tarihtekilerden  
 
  orta çag medeniyetleri 03.07.2024 15:57 (UTC)
   
 

Göktürk Kağanlığı

Vikipedi, özgür ansiklopedi
 
Git ve: kullan, ara
Old Turkic letter UK.svgOld Turkic letter R2.svgOld Turkic letter U.svgOld Turkic letter T2.svg / Old Turkic letter UK.svgOld Turkic letter R2.svgOld Turkic letter U.svgOld Turkic letter T2.svg Old Turkic letter K.svgOld Turkic letter U.svgOld Turkic letter UK.svg
Göktürk Kağanlığı
突厥
3by2white.svg
 
552 – 744 3by2white.svg
 
3by2white.svg
 
600 yılında batı ve doğu Göktürk Kağanlıkları.
Başkent Ötüken
Resmi dili
Göktürkçe
Soğdca
Dini Tengricilik
Yönetim Kağanlık
Kağan
 - M.S. 534 - 552 Bumin Kağan
 - M.S. 553 - 576 İstemi Yabgu
Parlamento Kurultay
Tarih  
 - Kuruluş tarihi 552
 - Yıkılış tarihi 744
Yüzölçüm
 - 557 6.000.000 km² (2.316.613 sq mi)

Göktürk Kağanlığı, Gök Türkler veya Kök Türkler[1] , Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarında Old Turkic letter UK.svgOld Turkic letter R2.svgOld Turkic letter U.svgOld Turkic letter T2.svg (Türük)[2][3] veya Old Turkic letter UK.svgOld Turkic letter R2.svgOld Turkic letter U.svgOld Turkic letter T2.svg Old Turkic letter K.svgOld Turkic letter U.svgOld Turkic letter UK.svg (Kök Türük[2][3] veya Ökük Türk[1]) Tonyukuk Yazıtında ise Old Turkic letter K.svgOld Turkic letter R2.svgOld Turkic letter U.svgOld Turkic letter T2.svg (Türkçe Türk[4][5] veya bazı yabacı kaynaklarda Türük[6]) şeklinde geçer (Çince: 突厥 Pinyin: Tūjué; Wade-Giles: T'u-chüeh, Guangyun: dʰuət-kĭwɐt), 552-744 yılları arasında Orta Asya ve Çin'de hükümdarlık sürdüren kağanlık.

Türk adı bugün kullandığımız şekli ile ilk kez Göktürkler dönemine ait Orhun Yazıtları'nda geçmektedir. "Türk" adıyla kurulmuş ilk ve Türk adını resmi devlet ismi şekliyle kullanan ilk Türk devletidir.[7][8] Devletin kurucusu ilk önderi Bumin Kağan'dır. Bumin Kağan'ın kardeşi İstemi Kağan ülkenin batı kanadını yönetirdi. Göktürkler komşuları olan Çin, Sasani (İran) ve Bizans İmparatorluğu ile askeri, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurdular.

Geçmiş [değiştir]

Göktürk Kağanlığı 552-745 yılları arasında varlığını sürdürdü. Çin'in Sien-pi kökenli Kuzey Chou, Kuzey Chi, Sui ve Tang hanedanları ile uzun süre savaşmıştı. Kardeş kavgaları, diğer Türk halklarıyla arasında yapılan savaşlar, iç savaşlar ve Çinliler ile olan uzun savaşlar devletin yıkılmasına neden oldu.

Yaradılış destanları [değiştir]

Kağanlık kurulmadan önce [değiştir]

Aşina ailesi,Chou Kitabı ve Kuzey Hanedanlar Tarihi 'ne göre, Hiung-nu'nun ayrı bir kolu[9][10] ve Sui Kitabı ve T'ung-tien e göre, Ping-liang'ın "Karışık yabancı" ( / 杂胡, Pinyin: záhú, Wade-Giles: tsa-hu)larındandır.[11][12] Sui Kitabı 'nın aktardığına göre, Sonraki Vey (Kuzey Vey) imparatoru T'ai-wu (T'o-pa Ch'ou, Fu-li, Büri)'nun Chü-ch'ü'yü yok ettiğinde (18 Ekim 439 tarihinde[13][14]), Aşina'nın 500 hanesi Cücenlerlere koşup Chin-shanlara (Altay dağları) yerleştiler.[11] Altay dağlarının kuzeyinde demir işleri yaparak Cücenlerin egemenliğinde yaşadılar.[11][15]. Çin tarihsel kaynakları Cücen kağanı Anagui'nin, kızıyla evlenmek isteyen Göktürk kağanı Bumin'e Senin gibi demirci bir kölem benim kızımı hangi cesaret ve cür'etle nasıl isteyebilir?[16] dediğini kaydetmiştir.Anagui'nin bu ifadesi üzerine kimi araştırmacılar Göktürkler'in Cücenlerin egemenliği altında çalışan "demirci köleler" (, Pinyin: duànnú, Wade-Giles: tuan-nu)[17][18][19][20] olduklarını iddia etmiştir. Bunun Cücen toplumuna has 'vassallık' sistemi olabileceğini iddia eden araştırmacılar da bulunur.[21] Ancak Denis Sinor'a göre, Anagui'nin bu ifadesi Türklerin demircilik sanatlarında uzmanlaşmış olduğunun bir kanıtıdır.[22][23]

İlk Göktürk Kağanlığı (552-588) [değiştir]


Göktürk Kağanlığı (552–581), 6. yüzyılın ortasında, Asya'nın doğusunda Çin devletinin, batısında Sasani-İran devletinin sınırladığı İç Asya bozkırlarında, doğuda Avarlar, batıda Eftalit/ Ak Hunlar ile yapılan mücadeleler sonucunda ortaya çıktı. İlk Kağanları doğu kanadını yöneten Bumin Kağan, batı kanadını yöneten kardeşi İstemi Yabgu'dur. Bu orhun yazıtlarında şöyle anlatılmaktadır:

"Üze kök tengri asra yagiz yir kilindukda ikin ara kisi ogli kilinmis. kisi oglinda üze ecüm apam Bumin Kagan İstemi Kagan olurmis. olurupan Türk budunung ilin törüsin tuta birmis, iti birmis Tört bulung kop yagi ermis.sü sülepen tört bulungdaki budunug kop almis.kop baz kilmis.basligig yükündürmis tizligig sökürmis. ilgerü kadirkan yiska tegi kirü temir kapigka tegi kondurmus."

"Üstte mavi gök, altta yağız yer kılındıkta, ikisi arasında insan oğlu kılınmış. İnsan oğlunun üzerine ecdadım Bumin Kağan, İstemi Kağan oturmuş.Oturarak Türk milletinin ilini töresini tutuvermiş, düzenleyi vermiş. Dört taraf hep düsman imis. ordu sevk ederek dört taraftaki milleti hep almis, hep tabi kilmis. basliya bas egdirmis,dizliye diz cöktürmüs.doguda kadirkan ormanina kadar, batida demir kapiya kadar kondurmus" (Kültigin yazıtı,Doğu yüzü)

şeklinde anlatılmaktadır.[24]

İli derleyen anlamında "İliğ Kağan" diye de adlandırılan Bumin Kağan (Aşina Tumen)'in ölümünden sonra, yerine oğlu İssik Kağan (Aşina Kolo, 552-553) geçtiyse de iktidarı fazla sürmedi. Bir yıl sonra Mukan Kağan (Aşina Yandou, ya da "İrkin", 553-572) Moğol soylu Kitanları yenerek hükümdarlık tahtına oturdu.

Kendisi için çok büyük bir Yuğ (matem) töreni düzenlendi,bu törene çeşitli devletlerden pek çok ileri gelen katıldı. Mukan Kagan zamanında devlet muazzam bir genişliğe ulaşmıştı.[25][26]

Mukan Kağan döneminde imparatorluk gittikçe yükselerek ihtişamlı ve heybetli bir hale geldi.Mukan Kağan Çin kaynaklarında heybetli ve kudretli görünüşü ve başarılı devlet adamlığı ile anlatılmaktadır.

Mukan'dan sonra tahta Taspar Kağan (572—581) geçti. Taspar Kağan, Budizmi kabul eden ve Çin'i baskı altında tutan yönleriyle sivrildi. Taspar'ın yerine İşbara Kağan (Aşina Şetu, 581—587) geçti.

  • 1. Göktürk Kağanlığının batı kanadı yönetimi: uzun ömürlü İstemi Yabgu, Tardu (Tardu zamanında bölünme)

Birinci Doğu Göktürk Kağanlığı (582-630) [değiştir]

Birinci Doğu Göktürk Kağanlığı, Baga Kağan (587—588), Tulan Kağan (588—599), Yami Kağan (599—609), Şipi Kağan (609—619), Çula Kağan (619—620), İllig Kağan (620—630) tarafından yönetildi.

Şipi Kağan (609-19) ve İllig Kağan (620-30) Sui ve Tang hanedanlarının en zayıf kaldığı dönemlerde Çin'e saldırdılar. 11 Eylül 615 tarihinde[27] Şipi Kağan'ın ordusu Sui imparatoru Yang'ı Yanmen'de kuşattı.[28]. 626 yılında İllig Kağan Hsüan-wu Kapısı Olayından istifade ederek Ch'ang-an'a doğru hızla ilerledi. 23 Eylül 626 tarihinde[29] İllig Kağan ve onun demir süvarileri Pien Köprüsü'nün kuzeyinde Vey Nehri'ne ulaştılar. 25 Eylül 626 tarihinde[30] köprünün ortasında beyaz atın kesilmesiyle T'ai-tsung ile İllig Kağan arasında ittifak gerçekleştirildi. Tang tazminatını ödedi ve daha da haraç vermeye söz verdi. Bunun karşılığı olarak İllig Kağan süvarilerin geri çekilmesine razı oldu (Vey Nehri Söleşmesi[31] veya Pian Köprüsü Sözleşmesi[32])[33].

Fakat, Ekim 627'den önce Moğol ovasında yaşanan sert iklimler, ağır kar yağışı fırtınası toprakları birkaç metre derinliğe kadar örttü. Göçebelerin hayvanların otlatmaları önlendi ve bu nedenle hayvanların büyük bir çoğunluğu öldü.[34] Yeni Tang Kitabı 'nın aktardığına göre, 628 yılında T'ai-tsung şöyle konuştu: Göktürk elinde yaz ortasında kırağı görüldü. Güneş beş gündür aynı yerden doğdu. Ay üç gündür aynı parlaklıktaydı. Bozkır kırmızı renkli hava (Kum fırtınası) ile dolduruldu.[35] Böylece Göktürk ile Tang arasındaki güç dengesi drastik bir şekilde değişti.[34]

27 Mart 630 tarihinde[36] meydana gelen Yinshan Muharebesi'nde[37] Li Ching komutasındaki Tang ordusu İllig Kağan komutasındaki Göktürkleri yendi.[38][39][40]. İllig Kağan İşbara Şad'ın yanına kaçtı. Fakat 2 Mayıs 630 tarihinde[41] Tang ordusu İşbara Şad'ın çadırına ilerledi. İllig Kağan esir alınıp Ch'ang-an'a gönderildi.[40] Böylece Doğu Göktürk Kağanlığı çöktü ve Tang'ın Chi-mi[42] sistemine girdi. T'ai Tsung, Vey Nehri'ndeki ayıbımı kapatmak için bana yeter. dedi.[39].

Tahakküm dönemi (630-681) [değiştir]

Çin İmparatoru T'ai-tsung kendisini Türklerin Gök Kağanı ilan ediyordu.[kaynak belirtilmeli] Hakanlığa bağlı Türk ve diğer boylar etrafa dağılmaya başladılar, bunlardan bir kısmı ise Çin'e sığındı.

19 Mayıs 639 tarihinde [43] Kür Şad 'ın esin kaynağı olan Chieh-she-shuai (Şipi Kağan'ın oğlu ve Tölis Kağan'ın kardeşi) yanına topladığı 40 eski astı ile T'ai-tsung'ın yaz sarayı olan Chiu-ch'eng Sarayına saldırdı.[44] Chieh-she-shuai'nin isyanından sonra Göktürklerin Sarı Irmak'ın güneyinde bulunmalarının iyi omadığını dile getirenler çoğaldı. T'ai-tsung da Göktürk siyasetini değiştirmeye karar verdi.[45] 13 Ağustos 639 tarihinde[46] T'ai-tsung, Li Simo (Aşina Simo)'yu Chilipi Kağan olarak atadı ve çeşitli eyaletlerde oturan Göktürk ve etnik azınlıkları Sarı Irmak'ın kuzeyine götürmesine ve orada surlar inşa ederek uzun süre sınır kalelerini muhafaza etmesine dair ferman çıkardı. Ancak Chilipi Kağan Seyantolardan korkarak kaleden çıkmak istemeyince T'ai-tsung, Tarım Bakanı Kuo Sipen'i Seyontolara yollayarak, Göktürklerle savaşmaması talimatını verdi.[44]

28 Şubat 641 tarihinde[47] Chilipi Kağan ilk defa nehri geçerek eskiden Dingxiang Kalesinin bulunmuş olduğu yerde çadırı kurdu. 30.000 hanelik halkı, 40.000 sağlam askeri ve 90.000 atı vardı.[48] Kağan, imparator T'ai-tsung'a

Bendeniz haddim olmadığı halde merhametiniz sayesinde kabilenin başı oldum. Kabul olunursa nesillerimiz boyunca devletin bir bekçi köpeği olarak kuzey kapıyı koruyarım. Eğer Seyantolar istila ederse ailemin Çin Seddinin içine girmesine izin veriniz.

dedi. T'ai-tsung kararnameyi çıkarıp buna izin verdi.[48]

679 yılında Shanyu Genel Valiliği'nin[49] Göktürk liderlerinden Ashide Wenfu ve Ashide Fengzhi, Ashina Nishufu'yu kağan yaparak Tang'a karşı isyan ettiler.[50] 680 yılında, Tang ordusu Ashina Nishufu ve onun ordusunu yendi. Ashina Nishufu kendi adamları tarafından öldürüldü.[50] Ashide Wenfu, Ashina Funian kağan yaparak yine Tang'a karşı isyan etti.[50] Ashide Wenfu ve Ashina Funian Tang ordusuna teslim oldu. 5 Aralık 681 tarihinde[51] Ashide Wenfu ve Ashina Funian da dahil olmak üzere 54 Göktürk Ch'ang-an'ın Doğu Pazarında halka açık bir alanda idam edildi.[50] 682 yılında Kutluk, Funian'ın adamlarının kalıntısı ile birlikte isyan etti ve Heisha Kalesini işgal etti.[52]

Batı Göktürk Kağanlığı [değiştir]

Doğuda bunlar olup biterken batıdaki sınırlarını Kırım'a kadar[kaynak belirtilmeli] genişleten İstemi Yabgu öldü. Yerine oğlu Tardu Kağan geçti. Tardu, 603 yılına kadar hükümdarlığını sürdürdü.

Doğuda Ta-po'nun ölümü üzerine tahta çıkan To-lo-pien (ya da sonraki adıyla Apa Kağan) toyda / kurultayda yapılan kengeş'te (müzakere) onaylanmadı. Yerine Ta-po'nun yeğeni Şa-po-lio / İşbara Kağan ilan edildi. Çin politikalarının da tesiriyle batı kağanı Tardu, To-lo-pien'i destekledi.[kaynak belirtilmeli] İşbara'nın Apa'nın annesini öldürtmesi[kaynak belirtilmeli] doğu ile batı arasındaki ilişkileri bir daha düzelmemek üzere bozdu;[kaynak belirtilmeli] iki budun artık birbirlerine düşman hale geldi.

Tardu'nun ölümünden sonra Batı Göktürkler, güçlerinin zayıfladığının bir göstergesi olan, yabguluk ve şadlık adları altında Aşena ailesine mensup kişilerce yönetildikten sonra 630 yılında Çin egemenliğine girdi. Bundan sonra On Oklar adını alarak Türgiş boyunun önderliğindeki boylar federasyonu şeklinde yüzyılın sonuna kadar Çin hakimiyetinde kaldılar.

Batı kağanlığının 658de yıkılmasıyla I Göktürk Kağanlığı yıkılmış oldu.[kaynak belirtilmeli]

İkinci Doğu Göktürk (Kutluk)Kağanlığı (682-745) [değiştir]

681 yılında Asena(ya da Aşina) ailesinden Kutluk Kağan, Çin'in kuzeyine yerleşmiş Türk boylarını yeniden toparlamayı başardı. Çin, Kitan ve Dokuz Oğuzlar (Uygurlar) ile yapılan savaşlar sonucunda Ötüken ormanında Göktürk Kağanlığı yeniden güçlendi. Kutluk, ili (devleti/ulusu) yeniden derlediği için İlteriş adını aldı.

692'de ölen İlteriş'in yerine kardeşi Kapgan kağan oldu. Devlet kurulduğundan beri kağanlık danışmanı olan Tonyukuk'un da bulunduğu Kitan'a Tatabilere, Basmillara, Çiklere, Azlara, Bayırkulara, Türgişlere/On Oklara (Batı Göktürk budunu, Kitabelerde sürekli Türgiş Kağanı Türküm, budunum idi ifadeleri bununla ilgilidir), Kırgız ve Dokuz Oğuzlara yapılan seferlerle II. Göktürk Kağanlığı'nın sınırları Okyanus'tan Mâveraünnehir'deki Temir Kapığ (Demirkapı)'ya kadar ulaştı. İpek Yolu'nun büyük bir kısmı denetim altına alınmış oldu.

Kapgan'ın, Bayırkuların kurduğu bir pusuda öldürülmesi üzerine Göktürk Kağanlığı'nın başına oğlu İnel (ya da Ünal) geçti. Ancak Kutluk'un oğlu Bilge'yi, İnel'in kağanlığını kabul etmedi. Boy begleri (beyleri) Bilge'yi kağan ilan etti. İnel kabul etmese bile öldürüldü.Yeni kağan başa geçince kardeşi Kül Tigin'e ordunun komutanlığını verirken, Tonyukuka vezirlik görevini verdi. Onun dönemi de amcası dönemindeki gibi devletin egemenliğindeki boyların başkaldırılarıyla geçti. Çin'in desteklediği Uygur-Karluk-Basmıl bağlaşmasının Ötüken'e yönelik sürekli saldırıları, İpek Yolu'nun kilit noktası olan Cungarya[kaynak belirtilmeli]'nın Çin'in denetimine geçmesi ve batıda On Ok budunu hakimiyetine alan Türgişler'in gün geçtikçe güçlenmesi neticesinde II. Göktürk Kağanlığı çöküşe sürüklendi. Bilge Kağan'ın, danışmanı Tonyukuk'u ve küçük kardeşi Kül Tigin'i kaybetmesinden sonra zehirlenerek [kaynak belirtilmeli] öldürülmesi üzerine yerine geçen Tengri Kağan çocuk yaştaydı. Onun kağanlığına karşı gelen Ozmış da ülkeyi toparlayacak güçte değildi. Uygurlar 745'te Ötüken'e girerek Göktürk Kağanlığına son verdiler.

Yönetim [değiştir]

Devleti "Kağan" unvanlı hükümdar yönetirdi. Kağan'da Bilgelik, Alplık ve Erdemlilik özellikleri aranırdı. İl denilen ülkeyi bilgili, kahraman, özü sözü doğru, erdemli devlet başkanı yönetirdi. Kağan'ın vazifeleri arasında savaş gücüyle devleti kurma ve düzene koyma, yeni alınan yerlere iskân, töre yani kanunları düzenlemek, halkı doyurup giydirmek vardı.[kaynak belirtilmeli] Ülke geniş bölge teşkilatı gereğince Doğu ve Batı olmak üzere ikili devlet sistemine göre idâre edilirdi.[kaynak belirtilmeli]

Kağan ve kağanın eşi Kağatun'nın[53] dışında toplam 28 unvan vardı.[54][55] Önceleri sayısı bir olan Yabgu’ya, toprağı genişledikçe ihtiyaç çoğalmıştır. Şehzadelere Tegin veya Tigin adı verilirdi. Tiginler, genel valilik, başkomutanlık gibi önemli memuriyetleri yaparlardı.

  • Tigin (特勒): prens
  • Şad (設): vali, askerî komutan
  • Yabgu (葉護): bakan
  • Kül çor (屈律啜)
  • Apa (阿波)
  • İlteber (俟利發)
  • Tudun (吐屯)
  • İrkin (俟斤)
  • Yanhongda (閻洪達, yánhóngdá)
  • İlteber (頡利發)
  • Tarkan (達幹)

Ordu [değiştir]

Göktürk ordusu, yükselme döneminde Asya’nın en güçlü askeri kuvvetiydi.[kaynak belirtilmeli] Ordunun üçte ikisi süvari, biri de piyadeydi.[kaynak belirtilmeli] Akınlarda ve savaşlarda süratli hareket etmek esastı.[kaynak belirtilmeli] Gece ve gündüz sıkı yürüyüşle yol alan ve atlarına nöbetle binen Türk süvarisi, hiç ümit edilmedik anda, hiçbir haber alma şansı bırakmadan düşman ordusuna saldırırdı.[kaynak belirtilmeli] Savaşta düşman asker miktarı yüzbinleri bulursa, Türk ordusu kırdırılmazdı.[kaynak belirtilmeli] Bozkır taktiği[kaynak belirtilmeli] ile ilk önce geri çekilinirdi. Merkez üssünden ayrılan düşman, vurkaç ve gerilla savaşı ile yıpratılıp, ani baskınla yok edilirdi.[kaynak belirtilmeli] Göktürklerin bayrak ve tuğlarının tepesinde altından yapılmış kurt başlı heykel bulunurdu. Tuğ ile davul da bağımsızlık sembolleriydi.

Orhun'dan geniş görünüş

Göktürklerin başkenti Ötüken’dir. Burası Orhun Irmağı ile Selenge Irmağı'nın Tarim kolu arasında, ormanlar içinde bitki örtüsü ve suyu bol bir şehirdi.[kaynak belirtilmeli] Ötüken’den başka Barshan, Çargelen-Çumgal, Çaldıvar, Atbaş, Şirdakbeg, Nanageldi, Fergana, Yassıkugart, Çikircik başlıca Göktürk şehirleridir.

Göktürklerde karar, seçim, insan ve hayvan sayımı için ziyafetli devlet meclisi mahiyetinde Kenğeş Meclisi toplanırlardı.

Dış ilişkileri [değiştir]

Kültür [değiştir]

İnanç ve kuruluş mitolojisi [değiştir]

Kül Tigin Anıtı
Yazıyı taşıyan en eski belge Kızıl şehrinde bulunuyor.

Göktürkler inanç ve düşünce yapılarına göre Göktanrı (Tanrı veya Tengri) tarafından devlet kurma görevinin kendilerine verildiğine inanır ve bu doğrultuda hareket ederlerdi. Bu yüzden kendilerini Göktürk olarak tanımlamışlardır.[kaynak belirtilmeli] Gök rengi, yani mavi kutsaldı.[kaynak belirtilmeli] Yine ibadetler göğe en yakın yerlerde, yükseklerde yapılırdı.[kaynak belirtilmeli] Bugün halen Anadolu'daki Türkmenler, belli kutlamalar için yüksek dağlara, tepelere çıkmaktadırlar.[kaynak belirtilmeli]

Göktürklerde hükümdar soyunun adı yazılı Çin kaynaklarına ve Türk sözlü geleneğine[kaynak belirtilmeli] göre Asen (Asena, Zena, Aşena, Aşina 阿史那) dir. Bu kaynaklarda Göktürk Kağanlığını kuran bu ailesi kendi tanımlamada dişi bir kurdun soyundan geldiği anlatılmaktadır.

Tuğ [değiştir]

Doğu Göktürk kağanlarından Şipi Kağan[56] (609~619), Suy Hanedanın son ve Tang Hanedanı’nın ilk yıllarından Çin’in iç siyasetine müdahale etmiştir. 617 yılında Çin otoritesine karşı isyan eden Çinli general Liang Shidu'ya[57] kendi askerlerini komuta ettirmiş[kaynak belirtilmeli] ve Tadu Bilge Kağan[58] unvanı ve kurt başlı tuğu[59] armağan vermiştir.[60] Aynı şekilde Liu Wuzhou'ya[61] Dayan Kağan (定楊可汗) unvanı ve kurt başlı tuğu vermiştir.[62]

Sanat Ve Edebiyat [değiştir]

Orta Asya'da yapılan araştırma ve kazılarda Göktürkçe yazılı eserler bulunmuştur. Para, taş ve ağaç üzerine yazılan metinlerden, para ve taşlar üzerine yazılanlar günümüze kadar gelmiştir.[kaynak belirtilmeli]

İlk Türk abidelerinde yazılara altıncı yüzyılda rastlanmıştır. Bunlar kısa metinlerdir. Elde kalan Bengü Anıtları, Orhun Yazıtları veya 'Türük Bengü Taşları' da denen üç büyük yazıttır. Taşların üzeri oyulmak suretiyle yazılmıştır. Bu yazıtlar; Göktürk Kağan'ı Bilge Kağan, Kül Tigin ve Vezir Bilge Tonyukuk adlarına yazılıp, dikilmiştir. Yazıtlar kireç taşına yontularak yazıldığından zaman ve açık havanın tahribatına maruz kalıp, bozulmuştur. Bu yüzden bazı satırları ve birçok kelimeleri okunamaz durumdadır. Kül Tigin kitabesi, içlerinde en az tahribata uğrayanıdır.[kaynak belirtilmeli]

Göktürklerin soyağacı [değiştir]

 
 
 
 
 
 
 
 
Göktürk Kağanlığı (Aşina)
Doğu Kanadı (Bumin Kağan)
Batı kanadı (İstemi Yabgu)
(552 - 582)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Batı Göktürk
(Tarduş Kağan)
(582 - 657/739)
 
 
 
 
 
 
 
Doğu Göktürk
(İşbara Kağan)
(582 - 630)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İkinci Doğu Göktürk
İlteriş Kağan (Kutluk)
(682 - 745)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Doğu Göktürk Kağanlığı

Vikipedi, özgür ansiklopedi
 
Git ve: kullan, ara
Doğu Göktürk Kağanlığı
3by2white.svg
 
583 – 630 3by2white.svg
 
600 yılında batı (pembe) ve doğu (mavi) Göktürk Kağanlıkları.
Başkent Ötüken
Resmi dili Göktürkçe
Yönetim Monarşi
Tarih  
 - Kuruluş tarihi 583
 - Yıkılış tarihi 630

Doğu Göktürk Kağanlığı, (Çince: 東突厥汗國) 582-630 yılları arası varlığını sürdüren tarihi Türk devleti. 582 yılında bölünen Göktürk Kağanlığı'nın doğu kısmıdır.

Konu başlıkları

[gizle]

Tarihi [değiştir]

Göktürklerin bölünmesi ve Doğu Göktürkler [değiştir]

576 yılında İstemi Yabgu ölünce yerine oğlu Tardu geçerek yabgu olmuş ve babası gibi devletin batısını yönetmeye başlamıştır. Devletin batısını yöneten Tardu, doğu kısmın yönetimini de ele alıp Göktürk Kağanlığı'nın başına geçmek isteyince Tapo Kağan ile arası açılmıştır. Tapo Kağan 581 yılında ölünce yerine yeğeni İşbara Kağan geçmiştir. Böylece Tardu ile İşbara Kağan arasında tüm devletin başının kim olduğuna yönelik iç çatışma çıkmıştır. Geleneklere göre doğu tarafının baş kağan olması gerekmektedir. Bu karışıklıktan yararlanmak isteyen Çin, Göktürk Kağanlığı'ndaki mevcut anlaşmazlığı daha da körüklemiştir. Çin İmparatoru, batının yabgusu Tardu'ya elçi, hediyeler ve kurt figürü bulunan bir sancak göndererek Tardu'nun hükümdarlığını tanıdığını belirtmiştir. Çin'in kışkırtmaları sonucu Tardu, İşbara'nın kağanlığını tanımadığını bildirmiştir. Çıkan çatışmalar sonucu Göktürk Kağanlığı ikiye ayrılmış, Tardu batının yönetimini tamamen ele almıştır. Bu olaydan sonra İşbara Kağan'ın elinde sadece doğu bölge yönetimi kalmıştır.[1]

İşbara Dönemi [değiştir]

Göktürk Kağanlığı'nın ikiye ayrılmasından sonra, Doğu Göktürk devleti gücünü kaybetmeye başlamışdır. İşbara Kağan'ın Çine düzenlediği seferler başarısızlıkla sonuçlanmışdır. Çin ipek ticaretini engelleyip Göktürklerin onbin kadar tüccarını sınırdışı etmiştir. Bu durum Doğu Göktürkler arasında açlık ve yoksulluğun doğmasına yol açmıştır. Doğu Göktürklere bağlı birçok Türk boyu kıtlık sebebiyle Batı Göktürklere sığınmıştır. Kendine bağlı boyların Batı Göktürk Kağanlığı'na sığınması İşbara Kağan'ı zor durumda bırakmıştır. 585 yılında giderek artan iç isyanlar ve dış baskılar sonucu İşbara Kağan Çin hâkimiyetini kabul etmiş ve Çin'den yardım istemiştir.[1]

Doğu Göktürk Kağanlığı'nı hâkimiyeti altına alan Çin'in asıl amacı, Türkler de dahil tüm Orta Asya halklarını Çinlileştirerek, Çin için tehdit olmaktan çıkarmaktır. Bu nedenle Çin, Doğu Göktürkleri Çince konuşmaya, Çinliler gibi giyinmeye ve Çin adetlerini kabul etmeye zorlamıştır. Bunun üzerine İşbara Kağan bu konu hakkında 585 yılında Çin İmparatoru'na mektup yazmıştır. İşbara Kağan Çin imparatoruna yazdığı mektupta şöyle demiştir;

"Size bağlı kalacak, haraç verecek kıymetli atlar hediye edeceğim. Fakat dilimizi değiştiremem. Halkıma Çin giysileri giydiremem. Adetlerinizi, kanunlarınızı alamam. İmkân yoktur. Çünkü bu yönlerden bütün milletim, hassasiyetle çarpan tek bir kalptir.[1]
 

Çin esaretine daha fazla dayanamayan İşbara Kağan 587 yılında ölmüşdür. İşbara Kağan'dan sonra başa geçen Yehu ve Tülan zamanlarında Çin baskısı artmıştır. Daha sonra başa Kimin Kağan geçmiştir. Kimin Kağan'dan sonra başa Şipi Kağan geçmiştir.[1]


 

Şi-Pi Kağan Dönemi ve tekrar güçlenme [değiştir]

Şi-pi Kağan döneminde Doğu Göktürkler, kısa bir süre için eski güçlerine kavuşmuşturlar. Şi-Pi Kağan, ülkesindeki karışıklıkları önlemiştir. Batıda Tibet'e, doğuda Amur Irmağı'na kadar uzanan topraklar üzerinde egemenlik kurmuştur. Çin'e (Suy Hanedanı) her yıl verilmekte olan haraç kesilince Çin ile savaş yapılmıştır. Doğu Göktürk Kağanlığı bu savaşı kazanmıştır. Çin imparatoru, Doğu Göktürklere yıllık vergi vermek şartıyla canını kurtarabilmiştir. Göktürklere eski gücünü yaşatan Şi-Pi Kağan 619 yılında ölmüştür.

Şi-Pi Kağan'dan sonra başa geçen Çu-Lo Kağan, Çin'e yönelik akınlara devam etmiştir. Ancak bir süre sonra Çu-Lo Kağan, Çinli eşi Yicheng tarafından zehirlenerek öldürülmüştür. Çu-Lo Kağan'dan sonra yerine kardeşi Kie-Li (Hieli) geçmiştir.[1]

Doğu Göktürk Kağanlığı'nın Yıkılışı [değiştir]

Kie-Li Kağan zamanında, Çin'e akınlar devam etmiştir. Kie-Li Kağan'ın Çin üzerine çıktığı son seferinde esir düşmesi sonucu Doğu Göktürk Kağanlığı Çin'in egemenliği altına girmiştir.[1]

Doğu Göktürk Kağanları [değiştir]

Göktürklerin soyağacı [değiştir]

 
 
 
 
 
 
 
 
Göktürk Kağanlığı (Aşina)
Doğu Kanadı (Bumin Kağan)
Batı kanadı (İstemi Yabgu)
(552 - 582)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Batı Göktürk
(Tarduş Kağan)
(582 - 657/739)
 
 
 
 
 
 
 
Doğu Göktürk
(İşbara Kağan)
(582 - 630)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İkinci Doğu Göktürk
İlteriş Kağan (Kutluk)
(682 - 745)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Hazar Kağanlığı
(tartışmalı)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Beş Hanedan
Şatuo (Göktürk)
(907 - 960)
 
 
 


 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Hazar Kağanlığı
(tartışmalı)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Beş Hanedan
Şatuo (Göktürk)
(907 - 960)
 
 

Batı Göktürk Kağanlığı

Vikipedi, özgür ansiklopedi
 
Git ve: kullan, ara
Batı Göktürk Kağanlığı
西突厥汗國
3by2white.svg
 
583 – 659 3by2white.svg
 
600 yılında batı (pembe) ve doğu (mavi) Göktürk Kağanlıkları.
Başkent Suyab[1]
Resmi dili Göktürkçe
Yönetim Monarşi
Tarih  
 - Kuruluş tarihi 583
 - Yıkılış tarihi 659

Batı Göktürk Kağanlığı, (Çince: 西突厥汗國) Göktürk Kağanlığı'nın 582 yılında ikiye ayrılmasıyla bu ülkenin batısında[2] Tardu tarafından kurulan[3] tarihi Türk devletidir. 582-659 yılları arası varlığını sürdürmüştür.[4]

Konu başlıkları

[gizle]

Tarihi [değiştir]

Kağanlığın bölünmesi ve kuruluş [değiştir]

Göktürk Kağanlığı 552 yılında kurulduğunda Bumin Kağan, devletin batısının idaresini kardeşi İstemi'ye vermiştir. İstemi, ölümüne kadar devletin batı kanadını yabgu ünvanı ile yönetmiştir.[5] 576 yılında ölümünden sonra batı kanadının başına oğlu Tardu[DN 1] geçmiştir.[6] Tardu da önce kağanlığın merkezine bağlı kalmıştır.[5] Ardından doğu kısmın yönetimini de ele alıp Göktürk Kağanlığı'nın başına geçmek isteyince Tapo Kağan ile arası açılmıştır.[7] Doğunun hükümdarı Tapo Kağan 581 yılında ölürken oğlunun hakan olmasını istemiştir. Fakat Devlet Meclisi bunu kabul etmeyerek K'o-lo'nun oğlu İşbara'yı hakanlığa getirmiştir.[8] Siyasi ihtiras peşindeki Tardu da İşbara ile devletin tamamına hakim olma mücadelesine girmiştir.[9]

Geleneklere göre doğu tarafının baş kağan olması gerekmektedir. Bu karışıklıktan yararlanmak isteyen Çin, Göktürk Kağanlığı'ndaki mevcut anlaşmazlığı daha da körüklemiştir. Çin İmparatoru batının yabgusu Tardu'ya elçi, hediyeler ve kurt figürü bulunan bir sancak göndererek Tardu'nun hükümdarlığını tanıdığını belirtmiştir. Çin'in kışkırtmaları sonucu Tardu, İşbara'nın kağanlığını tanımadığını bildirmiştir. Çıkan çatışmalar sonucu Göktürk Kağanlığı ikiye ayrılmış, Tardu batının yönetimini tamamen ele almıştır.[10]

Tardu Dönemi [değiştir]

İşbara Kağan ile arasında çıkan çatışmalardan sonra bağımsız hareket etmeye başlayan Tardu'nun amacı doğu Göktürk hakanını ortadan kaldırarak ülkenin doğusunda yaşayan Türk boylarını da bünyesine almaktır. Batı sınırında başarılar kazanan Tardu (geleneksel: 達頭可汗, basit: 达头可汗, pinyin: dátóu kěhán; adı: 阿史那玷厥 āshǐnà diànjué), ülkesini Tibet'in batısından; Kırım'a kadar genişletmiştir. Tardu, Doğu Roma İmparatorluğu ile yaptığı savaşlardan dolayı zayıf düşen Sasani İmparatorluğu üzerine baskı kurmuştur.600 yılında Çine sefere çıkmıştır. Ancak Çinlilerin Türk askerlerinin su içtiği kaynaklarını zehirlemeleri nedeniyle Tardu'nun ordusu büyük kayıplar vermiştir. Çin seferinin kötü sonuçlanmasıyla Töleste yaşayan Türk boyları devlete isyan etmiş ve 603 yılında Tardu öldürülmüşdür.[10]

Tardu'nun ölümünden sonra yerine Çu-Lo (Ho-sa-na) geçmiştir. Çu-Lo Kağan, Çin (Suy Hanedanı) ile işbirliği yapmış ve Çin'de yaşamaya başlamıştır. Doğu Göktürk Kağanı Şi-Pi Kağan Çinlilerden Çu-Lo Kağan'ı teslim alarak öldürmüştür. Çu-Lo Kağan'ın öldürülmesi üzerine Batı Göktürklerin başına Şi-koei (Şeku) geçmiştir. Şi-koei Kağan zamanında durum düzelmiştir. Çu-Lo Kağan ve Şi-koei Kağan zamanında Çin ile iyi geçinilmeye çalışılmıştır.[11]


 

Tong Yabgu Dönemi ve tekrar güçlenme [değiştir]

618 yılında Tardu'nun küçük torunu Tong Yabgu (T'ung Yabgu, Tong Yabğu Kağan, geleneksel: 統葉護可汗, pinyin Tǒngyèhù Kěhán) ülkenin başına geçmiştir. Onun adı eski Türkçe'de genellikle "Kaplan Yabgu" anlamındadır.[12] Xuanzang (Çince: 玄奘; pinyin: Xuán Zàng; Wade-Giles: Hsüan-tsang) Erken Tang döneminden tanınmış bir Çinli Budist rahip, bilgin, gezgin ve çevirmen ilk defa 629 yılında Suyab gezmiştir.[13][14] Akademisyenler Xuanzang tarafından tanımlanan Kağan'nın Tong Yabgu olduğuna inanırlar.[15]

Tong Yabgu döneminde Çinde meydana gelen karışıklar sebebiyle Batı Göktürkler yeniden bağımsız hareket etmeyi başarmışlar ve yeniden güçlenmiştirler. Bu dönemde yeni bir ordu ve düzen kurulmuştur. Töles boylarının ayaklanmaları bastırılmıştır. 619 yılında Sasani İmparatorluğu ile yapılan savaşta Batı Göktürk Kağanlığı yenilgiye uğramıştır.[16][17] Bu sırada Karluk ve On-ok boylarının isyanı Batı Göktürk Kağanlığı'nın çöküşüne ortam hazırlamıştır.

Tong Yabgu amcası Sebu (Si-bi veya Sebi) ile yaptığı mücadele sonucu 628 yılında ölmüştür. Tong Yabgu'nun ölümünden sonra Batı Göktürk Kağanlığı ikiye bölünmüştür. Nuse-pi Boyu devletin batı bölümünü, Tulu Boyu da devletin doğu bölümünü yönetmiştir.[18] Tong Yabgu'dan sonra yerine Se-Yabgu Kağan ve Bağatur Sepi Kağan geçmiştir ve Bağatur Sepi Kağan sadece 1 yıl tahtta kalmıştır. Töleslerin ayaklanması Batı Göktürklerin Çin'e bağlanmasında etkili olmuştur. Batı Göktürk kağanı Uluğ İşbara (Ho-Lu), Türgişler ve Karlukların yardımıyla Çin ile mücadele etsede yenilmiştir.[10] 658-659 yıllarında Çinli general Su Dingfang kağanlığa son vermiştir.[19] Batı Göktürkler 660 yılından 681 yılına kadar Çin baskısı altında yaşamıştır.[10] Batı Göktürk Kağanlığı yaz başkenti Talas vadisindeki Navekat ve ana başkenti Suyab Çu Nehri vadisinde Bişkek'in doğusunda Kırgızistan'dadır.

Batı Göktürk Kağanları [değiştir]

Çin yönetimi altında:

Kaynakça:[20]

Göktürklerin soyağacı [değiştir]

 
 
 
 
 
 
 
 
Göktürk Kağanlığı (Aşina)
Doğu Kanadı (Bumin Kağan)
Batı kanadı (İstemi Yabgu)
(552 - 582)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Batı Göktürk
(Tarduş Kağan)
(582 - 657/739)
 
 
 
 
 
 
 
Doğu Göktürk
(İşbara Kağan)
(582 - 630)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İkinci Doğu Göktürk
İlteriş Kağan (Kutluk)
(682 - 745)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Hazar Kağanlığı
(tartışmalı)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Beş Hanedan
Şatuo (Göktürk)
(907 - 960)
 
 
 


 

Toharistan Yabguluğu

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Git ve: kullan, ara
Toharistan Yabguluğu
3by2white.svg
 
658 – 759  
Başkent Varvaliz (Kunduz)
Yönetim Monarşi
Tarih  
 - Kuruluş tarihi 658
 - Yıkılış tarihi 759

Toharistan Yabguluğu (Çince: 吐火羅葉護政權 veya 吐火罗叶护政权; Pinyin: Tǔhuǒluó Yèhù Zhèngquán[1][2]), Belh ile Badahşan arasında yer alan Toharistan'da Batı Göktürk yabguları tarafından yönetilmiş Türk hükümdarlığı.

Konu başlıkları

[gizle]

Tarihçe [değiştir]

Kuruluş dönemi [değiştir]

Toharistan bölgesi -Baktriya adıyla da tesmiye olunur[3]- tarihin akışı içerisinde değişik boyların ilgisini çekmeyi başarmıştır. Ceyhun Irmağı'yla sulanan geniş otlaklara sahip olması bölgeyi geçimleri sürülere bağlı olan kabilelerin gözünde cazip kılan özelliklerden biridir. Öte yandan Himalaya Dağları'nın batı uzantısı olan tepeler ile Hindukuş Dağları bölgeyi çevreleyerek güvenli hâle getirmektedir. Ayrıca bölgenin bu özelliği sayesinde burada kurulan devletler varlıklarını uzun süre koruyabilmişlerdir.[4]

6. yüzyılın ortalarına gelindiğinde Toharistan ve Soğdiana'da bölgenin coğrafi şartlarından yararlanan Ak Hunlar (Eftalitler) hüküm sürmektedir. Göktürk Kağanlığı'nın batı kanadının hükümdarı İstemi Yabgu'nun 554-555 yıllarında savaş ilan etmesinin ardından 557'de Sasani Hükümdarı I. Hüsrev ile ittifak yapması sonucu Ak Hunlar mağlup düşmüş ve dağılma sürecine girmiştirler.[5] Bilahare Toharistan'da otorite boşluğu ortaya çıkmıştır. Otoriteyi ele geçirmek isteyen Göktürk Kağanlığı, Çin kaynağı Soei chou'nun aktardığına göre bu durumdan faydalanmak için bölgeye T'ong chad Tse-k'i adlı bir şahsı göndermiştir.[6] Göktürkler gün geçtikçe Toharistan'da etkisini arttırmıştır. Ak Hunlarlar ise devletleri yıkıldıktan sonra Toharistan'da yaşamaya devam etmişlerdir. Siyasi açıdan aktif olmasalar da oluşturdukları küçük müstakil krallıklar vardır.[7]

616-617 yıllarında Ermeni asıllı Sasani komutan Smbat Bagratuni, Toharistan'da oturmakta olan Akhunlara karşı iki sefer düzenlemiştir. Bunun üzerine Akhunlar, Göktürk Kağanlığı'nın 6. yüzyılın sonlarında bölünmesi sonucu devletin batı kısmında kurulan Batı Göktürk Kağanlığı'ndan yardım istemiştir. Batı Göktürk Hükümdarı Tong Yabgu Kağan, bu isteğe cevap vermiş; fakat kağanlığın ordusu bilinmeyen nedenlerden ötürü geri dönmüştür. 625 yılında Tong Yabgu, bir sefer düzenleyerek İndus Nehri'ni geçmiş ve Toharistan'ın tamamını ele geçirmiştir. Bu olaylar yaşanırken oğlu Tardu Şad, bölgenin yönetimine atanarak yabguluğun ilk hükümdarı olmuştur.[8] Bazı kaynaklar iki taraf arasında çatışmaların devam ettiği 618 senesini Tardu'nun tahta geçiş tarihi olarak vermektedir.[9] Bu dönemdeki olaylara da kayıtsız kalan Ak Hun krallıkları ise yabguluğun egemenliğini kabul etmiş, özerk bir konum edinmiştirler.

Çin kaynaklarında Toharistan'da Göktürk egemenliği döneminin bahsi fazla geçmez. Çinli gezgin Xuan Zang, eserlerinde sadece yabguluktan Huo (Kunduz) şehrinde oturan Tardu Şad'a yaptığı ziyaret vesilesiyle söz etmektedir.[6] Xuan Zang, 630'da gerçekleştirdiği bu ziyarette Tong Yabgu'dan haberler ve Tardu'nun karısının erkek kardeşi olan Karahoca hükümdarından mektup getirmiştir; ne var ki hatun bu ziyaretten kısa bir süre önce vefat etmiştir. O sırada hasta olmasına rağmen Tardu gezgini huzuruna kabul etmiştir. Ona kalmasını ve iyileştiği taktirde ona Hindistan'a kadar eşlik edeceğini söylemiştir. Tardu hastalığı atlatır atlatmaz ölen eşinin kız kardeşiyle evlenmiştir. Xuan Zang burada bir entrikaya da şahit olmuştur. Tardu'nun ilk eşinden olma, Tigin (Çince: 特勤) adı veya unvanını taşıyan oğlu yasak aşk yaşadığı teyzesini kışkırtarak babasını ona zehirletmek suretiyle öldürtmüştür. Tardu için tertiplenen cenaze töreninde Göktürk adetlerine göre yas tutulmuştur. Xuan Zang bu törenlere katılmıştır. Bilahare Tigin teyzesiyle evlenmiş[10][11] ve eski hatunun diğer oğlu reşit çağda olmadığı için şad unvanını alarak tahta kendisi oturmuştur.[12] Gezgini kendi başkenti olan Belh'e davet etmiş, o da bu teklifi kabul etmiştir.[13]

Yabguluk, tâbiyetinde bulunduğu Batı Göktürk Kağanlığı 630'dan sonra karışıklık dönemine girince vukua gelen olaylarla muhatap olmuştur. Nushibi boyları, tarafını tuttukları Yabgu Kağan'ı rakibi olduğu için 641'in sonunda Taşkent beyi yardımıyla alt eden Bağaşa Tulu Kağan'ın kağanlığını tanımamış ve Toharistan'daki Türk boylarının yanına kaçmışlardır. Bu duruma öfkelenen kağan da bir sefer düzenleyerek Toharistan'ı cezalandırmıştır.[14] Bu olaylardan birkaç sene sonra, 643-644 yıllarında Hindistan'dan Çin'e geri dönerken Toharistan'a uğrayan gezgin Xuan Zang yabguluğun hükümdarının sarayında bir ay kalmıştır. Tong Yabgu'nun torunu, Tardu'nun oğlu olduğunu söylediği hükümdarın "yabgu" unvanını taşıdığını not düşmüştür.[9][12]

Yabguluk, Tang Hanedanı'nın Wu De (Çince: 武德) devrinde bir kez Çin sarayına elçi göndermiştir. Zhen Guan (Çince: 貞觀) devrinde de 635'in beşinci ve 645'in birinci ayında olmak üzere iki kez yollamıştır. Son elçi heyetini gönderen Toharistan hakimi yabgu olarak anılmaktadır[14] ve muhtemelen Xuan Zang'ın dönüşü sırasında ziyaret ettiği kişidir. Fransız Türkolog Édouard Chavannes, son elçilik münasebeti ile Çin kroniklerinin bu yabgunun adını İşbara olarak bildirdiğini yazmış ve daha sonra yanlışlık yaptığını ifade etmiştir.[15] Fakat bu tarihlerde devletin liderinin adının İşbara Yabgu olduğu başka kaynaklarca doğrulanmaktadır. İşbara'nın, Tardu'nun oğlu olduğu ve babasının ölümü üzerine 630'da yönetimi devralıp ikinci Toharistan şefi olduğu bilinmektedir;[16] diğer kaynaklarda aynı yıl, adı veyahut unvanı Tigin olan prensin başa geçtiği yer alır.[11]



Fransız Orta Asya Araştırmaları Enstitüsü Тардуш шад/Тарду шад

"Fortunately the new ruler was friendly and advised Hsuan-tsang to visit Balkh, which was under his rule, before resuming his journey to India."

Tardu Şad Toharistan'ı ele geçirdi ve Kunduz ile Belh'i merkez haline getirdi. Soğd Demirkapısından Gazne'ye kadar uzanan bölge de elinde kaldı.(Ali Ahmetbeyoğlu, Afganistan üzerine araştırmalar, Tarih ve Tabiat Vakfı, 2002, ISBN 978-975-6596-06-7, s. 32.)

Hükümdarların tamamı Ashina Dounili ? (阿史那烏濕波), Ashina Dounili ? (阿史那都泥利), Ashina Shilimang Galuo ? (阿史那失裏忙伽羅) gibi Aşina ailesi mensuplarından olup Göktürk aristokratları Budizme meyletmişlerdir. (楊富學 《突厥佛教雜考》 中華佛學學報第16期: (民國92年),臺北:中華佛學研究所,(Yang Fuxue, "Investigations on Budism of Tujie", Chung-Hwa Buddhist Journal), No. 16, (2003), Taipei: The Chung-Hwa Institute of Buddhist Studies, ISSN: 1017-7132, pp. 401-415.)

656 ile 667 ve 683 ile 692 yılları arasıdna Müslümanların iç mücadelelerinden istifade ederek bağımsızlığını kazandılar. 703-704 yıllarında tekrar ayaklandıysa da Kuteybe bin Müslim tarafından bastırıldı. Müslümanlara boyun eğmemiş yabgu ve Ephthal aristokratları Badahşan istikametine sıkıştırıldılar.

Ara Tarih [değiştir]

A-che Tegin Pou-lo (Toharistan yabgusunun küçük kardeşi)

Yıkılış dönemi [değiştir]

Kutluk Dun Tardu (ET: Qutluγ Ton Tardu, Fr: Kou-tou-lou toen ta-tou)

Yönetim [değiştir]

Ansiklopedi Cefu Yuangui (冊府元龜, Chih-fu-yüan-kuei, Tch'e fou yuen koei), Xuan Zang 27 devlet

Sıra Adı Çince adı Eski Türkçe adı Period of reign
Çince karakterler Pinyin Wade-Giles Chavannes
1 Tardu Şad 呾度設 Dádù Shè Ta-tu She Ta-tou cho    
呾達度設[17] Dádádù Shè Ta-ta-tu She Ta-ta-tou cho
2 İşbara Yabgu 沙鉢羅葉護 Shābōluó Yèhù Sha-po-luo Yeh-hu Cha-po-lo che-hou Išbara  

 

Hazar Kağanlığı

Vikipedi, özgür ansiklopedi
(Hazar İmparatorluğu sayfasından yönlendirildi)
Git ve: kullan, ara
Hazar Kağanlığı
3by2white.svg
 
630 – 1030 3by2white.svg
 
{{{common_name}}} konumu.
Başkent Semender ve İtil
Resmi dili Hazarca
Dini Şamanizm, Musevilik, Hıristiyanlık, İslam
Etnik Gruplar Hazarlar, Bulgarlar, Macarlar, Slavlar, Oğuzlar
Yönetim Kağanlık
Tarih  
 - Kuruluş tarihi 630
 - Yıkılış tarihi 1030

Hazar Kağanlığı, 7 ve 10. yüzyıllar arasında Karadeniz'in kuzey kıyıları, Kiev'e kadarki bugünkü Ukrayna toprakları, Hazar Denizi'nin kuzey ve kuzeybatısını kaplayan geniş topraklarda hüküm sürmüş olan[1] ve İbrahim Kafesoğlu'nun iddiasına göre Doğu Avrupa'da düzenli bir devlet kuran Türk devleti.[2] Hazar kelimesi, gez anlamına gelen kaz kökünden türemiştir.[2] Ka-zar; gezer yani serbest dolaşan, bir yere bağlı olmayan anlamına gelmektedir.[3][4] Hudūd al-'Ālam adlı esere göre, Hazar Kağanları Ansa' sülalesindendir[5] (bunun Batı Göktürk'ün Aşina olduğuna dair iddialar bulunmaktadır) ve Orta Asya'dan gelmişlerdir.[6][7] Hazarların bir süre Büyük Hun Devleti'ne bağlı kavimler arasında bulunmuş olmaları ihtimali vardır.[8] 586'dan sonraki Bizans kaynaklarında Hazarlar, "Türkler" olarak geçmektedir.[9]

İslamiyet'ten önce Türklerin tamamına yakını Tengrici olmasına rağmen Hazar Kağanı ve yönetim kademesindeki Türklerin çoğu, 740'lı yıllarda Museviliği benimsemiştir.[10] Birkaç akademisyen, Yahudileşmiş Hazarların birçok Doğu Avrupa ve Rus Yahudisinin ataları olduğunu düşünmektedir. Tüm bunların yanı sıra Hazarlar dini toleransın yaygın olduğu ve Paganizmin serbestçe yayıldığı bir toplumdu.[10]

10. yüzyılın başına kadar genişlemesini sürdüren ve Hazar Denizi'ne adını veren Hazarlar,[7] daha çok Halife Osman'ın başında bulunduğu İslam Devleti ve Sasanilerle savaştılar. Kağanlık doğudan gelen Peçenekler sebebiyle zayıfladı ve Kiev Knezliği tarafından yıkıldı.

Konu başlıkları

[gizle]

Hazarların kökeni [değiştir]

Ana madde: Hazarlar

Hazarlar'ın etnik kökeni hakkında kesin bir kanıt olmamakla beraber bu konuda araştırma yapmış bazı SSCB'li tarihçilere göre, Kuzey Kafkasya'nın yerli halklarından biridir. D.M. Dunlop ve P.B. Golden adlı araştırmacılarsa Hazarların, Tiele veya Uygur soyundan geldiğini kabul etmektedirler.[11] Fransız araştırmacı tarihçi René Grousset, Hazarlar'ın Rouran Kağanlığı'nın iktidalarının Göktürkler tarafından elegeçirilmesi sonucunda batıya göçeden Türki halklardan biri olduğunu öne sürmektedir[12]. El-Mesûdî'ye göre, Hazarlar, Sabar Türkleri'nin devamıdır ve "Hazar" adıyla Bizanslı ile İranlılar tarafından tanınmışlardır, fakat aynı zamanda "Türk" olarak da anılmışlardır. D. M. Dunlop, Çin kaynaklarında "T'u-küe Ho-sa-K'o-sa" (突厥可薩部)[13] adı ile zikredildiğini ortaya çıkarmışsa da[14] Peter Golden, Hazarlar ile Uygurlar arasında bir bağlantı kurmanın mümkün olmadığını ve gerçek bağlantının Ogurlar arasında var olduğunu belirterek Dunlop'a karşı çıkmıştır.[15] Bazı bilim adamlarına göre "Hazar" adı "gezgin" anlamına gelen -kaz kökü ve "adam" anlamına gelen er ekinden türetilmiştir.[14] Eski Rus kayıtlarında Hazarlar "Beyaz Ugriler", Macarlar da "Kara Ugriler" olarak anılmaktaydı.[16] Yunan tarihçi Theophanes kayıtlarında, Hazarları "doğudan gelen Türkler" olarak ifade eder.[17] Hazarca'nın, eski Türk dili ve Uygurca'nın etkisinde kalmış, Hunca ve Bolgarca gibi Türk lehçelerinin Oğur öbeğine bağlı bir lehçe olduğu görüşünde birleşen araştırmacılar da vardır. Hazarların çağdaşı olan Arap seyyah ve coğrafyacı İbn Havkal ve İstahrî, Hazar ismini; ne bir milletin, ne de bir halkın ismi olduğunu belirtip sadece başkenti İtil olan ülkeye verilen isim olarak nitelemişlerdir.[18][19] Hayfa Üniversitesi'nden Dr. Simon Kraiz, Dimitri Vasilyev'in bulgularına dayanarak, Eylül 2008'de Hazarlardan kalma Samosdelka köyünde bulunan yazılarda Hazarların; Ruslar, Gürcüler, Ermeniler ve diğer milletler hakkında birçok yazı yazdığını keşfedildiğini belirtmiştir. Buna rağmen Hazarlar, kendileri hakkında neredeyse hiçbir şey yazmamışlardır.[20]

Hazarları; Ak-Hazarlar.[21] ve Kara-Hazarlar olarak ikiye ayıran İstahrî, Ak-Hazarların çarpıcı bir yakışıklılığa, mavi göze ve kırmızımsı bir saça sahip olduklarını; bunun yanında Kara-Hazarların sihayımsı derilli bir çeşit kızılderili olduğunu ileri sürer.[22] Bunula birlikte, bilim adamları bunun bir ırk ayrımı değil, sosyal bir sınıflandırma olduğu konusunda fikir birliği içerisindelerdir. Buna göre, Kara Hazarlar aşağı tabaka, Ak Hazarlar ie soylular sınıfı ve kraliyet mensuplarıdır.[23]

Siyasi tarih [değiştir]

Kağanlığın kuruluşu [değiştir]

600'lü yıllarda Batı (mor) ve Doğu (mavi) Göktürk kağanlıkları. Açık renkli alanlar mutlak hâkimiyet bölgesini, koyu renkli alanlar ise etkisini gösterdiği bölgeleri ifade etmekte.

Sabir Türkleri'nin ve Batı Göktürk boylarının devamı olan Hazarlar, Göktürk birliği döneminde Göktürklerin Batı kanadını oluşturmaktaydı.[24] Göktürklerin yıkılmasından sonra bağımsızlaşıp, Kuban Irmağı'yla Azak Denizi arasındaki araziye yerleşmişlerdir.[24] Bu bölgedeki diğer Türk kavimlerini içlerinde eritip[25] 7. yy ile 10. yy arasında Hazar Denizi ile Karadeniz'in kuzeyinde egemenlik kurmuşlardır.[26] X. yüzyıl İslam tarihçisi Mes'udî, İranlıların Hazar adını verdikleri kavime Türklerin Sabar (Sabir) dediklerini bildirmektedir.[27] Ayrıca bu bölge doğudan batıya doğru gelişen büyük göç hareketlerinin yolu üzerinde bulunduğundan; Hun, Ogur, Fin-Ugor ve Avarlardan kalan kütleler de burada hayatlarını devam ettirmişlerdir.[28] Hazarların Orta Asya'dan bu bölgeye gelmelerinin tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Hazarlar hakkında bilgi veren Gürcü kaynaklarına göre, Hazarlar bu bölgeye milattan önceki devirlerde gelmişlerdir.[29] Hazarların tarih sahnesine çıkışları kaynakların ifadesine göre, 2. yüzyılın sonlarına doğru olmuştur.[29] 198 yılında Barsiller'le beraber Ermenistan'a saldırmışlardır. 3. yüzyılın başlarından 4. yüzyılın ortalarına kadar Ermenistan bölgesinde Bizans'a karşı Sasani Devleti'yle beraber savaşan Hazarlar,[10] 4. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Sasanilerin Ermenistan'ı ele geçirip komşularına karşı istilacı bir siyaset izleyince, Hazarlar bu defa Bizans'la anlaşarak, onlara karşı savaşmaya başlamışlardır.[25] 363 yılında Bizans imparatoru Julian'ın Ermenistan'da bulunan Sasanilere karşı yaptığı savaşa Hazarlar da katılarak Bizans'a yardım etmişlerdir. Bunun üzerine Sasaniler, Kafkasya'da bulunan kabilelerle anlaşarak onların Hazarlara saldırmalarını sağlamışlardır.[25]

Hazarlar, 5. yüzyılda, Attila'nın 434 yılında Hun imparatoru olması üzerine bir süre Hunlara tâbi olmak zorunda kalmışlardır.[30] Ancak Attila'nın ölümünden sonra dağılan Hun İmparatorluğu'ndan ayrılan Hazarlar, yeniden Sasani topraklarına saldırmaya başlamışlardır. Bu durum karşısında Sasani imparatoru, Bizans'tan yardım istemek zorunda kalmıştır.[31] Bundan sonra Hazarlar ile Sasaniler arasındaki savaşlar 558 yılından itibaren sürekli olarak devam etmiş ve Sasani hükümdârı Derbent ve Kafkasya'daki geçitlerde bir dizi kaleler inşa ettirmiştir.[31] 5. yüzyılda ortaya çıkan Avarlar da bir süre Hazarları hâkimiyetleri altına almışlardır. Sasani hükümdârı Anuşirvan, Hazarlara karşı Derbend (Bâb el-Ebvâb) kalesini yaptırmıştır. İyice kuvvetlenen Hazarları yenemeyeceğini anlayan Anuşirvan onlarla dost olma yoluna giderek, onlardan gelecek tehlikeleri önlemeye çalışmıştır.[32] Hazarlar, 626-627 yıllarına doğru Bizans imparatoru Herakleios'la anlaşmaya varıp kumandan Çorpan Tarhan önderliğinde, Aras Nehri'ne kadar bütün Kuzey Azerbaycan'ı ele geçirerek bazı Ermeni kitlelerini egemenliği altına almışlardır. 628 yılında kış mevsiminin başlaması yüzünden o yıl alınamayan Tiflis, ancak 629 yılında Hazar kumandanı Çorpan Tarhan'ın başarıyla yürüttüğü harekat neticesinde Hazar Yabgusu tarafından zapt edilmiştir. Böylece Sasaniler artık büyük bir devlet olmaktan çıkarılmış ve Hazar Hakanlığı, İran karşısında Bizans'ın en iyi müttefiki haline gelmiştir.[25] Bu sırada Hazarlar, henüz bağımsız bir devlet değillerdi. Fakat Göktürk Devleti'nin 582 yılında Batı ve Doğu Göktürk Devleti olarak ikiye ayrılmasından ve daha sonra da Batı Göktürk Devleti'nin yıkılmasından sonra kendi başlarına bağımsız bir hanlık olarak tarih sahnesine çıkmışlardır. Süratle siyasi ve askeri nüfuzlarını genişleten Hazarların tam bağımsız bir devlet haline gelmeleri ise 630 yılını bulmuştur.[33][34]

Kağanlığın yükselişi [değiştir]

Kağanlığın yayıldığı alan; Batı Göktürk İmpartorluğu'nun batıda en uçta kalan noktalarıydı: Kırım, Kafkasya, Dinyeper, Don Nehri ve Volga arası ile Hazar Denizi çevresidir.

Hazar-Arap ilişkileri [değiştir]

Ana madde: Hazar-Arap ilişkileri
Halifeliğin 730'larda genişlemesi.
Historical Atlas, William R. Shepherd, 1923

Hazar-Bizans işbirliği karşısında zayıflayan Sasani İmparatorluğu, 632-634'lerde İslam kuvvetleri tarafından çökertilip İran toprakları Arapların eline geçince "İslam İleri Harekâtı" bir yandan Ermenistan yolu ile Kafkaslar'a doğru bir yandan da Suriye üzerinden Anadolu içlerine kadar gelişmeye başlamıştır. Araplarla Hazarların mücadeleleri şiddetli ve devamlı olmuştur. İlk büyük taarruz, 651-652 yıllarında Halife Ömer zamanında yapılmış ve İslam orduları Hazar topraklarına girip Derbent'i alarak Hazarların bu sıralardaki başkentleri olan Belencer'e[35][36] kadar ilerlemiş ancak Hazarlar tarafından geri püskürtülmüşlerdi. Belencer'in Araplar tarafından istila edilmesinden sonra Hazarlar, başkentlerini Aşağı İdil civarına nakletmişlerdir. Daha sonra güneye doğru ilerleyerek Ermenistan'a girmişlerdi.[37]

Karadeniz'in kuzeyindeki Büyük Bulgarya Hanlığı'nın kuvvetli Hazar genişlemesi karşısında dayanamayarak İdil Bulgarları ve Tuna Bulgarları olarak ikiye ayrılması sonucunda Dinyeper'e kadar olan düzlükler Hazarların eline geçmiş[38] ve Hakanlık, Kafkaslar'ın güneyinde de İslam İleri Harekâtı'na karşı yolları kapamıştı. 7. yüzyıl sona ermeden Hazarlar, Kırım'ı ele geçirip Azak Denizi çevresinde tam bir hâkimiyet sağlamışlardır ve böylece Hazar Denizi'nden Dinyester'e Kafkaslar'ın güney eteklerinden Oka Nehri'ne kadar bütün bölgeyi ve Kırım'ı ellerine geçirmişlerdir.[39] 651-652'deki ilk karşılaşmadan sonra Halife Osman'ın 656'da şehit edilmesinden ve Halife Ali'nin halife seçilmesinden sonra meydana gelen karışıklıkların Kafkaslar yönündeki İslam saldırılarını azaltması üzerine harekete geçen Hazarlar, Arrân'a kadar indiler.

Hazar-İslam savaşları yaklaşık yarım asırdan fazla süren sınır boyu çarpışmalarıyla devam etmiş ve daha sonra da İslam orduları, Emevi Halifesi Muaviye zamanında Kafkas taarruzlarına yeniden başlamıştır. Ancak Arapların 717'de İstanbul'a yürümek üzere Kafkaslar'dan ayrılmak zorunda kalmasıyla, Hazar taarruzu karşısında kalan diğer Arap kuvvetleri geri çekilmiştir. Bunun üzerine Hazar ordusu 717-718 yıllarında Şirvan'a girmiş ve Azerbaycan'ın büyük bir kısmını işgal etmiştir.[40] Bundan sonra Kafkaslar bölgesi, iki devlet arasında sürekli el değiştirdiği için İslam orduları, Kafkasya'nın kuzeyinden öteye geçememişlerdir.[41] Hazarlar, Kafkasya'da ilerleyen Araplara karşı, 731'de büyük bir güç toplayarak karşı saldırıya geçip Arapları ağır bir mağlubiyete uğratarak, geçmişte Hazarlara karşı birtakım başarılan kazanmış, Ermenistan valisi Cerrah'ı öldürdüler.[41] Hazar ordusu bu savaşta Musul önlerine kadar gelmiştir. Araplar böylece tekrar Azerbaycan'a gerilemek zorunda kaldılar. Buna karşı Sait El-Hareşi komutasında yeniden toparlanan Araplar, Hazarları geri püskürttüler.

Döneminin en etkili devletlerinden biri olduğu 820 yılında Hazar Kağanlığı.

732-733 yıllarında daha sonraları halife olacak olan Mervan bin Muhammed, Ermenistan'a ve Azerbaycan'a vali tayin edildi. Araplar en önemli başarılarını onun zamanında elde ettiler.[41] Araplar, Semender ve birkaç Hazar şehirini de ele geçirdiler. Bu savaşta ölü ve esirler veren Hazar hakanı, Arap hâkimiyetini ve İslamiyet'i kabul etmek şartıyla barışa razı oldu. Bunun üzerine, yapılan antlaşmaya göre başkent İdil'de iki fakih kalacak ve Hazarlara İslamiyet'i öğretecekti. Ancak Hazar hakanının Müslümanlığı çok uzun sürmemiş ve hakan, Arapların gitmesini müteakip eski dinine dönmüştür.[41] Böylece de İslamiyet, gerek Hazarlar arasında gerekse de bu topraklardaki diğer kavimler arasında güçlü bir şekilde yayılma fırsatı bulamamıştır. Mervan'ın bu seferinden sonra İslam-Hazar ilişkileri genelikle dostane seyretmiştir.[42] İslam halifeliğinde Abbasiler'in iktidara geldiği, 763'ten sonra, Arap-Hazar mücadeleleri eski hızını kaybetmiştir.[43]

Hazarların Müslüman ülkelerine son akınları Halife Harun Reşid zamanında olmuştur. Halife Harun Reşit, kumandanı Yezid'i Hazarların üzerine göndermiş ve o da Hazarları Ermenistan'dan çıkarmayı başarmıştır.[44] Bundan sonra Arap kaynaklarında Hazarların hücumlarından bahsedilmemektedir. Böylece Güney Kafkaslar'da hâkimiyet için yapılan Arap-Hazar mücadelesi sona ermiştir.

Hazar-Bizans ilişkileri [değiştir]

Ana madde: Hazar-Bizans ilişkileri

Hazarlar, 7. ve 8. yüzyıllarda nüfuzlarını arttıran Hazarlara, 7. yüzyılda Kırım Gotları tâbi olmuşlardır. Hazarlar 787 yılında Güney Kırım'daki Doros (şimdiki Mangup) kalesini ele geçirmişler ve böylece Gotların Kırım'daki hâkimiyetini sona erdirmişlerdir.[45] 8. ve 9. yüzyıllarda büyüyerek sınırları batı ve kuzey yönünde genişleten Hazar Kağanlığı, Doğu Avrupa'nın güçlü devletlerinden biri olarak her kavimden belli şartlara göre vergi almıştır.[46]Karadeniz'in kuzeyi, Karadeniz sahilleri, Kuban Nehri boyları ve Kırım'ın Hazarların eline geçmesi üzerine Bizans ile Hazarlar arasındaki ilişkiler büsbütün sıklaşmıştır.[47] 695 yılında askeri bir darbeyle tahttan indirilen II. Jüstinyen, Kırım'daki Gotların yanına kaçmış, Gotlar da onu Kırım'ın o zamanki hakimi olan Hazar hakanı Busir'e teslim etmişlerdir. 704'te Busir, kızkardeşini II. Justinianos ile evlendirmiştir. Tarihçi Theophanes'e göre; Bizans'ın yeni imparatoru III. Tiberius, 705'te II. Justinianos'un ölü ya da diri yakalanıp kendisine teslim edilmesi karşılığında büyük bir armağan teklif etmesi üzerine Busir, Tmutarakan temsilcisine II. Justinianos'un ölüm talimatını verdiyse de[48] II. Justinianos, karısının yardımıyla kurtularak Konstantinopol'e döndü ve Bulgar hükümdarı Tervel Han'ın yardımıyla tekrar tahta geçti. Bu arada Cherson'u ele geçiren Hazarlara 710'da savaş açtı. Cherson'u ele geçirmesine karşın Hazar hakanından da yardım alan Chersonlu isyancılar, Kırım'ı ele geçirdi. Bu sırada savaşa giden ordu, 711'de Philip'in tarafına geçti ve II. Jüstinyen asıldı.[49]

950 yılında Hazarlar

Araplar karşısında Hazarlar ve Bizanslıların beraber hareket etmesi III. Leon zamanında da devam etmiş ve III. Leo, oğlu V. Konstantin'i Hazar kağanı Bihar'ın kızıyla evlendirmiştir. Bu evlilikten doğan Hazarlı Leon 775'te tahta çıkmıştır. Kurulan akrabalık bağlarıyla birlikte iki ülke arasında ticari ilişkiler gelişti. Hazarlar da 834-835 yıllarında saldırılardan korunmak için Sarkel Kalesi'ni yaptırmak isteyince, Bizans imparatoru Theophil'e elçi göndererek kendisinden destek de aldılar.[50] Hazar-Bizans ilişkileri, imparator Romanos Lekapenos döneminde Bizans'ın Yahudilere olan tutumu nedeniyle bozulmuştur. Bu yüzden Bizans'tan kovulan birçok Yahudi, Hazar ülkesine sığınmış ve 932 yılında Bizans'la Hazarzarların arası tekrar açılmıştır.[51][50] Bunun üzerine Hazar hakanı ülkesindeki Hıristiyanları takibe başlamış, bunu duyan I. Romanos da Kiev Knezi I. İgor ile anlaşarak onu Hazarlara karşı bir sefer düzenlemeye ikna etmiştir.[52] Bir süre sonra Bizans-Hazar ilişkileri daha da bozulmuş ve Bizans; Uz, Peçenek, As ve Alan kabileleriyle anlaşarak onları Hazarlara karşı saldırtmışsa da Hazarlar bu saldırıları geri püskürtmüşlerdir.[53]

Hazar-Rus ilişkileri [değiştir]

9. yüzyılın ortalarında; Ruslar (Kırmızı), Slavlar (Gri), Gotlar (Mor) ve mavi çizgiyle belirtilen Hazarların egemenlik alanı.

Rus-Hazar ilişkileri yıllıklara göre 859'da başlamıştır. Yıllıklarda 859 olayları anlatılırken: "Hazarlar, Rus kabileleri olan Polyan, Severyan, Radimiç ve Vyatiçler'den her ev başına bir sincap kürkü ile gümüş para aldılar." şeklinde geçmektedir.[54] Rurik'in yerine geçen Novgorod Knezi Oleg bu duruma bir son vermek için 884 yılında Severyanların üzerine gidip, onların Hazarlara vergi ödemelerini istemediğini söylemiştir.[54] 884 yılında Ruslar, diğer Slav kabileleriyle birleşerek Hazarlara karşı birlik meydana getirdiler ve Hazarları iyice zayıflattılar. 892 yılında Ruslar, 55 gemiyle Hazar Denizi'ne inmişler; Ciyl ve Deylem sahillerine, Taberistan ve Abiskon topraklarına asker çıkarıp, çevreyi yakıp yıkmışlar ve topladıkları ganimetlerle geri dönmüşlerdir. Geri dönüşleri sırasında da elde ettikleri ganimetlerin bir kısmını Hazar hakanına vergi olarak vermişlerdir. Ancak; Rusların yaptıklarını öğrenen Hazar hakanının müslüman askerleri, hakandan Ruslara saldırmak için izin istemişler ve bu izni alarak Ruslara saldırmışlardır.[55]

9. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Ruslar, Hazar ülkesinde özellikle ticari alanda etkili olmaya başlamışlardır. Rusların sahip olduğu bu rahatlık, Kiev Knezi I. İgor'un Kiev şehrini ele geçirerek buraya yerleşmesini sağlamıştır.[45] Girdiği uzun mücadeleler sonucunda Dinyeper Nehri üzerinden Karadeniz'e inen büyük ticaret yolunu ele geçirerek, bazı Slav kabilelerini Hazar egemenliğinden almıştır. Ruslar, yine bu bölgede Hazar hâkimiyetine son vererek, dağınık bir halde yaşayan Slav kavimlerini bir daire altında toplayarak devlet haline getirmişlerdir. Ruslar, ilk defa 913'te Hazar ülkesine bir sefer düzenlemişlerdir. Ona göre bu Rus akını Hazar hakanının izniyle olmuş ve Ruslar elde edecekleri ganimetlerin bir kısmını hakana vermişlerdir. Ancak Hazar hakanı 925'te kendisinin izni olmadan Rusların tekrar bir akın düzenlediğini öğrenince, kuvvetlerini göndererek geri dönen Rusların yolunu kesmiştir. İgor'un 935'lerde tekrar Tmutarakan şehrine saldırdığı bir sırada Bizans da Rusların yardımıyla Kırım'daki Hazar topraklarına saldırıp bir kısmını ele geçirmişlerdir. Hazar kağanı II. Aaron, buna 939'da bir misilleme yapmış ve Kırım'ı tahrip etmiştir. Hazarlar, İgor'un 941'de Bizans'a yaptığı sefer sırasında da Bizans donanmasını imha etmişlerdir. 944'te Ruslar, o dönemde Müslüman Kafkasya'nın merkezi olan Azerbaycan'ın Berde şehrine kadar inerek her tarafı yağmalamışlar, ancak Hazarlar onlara karşı hiçbir tedbir almamışlardır.[56] I. Svyatoslav, 965'te Hazarlar üzerine yürüdü ve Sarkel'i aldı.[57][58] I. Svyatoslav daha güneye inerek Peçenek ve Uzları Hazarlar üzerine saldırttı. Sonra Kerç Boğazı'nı ve Kafkasya'nın Kuban sahillerini ele geçirdi.

Hazar-Diğer Türk boyları ilişkileri [değiştir]

9. yüzyılın ortalarına kadar gelişmesini sürdüren Hazar Kağanlığı, topraklarında yaşayan Türk kavimleri tarafından 9. yüzyılın sonlarına doğru birtakım saldırılara uğramıştır. Doğudan gelen Kıpçak ve Uzların Hazar ülkesine saldırmasına karşın Hazarlar bu saldırıyı durdurdu ancak, onları tam olarak mağlup edemediler.[59] 854 yılında Kabarlar, daha sonraları Macarlar ve Bulgarlar, Hazar hakimiyetinden ayrılmışlardır. Ayrıca doğudan gelen Peçenek saldırıları da Hazar Kağanlığı’nın zayıflamasında etkili olmuştur. Peçenekler 860-880 yılları civarında Uzların baskısından kurtularak Hazar yurdu içinden batıya doğru geçmişler ve İdil Nehri'ni aşarak Don ve Kuban boylarına gitmişlerdir.[60]

Volga boylarına yerleşen Macarların Hazarların idaresinde teşkilatlanması sonucu Arpad Hanedanı ortaya çıkmıştır.[61][62] 9. yüzyılın sonlarına doğru Bulgarlar ve Peçenekler, Macarlara saldırınca, Hazarların himayesindeki bu devlet yıkılmış ve Macarlar bu olaydan sonra bugünkü Macaristan'a yerleşmişlerdir.[61] 9. yüzyılın başlarında Peçenekler, Hazarlara yeniden saldırmışlar, fakat Oğuzların Hazarlara yardım etmesi sonucu Peçenek saldırısı savuşturulmuştur. 965'teki Rus seferinden sonra eski gücünü kaybeden Hazarların yıkılmasında Ruslar birinci derecede etkiliyken diğer Türk boyları ikinci derecede etkili olmuştur.[59][60] Gerek Peçenek, Uz, Kuman-Kıpçak gibi Türk kabilelerinin saldırıları gerekse 970'ten itibaren Hazarların hakimiyeti altında yaşayan kabilelerin birer birer kopmasıyla Hazarlar büyük bir güç kaybına uğramıştır.[63] Hazarların bir kısmı 965'ten sonra Kırım'a; diğer bir kısmı da Hazar Denizi ile Kafkaslar arasındaki bölgeye çekilerek varlıklarını devam ettirmişseler de zamanla Hazarların kontrolünden çıkan topraklardaki Hazarlar arasındaki bağlantı çeşitli Türk boyları tarafından kesilmiştir.[56] Doğu kaynaklarının Kıpçak, Bizans kaynaklarınınsa Kuman dedikleri boyların, Batı Sibirya'dan ayrılarak Volga boylarına doğru ilerlemesi, Hazarların Harezm ve Türkistan'la olan ilişkilerini kesmiş ve buralarla olan ticari ilişkilerini bitirmiştir.[64] Askeri ve ekonomik yönden buhran yaşayan Hazarlara son darbeyi Kıpçakların indirmesinden sonra Hazarlar, bir müddet daha Kırım’da kalsa da 11. yüzyıl içerisinde bir kısmı Kumanlara bir kısmı da Ruslara karışarak onların içerisinde kaybolup gitmişlerdir. Kuman-Kıpçak ülkesi de 1299’da Moğollar tarafından istilaya uğramıştır.[65]

Kağanlığın çöküşü [değiştir]

1015 yılında Hazarlar

Bizans ile Hazarlar arasındaki siyasi rekabet, Kırım üzerinde hakimiyet kurma isteğinden dolayı çıkmıştır. Hazarlar, I. Svyatoslav'ın güneye inerek Kerç Boğazı'nı ve Kafkasya'nın Kuban sahillerini ele geçirmesinden sonra Azak ve Kırım taraflarında varlıklarını devam ettirmişlerdir. Bizans kaynaklarına göre, Ruslar ve diğer Türk boylarıyla anlaşıp Hazar Devleti'nin yıkılmasına sebep olmuştur. Öyle ki 1016-1019 yılları arasında Bizans'la işbirliği yapan Ruslar, Hazarların Tmutarakan'daki Hazar topraklarına saldırmışlar ve Tmutarakan ile civar topraklar, Bizans imparatoru II. Bazil'in gönderdiği donanmanın yardımıyla I. Svyatopolk tarafından zaptedilmiştir. Bu savaştan Hazarların son hakanı olan Georgius Tzul esir edilmiştir. Hakan Hıristiyanlığı kabul ederek Arbon unvanını almıştır. Mstislav bundan sonra Tmutarakan knezi olmuş ve 1022'de ordusuna aldığı Hazarların da yardımıyla Kievdeki kardeşi I. Yaroslav'a karşı savaşmıştır. 1016'dan sonra egemenliklerini Aşağı İdil boylarında, Azak ve Kırım'da küçük prenslikler kurarak sürdüren Hazarlara son darbeyi 1030 yılında Peçenekler indirmiştir.[38] Rus yıllıklarındaki 1095 yılına ait kayıtlardaysa Hazarlar artık Rus knezlerine tâbi olarak zikredilmektedirler.[65][66] Hazarlara karşı savaşması için kışkırtılan Bizans imparatoru da, Rus ordusuna yardım etmek üzere Bizans donanmasını göndermiştir. Hazar Kağanlığı, Bizans İmparatorluğu'nun da etkileri sebebiyle 11. yüzyılda çökmüştür.[50]

Şaban Kuzgun, Hazarların çöküş sebepleri iç ve dış olmak üzere ikiye ayrılır. Dış sebeplerin en önemlisi, Hazarların coğrafi bakımdan son derece önemli bir bölgeyi ellerinde tutuyor olmalarıdır. İç sebeplerin başlıcaları ise;

  • Ülkede Hazarların geniş bir alana yayılmasıyla; din, dil, kültü, menfaat ve kader birliğinin yok olması,
  • Ülkede zevk ve sefahatin artması,
  • Askeri sistemle hakanlık müessesinin bozulmasıdır.[67]

Golden'a göre, kağanlığın 10. yüzyılın ikinci yarsısındaki beklenmeyen çöküşü kaçınılmazdı. Ona göre Hazarların yıkılışı Musevi olmalarından dolayı değil, merkezi olmayan güçlerden oluşan konar-göçer devlet yapısının zayıflıkları ve İtil boylarında değişen ekonomik dengelerle ilgilidir.[21] Devletin çökmesinden sonra hemen kaybolmayıp aralarında Macarların da olduğu çeşitli ulusların arasına dağılan Hazarların bir kısmı Macar sınırlarını korumada görev almıştır.[68] Timothy Miller, 11. yy. civarında Musevi Hazarların Bizans İmparatorluğu'ndaki "Pera Yahudi Cemaati"nin üyesi olduklarını keşfetmiştir.[69] Dunlop'a göre, Rusların bir deniz gücüne sahip olmasına karşın Hazarların sahip olmayışı, karada sağlanan savaş üstünlüklerini kaybetmelerine yol açmıştır.

Devlet teşkilatı [değiştir]

Bir Hazar askeri savaş esiriyle birlikte

Hazar Kağanlığı'nın devlet teşkilatı aslında Göktürk Devleti'nin teşkilatının bir devamı olmakla beraber bazı konularda farklılık göstermektedir. Hudud ul-'alam adlı esere göre, devletin başında bulunan hakan, Aşina sülalesinden gelmekte ve Türk geleneklerine uygun olarak ilahi kaynaklı sayılmaktaydı. Bu yüzden hakan (kağan) olmak için belirli bir sülaleye mensup olmak gerekliydi.[5] Kağanlık babadan oğula geçerdi ve kağanların Asena adlı dişi bir kurdun soyundan geldiğine inanılırdı.[70] Hem Batı Türklerinde hem de Hazarlarda "kağan katletme" âdeti vardı. Arap tarihçi İstahrî'ye göre, kağan göreve başladıktan sonra yaşayacağı süre için bir limit belirlenirdi ve bu süre dolar dolmaz kağan öldürülürdü.[71] İbn Fadlan'a göre, kağan en azından 40 yıl tahtta kalmışsa maiyetindekiler ve tebaası, yaşlılıktan dolayı muhakeme yeteneğinin bozulmuş olacağını düşünürlerdi ve bunun sonucunda da kağan katledilirdi.[72] Diğer Türk devletlerinde olduğu gibi Hazarlarda da kağanın sihirli bir kudreti olduğuna inanılırdı. Halkın başına kuraklık, kıtlık, savaşlarda başarısızlık ve başka uğursuzluklar geldiği zaman, kağan bundan sorumlu tutulur ve bu durum onun ölümüne neden olurdu.[73] Kağanın yardımcısına Kündür, onun da yardımcısına çavışgır denmekteydi. Bu 3 kişinin dışında kimse kağanın yanına giremezdi. Kağanın düşmana karşı gönderdiği ordu yenilgiye uğrarasa, kaçarak geri dönenler öldürülür, kumandan ve kağan yardımcısı cezalandırılırlardı. Hazarlara bağlı diğer kavimler, merkezden gönderilen İl-teber veya tudun denilen kişiler tarafından yönetilirlerdi.[73] Kağanın karısına diğer Türk devletlerinde olduğu gibi Hatun denirdi. Kağanölümünden sonra özenle hazırlanmış bir anıt mezara gömülürdü.[70] Zaman ilerledikçe, Hazar kağanının konumu zayıfladı. O. Pritsak'a göre, tarihçi El-Yakubî'nin 9. yüzyılda tuttuğu kayıtlarda, kağanın 799 yılına hem en üst düzeyde yönetici hem de ordu komutanı olduğunu; ancak, 833 yılına gelindiğinde yetkilerini bir diğer yönetici olan Bek ile paylaştığını yazıyordu.[74] Kağanın göstermelik bir ruhani lider konumuna indirgendiği 10. yüzyılda devlet meseleleriyle ilgilenen kişi Bek idi.[75] İbn Fadlan'ın anlattığı kadarıyla, bek her türlü yasak koymaya, cezalandırmaya, affetmeye ve devlet işlerini yürütmeye yetkiliydi. Yine de o dönemin hiyerarşisinde bir unvandan ibaret olan kağanın ardında, ikinci sırada yer alıyordu. Bekin en önemli sorumluluklarından biri de ordu komutanlığıydı. Hazar yönetiminde üçüncü kademede bulunan kişiye Kender, dördüncü sırada gelen Kenderin vekiline de Javişgar denmekteydi. Yönetim hiyerarşisinde beşinci sırada Tarkan bulunmaktaydı. Görevi, Hazar ordusunda alay komutanlığı yapmak ya da yardımcı orduları komuta etmekti. Tarkan aynı zamanda 8. yüzyılda Atil'in yerel valisinin de unvanıydı.[76]

El İstahrî'ye göre, Hazar ordusu 12.000 kişilikti. Askerin küçük bir kısmı hariç düzenli bir şekilde ücret almaz, maaşlarını uzun vadelerle ve düzenli olmayan aralıklarla alırlardı. Hazarların ücretli askerleri yoktu ve şehirlerin savunmaları gönüllüler tarafından yapılırdı. Ancak, 9. yüzyılın ortalarında ticaretin gelişmesiyle askerlik mesleğiyle uğraşanların sayısı azalmış ve bu durum, ücretli askerlerin sayısının artmasını da beraberinde getirmiştir.[73] Öte yandan, Harezm'den getirilen ve "Arsiya" adı verilen İran kökenli Müslüman askerler Hazar kağanının özel muhafızlığını yapmaktaydı. Hazar ordusunda bunlardan başka Slav Rusları da görev alıyordu.[77] Ayrıca, Hazarların deniz gücü olduğu görülmemektedir.[78]

Hazarya'da görev yapan yerel valilere Tudun adı verilirdi ve bunlar Hazar Kağanı tarafından atanırdı. Tudunlar vergi toplarlardı ve gümrükten sorumluydular.[79] "Balıkçı" adı verilen sahil güvenlik görevlileri de mevcuttu. Ancak bazı şehirlerde tudunlar ve balıkçılarla aynı görevi üstlenen ve seçimle işbaşına gelen yöneticiler de vardı. Babaghuq (şehrin babası) adı verilen bu yöneticilerden biri Cherson'u 705-840 yılları arasında yönetmiştir. Bir başka babaghuq da 703 yılında Tmutarakan'ın yöneticisiydi.[80] Ayrıca, Hazarlar, Kiev Ruslarının da kurdukları Kiev Knezliği'nin yönetim biçimini etkilemişlerdir. Rusların Kumanlar üzerine yaptığı seferdeki mağlubiyeti destansı bir biçimde anlatan İgor Destanı'nda Novgorod-Sversk Prensi İgor'un unvanı "kağan"dır.[81] Hudūd-al-'Ālam adlı eser de İgor'dan "Rus Kağanı" olarak bahsetmektedir.[82]

Tüm inançların mahkemede temsil edilmesini sağlayan ve böylece hoşgörü ortamını da yaratan Hazarlar düzenli bir hukuk sistemi de kurmuşlardı. Başkentte 4 farklı inancı temsil eden 7 baş yargıç yüksek mahkemeyi oluşturuyordu. Atil'deki mahkeme esas olarak ticari davalara bakıyordu.[83]

Ekonomi [değiştir]

Hazarların en önemli gelirini ticaret akışı oluştursa da, ihraç edecek fazla malları bulunmamaktaydı. En çok bal, tutkal, balmumu, un, kadife ve kürkler ihraç edilmekteydi. Ayrıca, ticaret kervanları ve gemileri, Hazar Kağanlığı'na onda bir oranında vergi öderlerdi. Hazar Denizi'nden gelen gemilerden de gümrük vergisi alınırdı. Hazarlar, Müslüman ve Rus tüccarların ülkelerinden serbestçe geçmelerine izin vermişlerdir. Bu tüccarlar özellikle 10. yüzyılda İtil'in devamlı müşterisi olmuşlardır ve bir süre sonra da birçoğu buraya yerleşmiştir. İtil dışında Sakşın şehrini de bir ticaret merkezi yapan Hazarlar, 8. yüzyılla 11. yüzyıl arasında topraklarının geniş bir bölümünde güven ve asayişi sağladığı için Doğu Avrupa'da tam anlamıyla bir Hazar Barışı çağı yaşatmışlardır.[84][85]

Sarkel Kalesi'nde ele geçen eşyalardan Hazarların birçok kavimle ve başka Türk topluluklarıyla büyük boyutlu ticaret ilişkileri olduğu, ayrıca tarım ve hayvancılıkta da ileri bir düzeye vardıkları anlaşılmıştır.[7] Hazarlarda ziraatin ve özellikle de ticaretin gelişmiş olmasına rağmen, ekonomik hayatlarının esasını yine de hayvan yetiştiriciliği teşkil ediyordu. Nehir boylarındaki otlak ve sazlıklar, hayvan yetiştirmeyi kolaylaştırıyordu. Ancak, Hazarlar giyim eşyaları ve bir kısım ihtiyaçlarını Araplardan ve Bizanslılardan ihtal etmekteydiler. Ayrıca Hazar kılıçları da Ruslar tarafından oldukça ilgi görmekteydi.[85]

Hazar Kağanlığı'nın birçok bölgesinde, özellikle de kuzeydeki ormanlık alanlarda tahıl tarımı oldukça yaygınken, güneydeki bozkırlarda göçebe çobanlık hâkimdi. Hazar bozkırlarında darı, buğday, arpa, çavdar, kendir ve bezelye gibi çeşitli bostan sebzeleri yetiştiriliyordu.[86] Hazar yerleşimlerinde yapılan kazılarda kavun ve hıyar tohumları ile üzüm ve kiraz kalıntıları bulunmuştur.[87] Hazarya'da yapılan balıkçılğın yanında hayvan yetiştiriciliği de yapılıyordu. Hayvanların evcilleştiirlmesi yaygındı. Beslenen hayvanlar arasında koyun, keçi, at, eşek ve domuz bulunmaktaydı. Çiftlilk hayvanlarının dışında çok sayıda deveye de sahip olan Hazarlar, arıcılık da yapmaktaydı.[88] Bunların yanı sıra, yaban domuzu, kunduz, geyik ve tavşan gibi çeşitli yabani hayvanlar da avlanıyordu.[89]

Ticari etkinlikler açısından gelişmiş olan Hazar Kağanlığı, Asya ile Avrupa arasındaki birçok ticaret yolunu kontrol altında tutuyordu. Avrasya'nın birçok yerinde ticari bağları bulunan Hazarlar, Harezm'de pamuklu dokuma, keçe, yastık kılıfı ticareti yapıyorlardı. Hatta Hazar Kağanlığı, İsveç'le bile ticaret yapmıştır. Gezgin tüccarlar olan Radhanitler ise Orta Asya'yla Rusya ile Hazarya'yı sosyal, kültürel ve ticari açıdan çeşitli bağlar kurmaktaydı.[89]

Kültür ve sanat [değiştir]

Hazar kalesi olan Sarkel'in havadan görünüşü. Kazılar, 1930'larda Mikhail Artamonov tarafından yürütülmüştür.

Günümüze yazılı bir belge kalmayan ve bu yüzden dilleri ve kültürleri üzerine yeterli bilgi sahibi olunmayan[10] Hazarlar, Türk kökenli bir ulus olarak Orta Asya'dan gelme göçebelik karakterlerini tümüyle silememişlerdir. Özellikle yaz ve kış aylarında değişik bölgelerde oturma geleneği, Hazar Kağanlığı'nda da sürdürülmüştür. Kış aylarında genellikle kentlerde yaşayan Hazar toplumu, ilkbahar gelince kentlerden çıkar ve kışa kadar yayla ve bozkırlarda yaşardı.[90] Sovyet arkeologların yaptıkları araştırmalarda elde ettikleri bulgulara göre Hazarlar, Hunlardan daha farklı olarak çok ileri bir medeniyet seviyesine erişmişlerdi.[91] Hazarlarda evler, Türklerin derme evleri (hargâh, büyük çadır da denir) denen, ağaçtan yapılmış ve üstleri keçe ile örtülü türdendi. Ayrıca, kağana ve kamuya ait olan binaların yapımında tuğla kullanılıyordu.[71]

Sarkel Kalesi'ndeki dehlizlerde Hazar yapımı mücevherlerin, süslü tabakaların, ayna gibi çeşitli süs eşyalarının bulunması, hem Hazarlarda altın ve gümüş işlemeciliğinin çok ileri bir noktada olduğunu hem de Hazarların süse ve giyime düşkün olduklarının bir göstergesi olmuştur.[92] Hazar kültürünün etkisi hâkimiyetine yakın olan bölgelerde de görülmüş ve Hıristiyanlık dinini kabul etmesiyle tanınan I. Vladimir'in "kağan" unvanını kullanmıştır.[93][94]

Ruslar kısa ceketler giyerken, Hazarlar, Bulgarlar ve Peçeneklerin ceketleri uzundu. Bu ceketler, aslında Aşkenazi Yahudilerin 19. yüzyılda giydikleri cüppelere benzeyen kaftanlardı. Türk erkekleri ve kadınları saçlarını örerlerdi. 7. yüzyıla ait Çince bir kaynağa göre, yalnızca Türk kağanı uzun saçlarını (bir kurdeleyle bağlayarak) serbest bırakabilirdi. Kağan dışında kalan tüm soylular ve savaşçılar da saçlarını örmek zorundaydılar.[95]

Dil ve yazı [değiştir]

Daha çok bilgi için: Hazarca
Hazar alfabesiyle yazılmış ve günümüze ulaşmış tek cümle HWQWRWM "OKUDUM"[96]

Hazarların diliyle yazılmış bir eser, günümüze kadar ulaşamadığı için Hazarların konuştuğu dil hakkında kesin bir bilgi yoktur.[10] Hazarlardan günümüze kadar kalan iki belge vardır ve bunlar İbranice yazılmıştır. Bunlardan biri, Hazar kağanı Yusuf tarafından, 960 yıllarında Emevilerin Kurtuba emiri III. Abdurrahman'ın hizmetinde çalışan devlet adamına yazılan mektup ve diğeri de, yine aynı hakan zamanında ismi belirsiz bir Musevi Hazar tarafından yazılan mektubun Mısır'da bulunan parçalarıdır.[5] Barthold ve Minorsky gibi Rus araştırmacılar, Hazarca'nın İdil Bulgarlarının diline benzediğini, bugün Çuvaşça'nın da, Bulgarca ve Hazarca'ya benzediğini ve sonuç olarak, Hazarca'nın Türk dillerinin ayrı bir kolu olan Çuvaşça'ya çok yakın olduğunu ifade etmektedirler.[4][96] Ayrıca, yapılan araştırmalara göre, Hazar ülkesinde Hazarca'nın dışında çeşitli Türk lehçelerinin de konuşulmakta olduğu ortaya çıkarılmıştır.[97]

Ayrıca, Karaçaylar, Balkarlar ve Kafkasyalılar da bu dilden arta kalan birtakım sözcükleri de dillerinde kullanmaktadırlar. Polonya'da yaşayan Karaylar da Musevi olup eski Hazar Türkçesini kullanmaktadırlar.[90]

Din [değiştir]

Daha çok bilgi için: Şamanizm, Hıristiyanlık, İslam ve Musevilik

Hazar Kağanlığı içinde birçok din yaşama olanağı bulmuştur. Hazarların asıl ve en uzun süreli dini, Gök Tanrı Dini'ydi. Diğer eski Türk halkları gibi tabiat güçlerine dini anlamda saygı gösteriyorlardı. Devlet içerisinde erken dönemlerden itibaren ortaya çıkan bir başka din de Hıristiyanlık'tı. Arap istilaları döneminde de Müslümanlık, Harezmli tüccarlar aracılığıyla yayılmıştır. Dağıstan'daki Museviler de, Museviliği yaymaya çalışmıştır. Hazarlarda Hıristiyanlığın yayılması, 8. yüzyıl başlarında Güney Kafkasya ve Azerbaycan'da genişleyen Arap istilasıyla sona ermiştir. Ancak, Hazar Kağanlığı'nın yıkılmasından sonra Hıristiyan halk, Rus Kilisesi içerisinde erimiştir.[98]

Hazar Kağanlığı, devletin resmi dini olarak Musevilik'i kabul etmiş olsa da, Yahudilik'in hangi mezhebine bağlı oldukları kesin değildir.[68] Hazar kağanı, El-Mesûdî'ye göre, halife Harun Reşid döneminde (786-809) Musevilik'e geçmiştir. Ancak, "Constantine'nin Hayatı" adlı esere göreyse, Hazar hakanının Yahudilik'i kabul edişi 861 yılını bulmaktadır.[99] Hazarların Musevilik'i nasıl kabul ettikleri bilinmese de, daha önceden Doğu Avrupa'da Musevi toplumların yaşadığı ortaya çıkarılmıştır. Ancak, Sasanilerin ve Bizans Devleti'nin Yahudileri takip ettirmesi üzerine, Dağıstan'a yerleşen Yahudiler, bir süre sonra dinlerini yaymaya başlamışlardır. Ayrıca, Hazarya Mezopotamya ve Harezm (bugünkü Özbekistan) dahil birçok bölgeden de Musevi göçü alıyordu. El-Mesûdî'ye göre; başkent İtil'de Müslüman ve Hıristiyan toplulukların Musevilerden fazla olmasına karşın, ülkede bulunan belli başlı 7 kadıdan 1'i eski Gök Tanrı dinine tâbi olanların, 2'si Hıristiyanların, diğer 2'si Musevilerin ve kalan 2'si de Müslümanların davlarına bakardı.[100] Bulan Kağan ve Obadiah Kağan zamanlarında halk arasında yayılma hızı artan[101] Musevilik inancının yayılması için herhangi bir gayret içerisinde olmayan hakanlar, halkın dini inancına karışmamıştır. 10. yüzyıla gelindiğinde ise, Musevilik'in Hazarlar arasında hakim din olmuştur. Mervan bin Muhammed komutasındaki İslam kuvvetlerine yenilen hakan, zor durumda kalınca İslamiyet'i kabul edeceğini bildirse de, kısa süre sonra eski hâline dönmüştür.[41] İslam ordularının çekilmesinden sonra kalan iki fakih, İslamiyet'i yaymaya çalışmışlardır. Harezm'de İslam savaşları başladığı ve hastalıklar çıktığı zaman, halkın bir kısmı Hazar ülkesine taşınmış ve daha sonra serbest olarak ibadet edebilme, ezan okutma, cami yapabilme ve müslümanlara karşı savaşmama gibi şartlar karşılığında orduya girmişlerdir.[102][103] Diğer taraftan, Omeljan Pritsak ise Hazarların Museviliğe dönüşünümünü yalnızca gezgin Radhanitler ve İranlı Yahudi tüccarların etkilerine bağlamaktadır.[104]

1999'da Aşkenaz Musevilere ait Y kromozomlarında yapılan genetik araştırmalarda DNA yapılarının, İsrailoğlu kökenli Yahudilere değil, Türk kökenlilere yakın sonuçlar verdiği ortaya çıkmıştır.[20][105][106
 

İkinci Doğu Göktürk Kağanlığı

Vikipedi, özgür ansiklopedi
 
Git ve: kullan, ara
İkinci Doğu Göktürk Kağanlığı
3by2white.svg
 
681 – 744 3by2white.svg
 
konumu.
Başkent Not specified
Resmi dili Göktürkçe
Dini Gök Tengri
Yönetim Monarşi
Kağan
 - M.S. 680-691 Kutluk Kağan
 - M.S. 743-745 Bomey Tegin Kağan
Tarih  
 - Kuruluş tarihi 681
 - Yıkılış tarihi 744

İkinci Doğu Göktürk Kağanlığı (Çince: 後突厥/后突厥, pinyin: Hou Tūjué veya 突厥第二汗國; 681 - 744), Çin egemenliğine giren Göktürkler (Doğu Göktürk Kağanlığı) Kutluk Kağan zamanında yeniden bağımsızlığına kavuştu. Bu yüzden bu devlete "Kutluk Devleti" de denir.

Göktürklerin yeniden bağımsızlığı [değiştir]

Kutluğ İlteriş Kağan dönemi [değiştir]

Elli yıllık bir esaretin ardından 680 yılında Aşina soyundan gelen Kutluk akıl hocası Bilge Tonyukuk la birlikte Çine isyan etti. Kutluk az zamanda Ötüken başkent olmak[kaynak belirtilmeli] üzere kağanlığı örgütledi Bu yüzden İl'i (devleti) derleyip toparlayan anlamına gelen İl Teriş ünvanı verildi. Kardeşi Kapgan'ı şad ilan etti ve Veziri Tonyukuk'u diplomasi ve ordu işlerinin başına geçirdi.

 

Kapgan Kağan dönemi [değiştir]

Kutluğun ölümünden sonra yerine Kapgan Kağan geçti. Bu dönemde Kutluk Devleti en parlak dönemini yaşadı. Kapgan Kağanın siyaseti;

Bu amaçla Çin'i hakimiyet altına aldı[kaynak belirtilmeli] fakat Çinin kültüründen uzak kalmak için sadece vergiye bağladı.

Bilge Kağan dönemi [değiştir]

Kapgan Kağan'dan sonra Bilge Kağan geçti. Kardeşi Kültigin ile taht kavgasına girişmedi; beraber devleti yönettiler. En büyük yardımcıları Tonyukuk idi. Çin ile ticari ilişki geliştirildi. Batı Türkistan'daki türk boyları tamamen bağlandı. 725 yılında devletin bel kemiği olan Tonyukuk öldü. 731’de Kültigin öldü. 734 yılında da Bilge öldü.

Daha sonra tahta çıkan kağanlar atalarının kurduğu devleti iyi yönetme becerisi gösteremediler. Karluk, Basmil ve (Onogurlar- Oğuzlar:Uygurlar)’ın çıkardığı isyanı bastıramadılar. 745 yılında Ötüken ve çevresini Uygurlar ele geçirerek; Türklerin ve Orta Asya'nın yeni temsilcisi oldular. Türgişler de Batı Türkistan'ı yönettiler.

Orhun Yazıtları [değiştir]

Bilge Kağan Orta Asya Türk boylarına şöyle sesleniyor:

“Ey Türk budunu. Üstte gök yıkılmaz, altta yer delinmezse devletini, töreni kim bozabilir?” [1]

II. Göktürk Kağanları [değiştir]

Göktürklerin soyağacı [değiştir]

 
 
 
 
 
 
 
 
Göktürk Kağanlığı (Aşina)
Doğu Kanadı (Bumin Kağan)
Batı kanadı (İstemi Yabgu)
(552 - 582)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Batı Göktürk
(Tarduş Kağan)
(582 - 657/739)
 
 
 
 
 
 
 
Doğu Göktürk
(İşbara Kağan)
(582 - 630)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İkinci Doğu Göktürk
İlteriş Kağan (Kutluk)
(682 - 745)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Hazar Kağanlığı
(tartışmalı)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Beş Hanedan
Şatuo (Göktürk)
(907 - 960)
 
 
 


 


 

Otuz Göktürk tezi [değiştir]

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Göktürk Kağanlığı (Aşina)
Doğu Kanadı (Bumin Kağan)
Batı kanadı (İstemi Yabgu)
(552 - 587)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Karluk
Üç Ok -3-
 
 
Batı Göktürk
(Tardu Kağan)
(587 - 657/739)
On Ok -10-
 
 
 
 
 
Doğu Göktürk
(İşbara Kağan)
(587 - 630)
Oniki Ok -12-
 
Basmıl
Beş Ok -5-
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Tang Hanedanı
"Esaret dönemi"
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
İkinci Doğu Göktürk
İlteriş Şad
(681 - 744)
Otuz Ok -30-
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Türgiş (Çince: 突骑施/突騎施; pinyin: tūqíshī, 630 - 766), 6'ncı ve 7'nci yüzyılda Göktürk imparatorluğuna bağlı olup 630'da Doğu Göktürk Kağanlığın yıkılmasıyla serbest kalan tarihi bir Türk boyu.

Baga Tarkan Türgiş Devleti'ni kurdu. [kaynak belirtilmeli] Kendi adına para bastı. II. Göktürk Kağanlığının kurulmasıyla yeniden Göktürk egemenliğine girdiler.

II. Göktürklerin son dönemlerinde yeniden serbest kalan Türgişlerin başına Su-lu Kağan geçti. Su-lu Kağan Emevilere karşı mücadele etti.

Türgişler Emevi ordularını durdurarak, Orta Asyanın Araplaşmasını önlediler. 766 yılında Türgiş Devletine Karluklar son verdi.


 

Uygur Kağanlığı

Vikipedi, özgür ansiklopedi
 
Git ve: kullan, ara
Uygur Kağanlığı
回纥
3by2white.svg
 
744 – 840 3by2white.svg
 
3by2white.svg
 
3by2white.svg
 
konumu.
Başkent Ordu-balık
Resmi dili Uygurca
Dini Şamanizm, Mani dini, Budizm
Yönetim Monarşi
Han / Kağan
 - 744747 Kutluk Bilge Kül Kağan
 - 839845 Üge Kağan
Tarih  
 - Kuruluş tarihi 744
 - Yıkılış tarihi 840

Uygur Kağanlığı (Çince: 回纥), 745 - 840 yıllar arasında varlığını sürdüren Türk Kağanlığı. Uygur soylularının yönetimi altında oluşmuş bir kabileler federasyonuydu.

Uygur Devleti [değiştir]

Çin kaynaklarında haesoqq, Vei-hoooh, Hui-ho, Hueu-hu, Wei-wu vb. şekilde görülen Uygur adının anlamı 974'te yazılan Çince bir eserde şahin süratiyle dolaşan ve hücum eden şeklinde açıklanmaktadır. Fakat bunun bir yakıştırma olduğu bellidir. Etimolojik olarak Uygur adının uy (takip etmek)+gur (Salgur gibi) tarzında ortaya çıktığı ileri sürülmüş ise de, o tarihlerde kullanılan Türkçe'de de "takip etmek" manasındaki eylem kökünün "ud-" biçiminde olduğu antitezinden hareketle sözcüğün oy (oymak, baskı yapmak) + gur ve kuvvetli bir olasılıkla uy (akraba, müttefik)+ gur şeklinde türediği savunulmaktadır. Nitekim tarihsel süreçte ortaya çıkan "On Uygur" federatif adının "On Müttefik" manasına kullanılmış olma olasılığı tarihsel gerçeklik açısından ağır basar.

Uygur adıyla ilgili bir diğer mes'ele ise İslam kaynaklarında her zaman ve Çin kaynaklarında bazen kendilerine verilen Tokuz Oğuz adının kökeni ve ne şekilde ortaya çıktığıdır. Aslında Uygurlar'dan ayrı bir budun (boylar birliği, ulus) olan Dokuz Oğuzlar, Göktürk siyasî otoritesinin dayandığı topluluk idi. Bu anlamda ayrı bir etnik yapı oluşturmayıp bizâtihî Türk budununu oluşturan boylara verilen isimdi.

Zaten Çin kaynaklarında kendilerinden Türklerin dokuz kabilesi, Göktürkler'den ise "dokuz kabilenin Türkleri" diye bahsedilmesi; nitelik yönünden benzerliği ortaya koymaktadır. İşte bu Dokuz Oğuz boylarına -başka bir deyişle- dokuz adet Oğuz boyuna, -dokuz oymaktan oluşan- Uygur boyunun eklenmesiyle "On-Uygur" denilen siyasal birlik ortaya çıkmıştır ve böylece Uygur adı ile Dokuz Oğuz adı birlikte ve bazen karıştırılarak kullanıla gelmiştir.

Siyasal Tarih [değiştir]

Köktürk Devleti'nin yönetici zümresi olan Aşena ailesinin ili/devleti dağıldığı anlarda Uygurlar derleyiciliği çok iyi yapmışlardır. I. Köktürk Devletinin çöküntüye geçtiği yılllarda Uygurlar'ın başında "erkin" denilen başbuğlar bulunuyordu ve bunlar küçük bir beylik kurmuştu bile. 630 yılında erkin olan Pu-sa son Doğu Göktürk kağanı Kie-li'nin oğlunun idare ettiği bir orduyu bozguna uğrattı( Anlaşılan Köktürk Devleti'nin çöküşünü ve boyları derlemeyi şansa bırakmayacak kadar yönetim konusunda iddialı idiler).Köktürk Devleti'nin istiklalini yitirdiği 50 yıllık dönemde, başındakiler "il-teber" unvanına terfi eden Uygurlar 9 Oğuz boylarını da tamamen kendi bünyelerine alarak Tula Irmağı kıyısında bir beylik kurdular. Çin tarafından hemen tanınan Uygur İlteberliği, Altay Dağlarını da aşarak Batı Gök Türk bodunu olan On Oklar sahasıyla ilgilenecek kadar güçlenmişti. Fakat Uygurlar, Aşena ailesinden Kutlug Kağan (İlteriş Kağan)'ın 681'de Köktürk ilini tekrar derlemesiyle bir kez daha Ktürk birliğine katıldılar.


Daha sonra Uygurlar ve Dokuz Oğuz Boyları, Köktürklerin çöküşünde önemli rol oynamışlardır. Orhun Yazıtları onların ayaklanmaları hakkında pekçok bilgi sunar. Örneğin devletin en güçlü kağanı olarak göze çarpan Kapgan Kağan Dokuz Oğuz boylarından Bayırkular'ın pususunda öldürülmüştür. II. Köktürk Devleti'nin çöküşe girdiği 740 yıllarında Uygurlar -doğaldır ki Köktürkler'in hilafına- yeniden güçlendiler. Bunu anlamak için başlarındaki yöneticinin "yabgu" unvanına bakmak yeterlidir. Köktürklerin iyice zayıfladığı bir anda durumdan faydalanan Uygurlar, Basmıl ve Karluk boylarıyla ittifak ederek son Köktürk kağanları Ozmış ve Po-mei'yi öldürdüler. Fakat bundan sonra müttefiklerin arası açıldı. Başlangıçta Basmıl başbuğunu kağan ilan eden Uygurlar, basamak olarak kullandıkları bu kağanı öldürerek kendi yabguları Kutluk Bilge Kül'ü Köktürklerin (Hunların da) başkenti olan Ötüken'de kağan ilan ettiler (745). Böylece Ötüken'de Uygur Kağanlığı devri başlıyordu.

Kuruluş Dönemi [değiştir]

Orhun Irmağı kıyısında başkenti Ordu-balık kentini kuran ilk Uygur kağanı Kutlug Bilge Kül iki yıllık bir hükümdarlıktan sonra 747'de öldü. Yerine oğlu Moyen-çor(747-759) kağan oldu. Moyen-çor'un etkinliklerini Orhun-Selenga ırmakları arasındaki Şine-usu Gölü yakınında diktirdiği "bengü taş"'tan izlemek mümkündür. Buna göre öncelikle aralarında hep yakın ilişkiler olan Dokuz Oğuz boylarını derledi. Ardından Orhun-Ötüken bölgesinin etrafında konan göçen ve Türkçe konuşan boyları denetimi altına alma politikası gütmeye başladı. Bu çerçevede, kuzeyde Yenisey Irmağı havalisindeki Kırgızlar'la, Altay Dağları ile Tanrı Dağları arasında bulunan Karluklar ve onlara yardım eden daha batıdaki Türgişler'le, Yenisey, Obi ve İrtiş ırmakları arasında bulunan Basmıl, Dokuz Tatar ve Çikler'le savaşmış, bunların tamamını kendi kağanlığına bağlamıştır. Bu arada savaştığı boylar arasında belirtilen Sekiz Oğuzlar'ın Göktürkler'in etrafa dağılma sürecine giren asal budunu olma olasılığı yüksektir. Böylece Türk soylu boy ve budunları denetimine alan Moyen-çor Uygur Kağanlığını sağlam temellere oturtmuş bulunuyordu.

Gelişme dönemi [değiştir]

Uygurlar'ın Orta Asya politik sahasında etkinleşmesi yüzyılın ortalarına doğru tırmanan Arap-Çin rekabetiyle ilintilidir. Taraflar kozlarını 751 yılında Talas Irmağı kenarında yapılan savaşla paylaşmışlar, Karluklar'ın da desteğini alan İslam kuvvetleri Çin ordusunu dağıtmıştır. Çin'in, Göktürk Kağanlığı'nın çöküşü ile yayılma ve nüfus etme olanağı bulduğu Tarım Havzası'nı (Bugünkü Doğu Türkistan) tamamen boşaltmasına -bu boşluğu Uygurlar doldurdu; bütün Tarım Havzası Uygur kontrolüne girdi- yol açan bu yeni durum, Çin'de sonu gelmez olaylar çıkmasına sebep olmuştur. Bu olayların en önemlisi Soğu kökenli olup-annesi Göktürk-, Çin ordusunda etkin pozisyonda bulunan An-lu-şan adındaki bir komutanın 200 bin kişilik bir kuvvetle Çin başkentleri Lo-yang ve Çang-an'ı zaptetmesiydi. Moyen-çur, Tang imparatoru (o dönemde Çin'i yöneten hanedan) Su-tsung]'un yardım çağrısına olumlu yanıt verdi. Çin'e giren Moyen-çor başkentleri geri almakta zorlanmadı. Bunun Çin'e maliyeti hiç de azımsanamayacak derecedeydi: 20 bin top ipek ve hatun adayı bir prenses.

Gerileme ve Çöküş [değiştir]

Uygurlardan sonra ortaya çıkan Turfan Uygurları ve Kansu Uygurları. Sarı renk: Günümüzde Türklerin yaşadığı yerler.

Alp Kutluk Bilge ve ardılları olan-neredeyse tamamı Ay Tengri'de kut ya da ülüg bulduklarını belirten adlar taşıyan-kağanlar döneminde Tibetliler'in Çin'e baskısı iyice arttı. Üstelik bu kez Beş-balık havalisine hakim olan Şa-to Türkleri ile de ittifak kuran Tibetliler, Uygurlar'ın Çin ile aralarında kurduğu ticari, siyasî ve askerî dengeleri sarsmaktaydı. Hattâ bazı kağanların devrilmesinde Tibetliler'in Çin'e yaptıkları akınların önlenememesi etkili oluyordu. Bir ara Ediz boyundan Kutlug Kağan döneminde (795-805) refah ve huzur seviyesine çıkıldıysa da Tibetliler'in Doğu Türkistan'a sızmaları ve Kırgızlar'ın kuzeyden baskıları; devletin sonunu getirdi. Mani Dini'nin gittikçe yaygınlaştığı anlaşılan ve toplum yapısı iyice değişen Uygurlar'ın hemen yanıbaşında bulunan, göçebe savaşçı özelliklerinden hiçbir şey kaybetmemiş olan Kırgızlar; 840 yılında Ordu-balığ'ı basarak son Uygur kağanı Ho-sa'yı öldürdüler, ahaliyi kılıçtan geçirdiler. Ötüken'de devletleri yıkılan Uygurlar; yurtlarını terk ederek Karluk ülkesine (Çungarya), Kan-çou'ya ve en yoğun bir şekilde İç Asya/Tarım havzası'na göç ettiler.

NOT]çok eskiden yanılmadan dolayı kök türkler ismi gök türkler olarak geçmiştir .fakat dogru olan kök türkler ve lütfe kök türkleri kullanın kesinlikle çok haklısınız köktürkler doğru bir bilgidir

Hükümdarlar [değiştir]

  • Kutlug Bilge Kül Kağan (Qutluğ—Bilgä Kül Qağan) (Gulipeilo, Guli-pei-lo veya Ku-tu-lu Pi-Chia Chüeh Ko-han) (744-747), Tang Hanedanı tarafından kendisine "Feng-i Wang" adı ve daha sonra da "Husai-jen" ünvanı verilmiştir.
  • Bilge Kül Kağan (Bilgä Kül Qağan) (747-759) Gulipeilo'nun birinci oğlu Moyunçor Kağan,
  • Tengri Kağan (Tängri Qağan) (759-779) Gulipeilo'nun ikinci oğlu Bögü Kağan,

Tengri Kağan 762 yılında Mani (یین مانی Āyin e Māni; 摩尼教, Móní Jiào) dinine dönmüş, daha sonra yeğeni Tun Bağa Tarkan tarafından öldürülmüştür.

  • Alp Kutluk Bilge Kağan (Alp Qutluğ Bilgä Qağan) (Tun Bağa Tarkan) (779-789), 788 yılından sonra Çinliler Uygurlara Huihe (回紇 huíhé) yerine Huigu (回鶻 huígu) ismini vermişlerdir,
  • Külüg Bilge Kağan (Külüg Bilgä Qağan) (789-790) Alp Qutluğ'un birinci oğlu,
  • Kutluk Bilge Kağan (Qutluğ— Bilgä Qağan) (790-795) Alp Kutluk'un ikinci oğlu, yaşı küçük olduğundan ülkeyi general Kutluk yönetmiştir.
  • Ay Tengride Ülük Bulmış Alp Kutluk Bilge Kağan (Ay Tängridä Ülüg Bulmıš Alp Qutluğ Uluğ Bilgä Qağan) (795-805),
  • Ay Tengride Kut Bulmış Alp Külük Bilge Kağan (Ay Tängridä Qut Bulmıš Külüg Bilgä Qağan) (805-808),
  • Ay Tengride Kut Bulmış Alp Bilge Kağan (Ay Tängri-dä Qut Bulmıš Alp Bilgä Qağan) (808-821),
  • Gün Tengride Ülük Bulmış Alp Küçlük Bilge Kağan (Kün Tängridä Ülüg Bulmıš Alp Küčlüg Bilgä Qağan) (821-824),
  • Ay Tengride Kut Bulmış Alp Bilge Kağan (Ay Tängridä Qut Bulmıš Alp Bilgä Qağan) (Kasar Tegin) (824-832),
  • Ay Tengride Kut Bulmış Alp Külük Bilge Kağan (Ay Tängridä Qut Bulmıš Alp Külüg Bilgä Qağan) (832-839) yardımcısı Kürebir'in batı'dan gelen Şato üç Türk boyları ile işbirliği yaptığını duyunca intahar etmiştir, ayrıca 839 yılında çok sert kış olmuş hemen hemen tüm hayvan sürüleri yok olmuş, Uygurların yaşam koşulları çok zorlaşmıştır.
  • Wuzong (Luji Qasar) + General Külüg Bağa (839-840).[1]

Uygurların soyağacı [değiştir]

Daha çok bilgi için: Uygur hükümdarlar listesi
 
Karluk
 
 
 
Uygur
(Dokuz Oğuz)
 
 
 
Başmil
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Uygur Kağanlığı
(Kül Bilge Kağan)
(744 - 840)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Karluk
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Karahanlılar
(840 - 1041)
 
 
Karahoca Uygur
(991 - 1211/1368)
 
Kansu Uygur
(905 - 1226)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Batı Karahanlılar
(1041 - 1089/1212)
 
 
 
Doğu Karahanlılar
(1041 - 1212)
 
 
 
 
 
 
 
 

Karluklar

Vikipedi, özgür ansiklopedi
 
Git ve: kullan, ara

Karluklar, (Çince: 葛逻禄 veya 葛邏祿; Géluólù, alışılmış sesçil Gelolu, Gelu, Khololo, Khorlo, Harluut) 766 - 1215 yılları arasında, Orta Asya'da varlığını sürdüren Türk boylarıdır. "Karluk" adı Arap kaynaklarında "حارلوق Harluk", Farsça eserlerde "حاللوه Halluh", Çin yıllıklarında ise "Géluólù" biçimlerinde kullanılmıştır.[1] Kadim Türk çağlarında Karluklara "Üç Oğuz" yani "Üçboy" da denilmiştir.[2]

Onoklar soyundan gelen Karluklar Türgiş Devletini bertaraf ederek Batı Türkistanda devlet kurdular. Karluklar Talas Savaşına kadar Karluk Devleti olarak devam etti. Daha sonra Karahanlılara dönüştü.İslamiyeti kabul eden ilk Türk topluluğudur. Divân-ı Lügati't-Türk'te; "قرلق Karluk" "Göçebe Türklerden bir bölük adıdır. Oğuzlardan ayrıdırlar. Oğuzlar gibi Türkmendirler."[3]


 

Karluklar

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Git ve: kullan, ara

Karluklar, (Çince: 葛逻禄 veya 葛邏祿; Géluólù, alışılmış sesçil Gelolu, Gelu, Khololo, Khorlo, Harluut) 766 - 1215 yılları arasında, Orta Asya'da varlığını sürdüren Türk boylarıdır. "Karluk" adı Arap kaynaklarında "حارلوق Harluk", Farsça eserlerde "حاللوه Halluh", Çin yıllıklarında ise "Géluólù" biçimlerinde kullanılmıştır.[1] Kadim Türk çağlarında Karluklara "Üç Oğuz" yani "Üçboy" da denilmiştir.[2]

Onoklar soyundan gelen Karluklar Türgiş Devletini bertaraf ederek Batı Türkistanda devlet kurdular. Karluklar Talas Savaşına kadar Karluk Devleti olarak devam etti. Daha sonra Karahanlılara dönüştü.İslamiyeti kabul eden ilk Türk topluluğudur. Divân-ı Lügati't-Türk'te; "قرلق Karluk" "Göçebe Türklerden bir bölük adıdır. Oğuzlardan ayrıdırlar. Oğuzlar gibi Türkmendirler."[3]


Konu başlıkları

[gizle]

Karluk boylarının bilinen Tarihi [değiştir]

Karlukların tarihi [değiştir]

665-682 yılları [değiştir]

Devletin merkezi Balasagun idi. Karluklar bir süre Göktürk Devleti'ne bağlı olarak varlıklarını sürdürdüler. Göktürkler'in dağılmasının ardından Çin'e direndiler ve kendi devletlerini kurdular. Türkçe karlık ( kar yığını ) manasında olan Karluklar 5.yy da Kara-İrtiş ve Tarbağatay bölgesinde yaşamışlardır. Bağımsız olmadan önce devletin başında Kül Erkin denen yöneticiler bulunurdu.

682 Göktürklerle birliktelik [değiştir]

766-840 Karluk devleti [değiştir]

  • Türgişlerin yıkılmasından sonra Batı Türkistan'da bağımsız hakanlık kurdular. (766-840)

Türgeşler'in hakimiyetine son verdiler; onların topraklarını ele geçirdiler. Bu gelişme onları İslam ordularıyla karşı karşıya getirdi. Aynı tarihlerde Çin İmparatorluğu, Müslümanları durdurmak için büyük bir sefer başlatmıştı. Karluklar henüz Müslüman olmamalarına rağmen İslam ordularının yanında yer aldılar. 751 yılındaki Talas Savaşı'nda, Çinli Tang ordusunda savaşırken saf değiştirerek Arap ordusunun zaferine katkıda bulundular. İslam dinini kabul eden ilk Türk topluluğu oldular.

Karahanlıların kuruluşu [değiştir]

İlk Müslüman Türk devleti olan Karahanlılar’ın kuruluşunda rol oynadılar.Uygurların 840 yılında Kırgızlar tarafından yıkılmasıyla Uygurlara bağlı yaşayan Karluklar diğer Türk boyları ile birleşerek merkezi Balasagun olmak üzere Batı Türkistanda Karahanlı devleti kuruldu. Devletin ismi kuvvetli “hükümdar” anlamına gelen Karahan ünvanından gelmektedir. Devletin kurulma yıllarında İslamiyet Taşkent ve çevresinde yayılmaktaydı.

Moğol Egemenliği ve Beylik yılları [değiştir]

Devlet düzenini yıkan Moğollar sebebiyle, beylik düzeninde 1300'lü yıllara kadar gelebildiler. Karluklar, bir Türk boyudur. Cengiz Han'ın ordusunda görev almışlardır. Bugün Özbeklerin atalarından biri de Karluklar'dır. [kaynak belirtilmeli]Direnişçi bir Türk boyudur.II. Arslan Han zamanında Cengiz Han'ın egemenliğini tanımışlardır.Cengiz'e itaat eden ilk Müslüman hükümdar olup, 1221'de ölen bu Karluk hanı'nın oğluna da, Özkent şehri verilmişti. Cengiz zamanı Moğol devleti idaresinde vazife almış Karluklar görülmektedir.


 

 
Karluk
 
 
 
Uygur
(Dokuz Oğuz)
 
 
 
Başmil
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Uygur Kağanlığı
(Kül Bilge Kağan)
(744 - 840)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Karluk
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Karahanlılar
(840 - 1041)
 
 
Karahoca Uygur
(991 - 1211/1368)
 
Kansu Uygur
(905 - 1226)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Batı Karahanlılar
(1041 - 1089/1212)
 
 
 
Doğu Karahanlılar
(1041 - 1212)
 
 
 
 
 
 
 
 


 


 

 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bugün 7 ziyaretçi (8 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol