tabi olmus, 1510 yilindan sonra ise Osmanlılar'a tabi olarak yaklaşık bir yüzyıl kadar daha varlığını sürdürmüştür. I. Ahmet dönemine denk gelen 1609 yılından sonra Adana'nin Haleb'e; Sis ve Tarsus'un da Kıbrıs Beylerbeyiliği'ne bağlanmasıyla Ramazanoğulları Beyliği sona ermiştir. Günümüzde beyliği yönetenlerin uzak torunlarının çoğu Misis ve Yumurtalık civarında yaşamaktadırlar.

Kadı Burhaneddin Ahmed Devleti

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Git ve: kullan, ara

Kadı Burhaneddin Ahmed Devleti, Eretna Devleti'nin topraklarında, Oğuzların Salur boyundan olan Vezir Kadı Burhaneddin Ahmed'in kendi adıyla 1381 yılında kurduğu yeni bir devlet. Bu devletin merkezi Sivas'tır. Kadı Burhaneddin kısa zamanda Orta Anadolu'ya hâkim olmuş, ancak izlediği yaylıma politikası yüzünden Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Osmanlılarla ilişkileri bozulmuştur.Akkoyunlularla yaptığı mücadele sırasında Kadı Burhaneddin, Akkoyunlu Kara Yülük Osman Bey tarafında öldürülmüşdür. Yerine geçen oğlu Alâeddin Ali, Timur tehlikesi karşısında şehir halkının da isteğiyle 1398 yılında Sivas'ı Osmanlılara teslim etmiştir.Sivas Valiliğine, Yıldırım Bayezit'in oğlu Çelebi Mehmet getirilmişdir.


 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bugün 6 ziyaretçi (7 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol